Prensipte hayırlı bir iş, askeri darbenin yargılanması.Askeri darbelere en çok karşı olanlardan biri olduğumu düşünüyorum.Ülkemizde yapılan askeri darbelerle, örneğin Latin Amerika da yapılan askeri darbeleri hiçbir zaman aynı kefeye koyamadım ben. Belki Bu ülkenin askerinin temel duruşundaki farktandır bu.Öğrencilik yıllarım, 1983-87 olmasına karşın, 1985 Mayıs ında piyango bana da vurmuş, Sivil yönetime geçildiği halde 4-5 üniversitede 1Mayıs operasyonu yapılmıştı ve ben de dahil olmak üzere 150 kadar genç gözaltına alınmıştık.hatta dava bile açılmıştı ,141ve 142 den. Beraat ettik, tabii, hatta o maddeler yok bile galiba artık ceza yasasında. Ama 3 sene yurtdışına çıkamadım.
Öğrenciyken oluyor bütün bunlar.Daha yeni ceza alan Mehmet Ağar, o zamanlar İstanbul da siyasi Şube şefiydi.Diğer Üniversitelerden çoğu tanımadığım üniversiteli gençlere Gayrettepe siyasi Şubede neler yapıldığına gözüm ve kulağımla şahit oldum. Ben de dayak yedim.Şubedeki görevlilerden biri , gözaltına alınanların çoğu bu İŞLERDEn vazgeçecektir, ama senden hiç umitli değilim ,demişti bana.Hatta bir de sigara ikram etmişti.20günlük gözaltı süresinden sonra mahkemeye sevkediliyorken Bir düşünün!! 20 gün gözaltındasınız ve kimse ziyarete gelemiyor ve yakınlara da bilgi verilmiyor. Rahmetli anacığım, diğerlerinin yakınları gibi perişan olmuştu.Sonra naptılar yaptılar bizimkiler bir bağlantı sağlayıp sağlıkta olduğumuzu öğrenebildiler.Sorguya ilk alındığımda, daha selam sabah etmeden suratıma gülle gibi yediğim tokat, altıma işememe neden olmuştu.Evet oturduğum yerde tam gaz altıma işemiştim. Bunu unutmuyorum hiç.Tokat değil , ama kontrolsuz altıma işemek beni çok sarsmıştı.Korkuyu düşünün, daha başlamadan!! İşin kötüsü diyecek bişey de yoktu ki, tuvaletlere karanfil yapıştırmıştık, bir de okumak için elden ele dolaşan gizli bir dergi vardı. Benim bildiğim başka da birşey yoktu zaten.Bunlar yüzünden 141/142 den dava açtılar.Devleti devirmek yıkmak filan....Yahu karanfille, dergiyle devlet yıkılsaydı dünya başka türlü olurdu.
O zaman da düşünmüştüm: Bizim bu devlet bu kadar güçsüz müydü de 19-20 yaşında gençlerin karanfiline, gizli dergisine bu kadar yükleniyordu.Hayatımın her aşamasında, silahla, kaba kuvvetle yapılan her türlü eyleme karşı olmuşumdur. Tank yok, top yök, tüfek yok! Eee, ....???Ne kadar saçma bakışlardı bunlar, ama ne kadar pahalıya mal oldu ülkemize!.Şunu demek istemiyorum: silahlı mücadele savunanlara ne yaparsanız yapın. Asla!Elbette ki, yasalara bir ters düşme hali varsa, insana yakışır bir şekilde yasal gereğini yapar sorumlu kurum. Burada ne suçtur, ne değildiri tartışmayacağım. Her kim , siyasi veya adi suçtan gözaltına alınırsa, insan olmaya yaraşır bir şekilde muamele edilmeli. Bunun tartışılması bile imkansız bence.
Ek olarak silahlı filan olmadığımızı anlatmak istedim . Öyle değil, böyle yapılmalı diyorduk aslında sadece. İşin aslı bu.Bugün de ne yazık ki, böyle diyenler,bu sefer Silivri de.Yazar, çizer, Prof, Bilimci....
Bu , bu şekilde olmamalı bir kere...
Neyse hatıraları fazla uzatmayacağım.Siyasi şubedeki görevli haklı çıktı: Pek çoğu vazgeçti, ben vazgeçmedim.Solculuk , sosyalistçilik filan değil vazgeçmediğim.Haksızlığa , yalana, ikiyüzlülüğe, adaletsizliğe, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, dayanamıyorum, hala!Bu yüzden tansiyon sahibi oldum.
