ASKERİN DERS KİTABI’NDA “SEN TÜRK’SÜN”
GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Atatürk’ ün tarih üzerindeki çalışmaları, Kurtuluş Savaşımızın, kültür alanında devamıdır.
Bu çalışmalar memleket içinde ve dışında millî tarihimizin zararına olarak gelmiş yabancı tarih görüşlerinden kurtulmak ve tarihimizin gerçek karakterini belirtmek için yapıldı.
Bu iş öyle zannedildiği kadar kolay olmadı.
Atatürk millî tarih anlayışını kurmak için öncelikle Osmanlı Devleti döneminde kazanılmış tarih anlayışını değiştirmenin önemini çok iyi kavramıştı.
Ord. Prof. Dr. E. Ziya Karal’ a göre; Osmanlı Devleti’ nin kuruluşundan Tanzimat’ a kadar süren devrede, ümmet tarihi anlayışı hâkimdi. İslâm uleması, İslâmlık temeline dayanan devletin İslâm halkı arasında ortak bir kültür vasıtası yaratmak için tarihten faydalanmayı düşünmüş ve İslâm tarihini, bu maksatla devlet tarihi olarak kabul etmişti. İslâm tarihinde Türklerin İslâmlıktan önceki tarihleriyle, İslâmlığın yayılmasında gördükleri büyük hizmetten hiç söz edilmiyordu.
Tanzimat devrinde ümmet tarihine paralel olarak devlet tarihi anlayışı gelişmeye başladı. 
Bu yeni anlayış, İslâm ve Hristiyan halkının kanun önünde eşit sayılmaya başlamasının bir neticesiydi.
Medreselerde İslâm tarihi okutulmaya devam edildi.
Fakat medrese dışında açılan okullarda İslâm tarihi yanında Osmanlı tarihi öğretimi başladı.
Yeni tarih anlayışında, Osmanlı Devleti için başlangıç olarak, Osmanlı Devleti’ nin kuruluş tarihi kabul ediliyordu.
Bu tarihten önceki Türk tarihi ile Osmanlı Devleti’ nin kurulmasında Türk Milleti’ nin sarf ettiği gayretler, belirtmek şöyle dursun, işaret bile edilmemişti.
Tanzimat ve Birinci Meşrutiyet, Osmanlı halkını ortak değerlere kavuşturmadıktan başka, milliyetçilik cereyanlarını da önleyemedi. 
Osmanlı Devleti’ nin her tarafında bağımsızlık hareketlerinin başlaması üzerine, Türk aydınlarından bazıları millî tarih anlayışına sarılmak gereğini duydular. Bunlar, Türklerin, Osmanlı tarihiyle İslâm tarihinde yaptıkları büyük hizmetlerin belirtilmesini istedikleri gibi, bu iki tarihin ötesindeki Türk tarihinin kaynaklarına gidilmesi lüzumunu da belirttiler.
Osmanlı Devleti’ nin parçalanması ve halifeliğin kaldırılması ümmet tarih anlayışını, Osmanlı Devleti’ nin yıkılması da anlamını sadece Osmanlı tarihinde bulan devlet tarihi anlayışını modası geçmiş tarih anlayışları durumuna düşürmüştü.
Atatürk, TBMM Başkanı, Başkomutan ve Devlet Başkan olarak söylediği nutuklarda fırsat buldukça bu tarih görüşünden ayrılmanın gereğini ve yeni bir tarih görüşüne varmanın önemini belirtti.
Lozan Barış Antlaşması’ nın imzalanmasından sonra bu düşünce üzerinde ısrarla durdu. 
Türk Milleti, dünyaca tanınan ve sayılan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurmuştu.
Devlet yeni, fakat millet uzun ve şerefli bir geçmişe sahipti.
Milletin kendi adını taşıyan tarihine kavuşması gerekiyordu.
Bunun için de millet tarihi anlayışını kabul etmekten başka çare yoktu.
Bu konuda milletini aydınlatma görevini de üstlenen Atatürk, 1934 yılında erlere dağıtılmak üzere “Askerin Ders Kitabı” nı hazırlattı.
Kitabın içindeki millî kimlik bildirimi aynen şu şekildeydi:
***
SEN TÜRK’SÜN! . .
Yeryüzünün en Ulu Milletindensin;
Sana anlatacağımız (tarih) denilen yazılar ortada yokken senin milletin doğdu. Kanı temiz, yüreği yılmaz, gözü pek yeryüzüne geldi. On binlerce yıl önce yaşadın, yine öyle yaşayacaksın! . . Senin dedelerinin, ninelerinin çok önce kurduğu yurtlar şenlikte yeryüzünün cenneti oldular. Bil ki; başka milletlerin görgüde, yapıda ilk örneği, desteği, öğütçüsü senin milletin BÜYÜK TÜRK MİLLETİ' dir! .
SEN TÜRK’SÜN! . .
On iki bin yıl evvelinde yeryüzünün başka milletleri mağaralarda, taş kovuklarında yaban adamları gibi yaşarken senin dedelerin ORTA ASYA denilen Anayurdunun göbeğinde kurdukları şehirlerde yaşar, altın başlı kargısı, gümüş bezeli terkisi ile ağızlar sulandırır, gözler kamaştırırdı. Yeryüzüne şenliği, medeniyeti senin ataların verdi. Atı dağdan indirip kuzu gibi yapan, üstüne binip dağlar aşan, ve taş kovuklarına sinmiş başka milletleri şaşkın şaşkın kendisine baktıran senin milletin, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ' dir.
SEN TÜRK’SÜN! . .
Yeryüzünün her zaman var ve var olacak en yüce milletinin eğilmez, bükülmez, aslan yürekli oğlusun! Senin kolunu bükecek, başını eğdirecek başka bir millet yoktur. İlk önce bunu böyle bil ve milletinin anlatacağımız alnı açık tarihini belleyerek başını dik, yüreğini pek tut!
TÜRK YURDU'NUN, TÜRK BENLIĞİ'NİN düşmanlarına kıl kadar boyun eğme!”
***
Bu kitabı bizzat hazırlatıp Türk’ lük şuurunu ve kimliğini tekrar canlandırmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ e ne kadar minnet ve şükran duysak azdır.
Türk olmakla onur duyan canlara selâm olsun.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!