45 saniyede hayatı geri dönüşü olmayacak bir şekilde değişen Er, bu sürenin kendisi için ne ifade ettiği ile ilgili olarak, “Depreme yakalandığım zaman ayaktaydım. Rahmetli eşim banyoda şeyi açık unutmuştu. Onu kapatmak için kalktığımda depreme yakalandım. Çok şiddetli bir depremdi. Çok şiddetli bir sarsılma yani en başta zaten depreme yormadım. Birisi herhalde nükleer başlıklı bomba attı, çünkü camda ateş topunu da görmüştüm. Nükleer bomba patladığı zaman ışık kümesi ortaya çıkar ya, o gece oğlumla kavga etmiştim. Onunla gelmemesiyle ilgili biraz tartışmıştım. Odasında yatıp yatmadığını kontrol etmek amacıyla baktığımda camdaki ışığın patlaması, o ışık kümesini görmemle beraber yani böyle bir iskambil gibi bütün evlerin, duvarların ki o esnada sokak kapısı zaten üstüme uçtu. Ben o an antredeydim. Sokak kapısının altında kaldım, komple kasasıyla beraber. 45 saniye içerisinde bütün hayat bitmişti yani. Avazım çıktığı kadar oğluma bağırdım, küs ölmek istemiyordum çünkü. Hakkını helal etmesi için. Onun yatak odasında, kendi odasında olmadığını farkedince çünkü ben kızımla yatıyorum. Eşim de salonda olduğunu yani televizyon odasında olduğunu, oturma odasında olduğunu tahmin ettim yani. Sesimi onlar duyar diye ve nitekim duymuş da zaten oğlum çünkü çok bağırmıştım affetmesi için. Küs ölmek istemiyordum açıkçası. Kızımın zaten yani yanından uzaklaştığım için o yıkıntıdan kızımın bir yaşam alanına düşerse kurtulabileceğini düşünüyordum çünkü uyutmuştum onu. Sonra eşim de salonda üçlü koltukta yatıyormuş aslında oğlum yarın nasılsa babam istemiyor diye salonda belgesel izliyor. Salonda üçlü koltuğun önüne kendini atıyor. Aslında annesini de uyandırmasa o yaşam alanında annesi de kurtulacak ama annesine zelzele oluyor, diyor. Zelzele olduğunu sanıyor o, deprem de demiyor. Cenin pozisyonunda üçlü koltuğun önüne kendini atınca annesi doğrulmuş oluyor, annesi son gücünü boğazına basmış oluyor kalkınca altta çünkü. Son gücünü ayağını çekmekte kullanıyor, annesi iç kanama geçiriyor çünkü. Eşim orada vefat ediyor. Oğlum deprem olduktan 9 saat sonra o yıkılan yerden üçlü koltuğun önünden çizik bile olmadan kurtarılıyor. Ama tabi benim mücadelem bambaşka yerde bambaşka ortamda çünkü hiç hareket şansım yoktu. Sokak kapısı üstüme bu şekilde geldi ama göçüğe girdikten sonra o tamamen ters dönmüştü. Benim sadece şu kadarlık bir kısmım açıktaydı ve bütün her şey molozların arasındaydım. Oradan sonra benim mücadelem başladı yani psikolojik ve zihinsel bütün şeyler, yaşama dönük. Oğlum odasında olsaydı, onun da hiç şansı olmayacaktı. Kızımı hiç beklemiyordumannesiyle ikisi benim gibi bir yaşam alanına savrulmuş olabilirler dedim. Dolayısıyla zamanlar işte girdiğim saati biliyorum çünkü o sabah İstanbul’a gidecektim. Kesik kesik uyuyordum zaten. Benim kurtuluşum o odadan çıkmaktı. Kızımın yanından alındım ve mücadele başladı sonra.”

Depremden hemen önce yediği köy yoğurdu sayesinde hayata tutunduğunu dile getiren Er, enkazdan kendi gibi kurtulan oğluyla birlikte hayatına devam ettiğini aktardı. Depremde vefat eden eşi ve kızı nedeniyle zor günler geçirdiğini dile getiren Er, deprem sonrası oğlunun eğitim hayatına eksiksiz bir şekilde devam etmesi için dönemin Milli Eğitim Bakanı ile de görüştüğünü ve oğlu ile arkadaşlarının eğitim hayatına herhangi bir aksaklık yaşamadan devam edebilmeleri için yoğun çaba gösterdiğini belirtti.

Konuşmacı/Yüksel ER

Muhabir/Duygu SARAL

Kritik Gündem Kritik Konu! Kritik Gündem Kritik Konu!

Kameraman/Tuğba ALTIN

Editör: Rümeysa Şahin