Peki solcuları ortadan kaldırdılar bir toplumsal aktör olarak, CHP yi saymıyorum bile artık,milliyetçileri kullanıp yokettiler, geriye herkesin korktuğu, askerin de nihayet bedel ödemesine neden olan dinciler kaldı geriye.Şimdi bi düşünün:Neden onlar kaldı geriye?Bu sağcılar solcular aptal mıydılar da birbirlerini yokettiler?Tablo da anormal bir durum var. Başka bir el daha var, bariz olup da görünmeyen..Bu 12 Eylül ü yargılıyormuş gibi yapan iktidar, Anayasayı değiştirip yapsaydı bu işi, şapka çıkaracaktım.15. Madde yetmez.Bu iktidarın en iyi becerdiği şey süper pazarlama yöntemi.Referandumla 15. Maddeyi ilişkilendirip referandumu istediği yönde etkilemiş oldu. Sonra şimdi, askeri darbelerin yargılanması, güzel de, o dönem görev yapan bir sürü bürokrat, yine görev yapıyor üst düzeylerde. Başta rahmetli Turgut Özal, Nakşibendi değil mydi?Hani Asker dincilere karşıydı?Sadece, din düşmanı gözüyle baktılarını değil, kendisi gibi düşünmeyenlere yapılanlara da sahip çıkmalıydı iktidar. Onun yerine zıt görüşte olan pek çok aydın Silivri de. Şu Silivri olmadan olamaz mıydı.?Fark nerede o zaman?Farklı oldukları tek alan, kamu hizmetinde sıkı çalışıyor olması bu iktidarın. Korkarım bunu da hizmet aşkından değil de (Allah Aşkı uğruna yapılan hizmette kibir olmaz zira) kendi ideolojilerinin zeminini garanti altına almak için veriyor bunca hizmeti. Nasıl mı garanti altına alacak? Çok basit!Pek çok insan, verilen hizmete göre oy veriyor bu ülkede.onun arkasındaki siyasi, ideolojik nedene bakmıyor.Başta benim ağabeyim , örneğin.
Diyeceğim şu:Bu iktidara da, ne yazık ki, güvenemiyorum.Sırıtan çok fazla olay var.Gözboyama tadı veren çok uygulama var ne yazık ki.
En başta, iktidarın ideologlarının sergilediği kibir ‘biz bilirizcilikleri’, beni dehşete düşürüyor.
Ben İslama yüreğimle bakan bir insanım. Ve bu yönetimde İSlam adına gördüklerim bana samimi gelmiyor.İnançla, bağlantıyı göremiyorum.Onun yerine, kıran kırana , inadına bir güç mücadelesi görüyorum.Aslına bakılırsa, Türkiye de İktidara uygun zemin, 1950 den bu yana sistematik bir şekilde hazırlandı..Peki , Kim hazırladı?Kemalistler, dincilere kuş uçurtmuyorlardı ya,
Peki nereden çıktı bu kadar hazır kadro ?
Darbe Anayasası değişmeden yapılmaya çalışılan bu yarımyamalak yargılamada ortaya çıkması en önemli olduğunu düşündüğüm bir tek konu var:T.C. nin gördüğü askeri darbelerde ABD nin niyetleri nasıl tezahür etti?Gerçekten ABD tezgahı var mıydı? Eğer bu yargılama sürecinde, bir tek bunun cevabını bile alırsak, ülkemizin bilinç sıçraması yaşayacağını bekliyorum.Tabii, yapılan milli irade dışı yönelimlerin kamu huzurunda yargılanmaya niyet edilmesi önemli bir bilinç sıçramasına neden olmuştur zaten,her zamanki insanlarda.. Herkeste mi ? Onu bilemem.Türk insanı politiktir. Memleketin tüm kıraathanelerinde siyaset konuşulur.Aktif olmaya geldi mi, pek az kişi kalır geriye. Siyasete ve toplumsal süreçlere etki yapacak kişiler de aşağı yukarı hep aynı toplumsal yapılardan gelir.Yoksa , 1980 Anayasasının %97 oranla onaylanmasını açıklamak zaten zor.Yani bu millet,17 yaşında bir genç asılıyorken neredeydi?Geçen haftaki mahkemenin 2. Günü neredeydiseler, yine oradaydılar, bence.Hani ne derler, ne kokar, ne bulaşır.Ne yazık ki.!Peki, o zaman asker vardı, özgür değildi millet, çekindi. Eee, şimdi, sözde karşı olduğu 12 Eylül yargılanıyor, ama daha 2. Günü kimse yok ortalıkta.Bu kez ne var? orada milletin bulunması, iktidarın istediği birşey, niye gitmedi kimse.?En iyisi, iktidar, bir organizasyon yapsın da kendi taraftarını bari taşısın otobüslerle , diyeceğim neredeyse....
Ülkemde olup bitenlere baktığımda, silahlı mücadeleye karşı da olsam, CHP dışındaki, solcuların, yada sosyalistlerin gerçekten birer saftirik romantik olduklarını düşünüyorum artık. Kendim de dahil.Türkiye üzerindeki entrikada veya başka ülkeler için de geçerli bu, Güney Amerikaya bir bakın,ancak aynı ayarda entrika yapma kabiliyeti geliştirmiş güçler müdahil ya da etkin olabilir.İşte, şu andaki iktidar bunu çok iyi yapıyor.Sosyalistlerin asla böyle becerileri olamadı dünya tarihinde, ya Stalin gibi işi batırdılar, ya da yokedildiler , her yerde.Şu anTürkiye satrancında etkin olan iktidar inşallah şaşırmaz diyeceğim. Entrikayı kuranları çok hafife almamaları gerekiyor.Yada kendilerini fazla büyütmemeleri....
Komplo teorisi filan değil bu, dünya siyasetine gerçekçi bir bakış sadece.Büyük güçlerin bulunduğumuz coğrafyayı demokrasi adına başıboşbırakacaklarını herhalde kimse düşünmüyordur günümüzde.
Sol söylemin içeriğiyle İslamın hedefleri birbirine yakınlar aslında.Bu sebeple , ben kişisel olarak çoktandır, sağ sol, muhafazakar gibi kavramlarla bakmıyorum.Kendimi de bir yere oturtmuyorum.
Benim derdim, bu dünyada, ülkemde, mahallemde, köyümde, canllılğa , farklılığa, üretmeye, emeğe,sevinmeye, gülmeye, üzülmeye, hayalkurmaya,fırsat eşitliğine, düşünmeye ve eyleme geçmeye saygı gösterilmesi.Bu saygının hak ve hukukla garantilenmesi .Çünkü bunlar hiçbir ideolojinin tekelinde olması imkansız değerler.
Lakin, ne yazık ki, bugünümüzde bile yarının kavgalarının tohumlarını görüyorum ben.Örneğin, Şu andaki iktidar islama Said nursi Hazretlerinin bakışını egemen kılmaya çalışıyor.Peki üç gün sonra Süleyman Hazretlerinin bakışını egemen kılmaya çalışanlarla ters düşerlerse, ya da bir dizi farklı islami bakış var. O zaman ne olacak.? O bakış çatışmaları ortaya çıkmadan daha temel değerlerde mutabık kalınarak bir toplumsal konsensus yaratılmalıdır. Tüm farklı bakışların varlığını ve yaşamasını garanti altına alan.
12 Eylül ün ilk yargı gününde onbinler mahkemedeydi.2. gününde kimse yoktu. Bugünlerde ise, diğer haberlerle birlikte sıradan bir olay haline geldi bile.Böyle bir duruş içinde olan bir insan topluluğuyla ne kadar yakalayabilecek bu ülke insan onuruna yaraşır toplum ve yaşam şartlarını.
Yoksa yine MAZLUM seyircilerle mi devam edilecek insan ı kamil olma yolunda?
Hayat bu ya, ilerde diyelim ki güç yine el değiştirdi ve bu sefer, bugünkü iktidar yargılanıyor.Bizim millet eminim yine ortalarda olmayacak, benim asıl sorun olarak gördüğüm bu davranış modeli.Millet bu tutumda olduktan sonra, kullanmaya kalkan çok olur, kabahatli bile görmem kullananları.
12 Eylül ve diğer askeri darbelerdeTürkiye de ve dünyanın başka ülkelerinde, askeri darbelerden ve entrikalardan zarar görmüş, hayatını kaybetmiş tüm insanlık şehitlerine saygı duruşuna davet etmek istiyorum bugün....
Ve sadece İNSAN olalım lütfen....
- - - -