GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Zor, yoğun stresli ve tansiyonu oldukça yüksek bir dönemi geride bıraktık. Yerel seçimler ve yerel seçimlerin giderek genel seçim havasına sokulması, toplumda büyük bir gerginliğe neden oldu. Devleti tüm organlarıyla katılarak sahada olduğu bir seçim ilk defa gördüm.

Bu satırları yazarken, henüz sonuçlar belli olmamıştı. (Olağanüstü bir durum olmadıkça) Her nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, elbette “Olan hayırlıdır” diyerek itirazsız kabullenmek gerekir.

Esasen bu gün, 1Nisan… Dünya Şaka Günü… Genelde şaka gününde insanların birbirine şaka yapması gelenek haline gelmiştir.

Fransızlar bu güne “Poisson d’avril” (Nisan Balığı);

İngilizler ise “April Fools’ Day” ( Nisan Aptallar Günü) der.

Kökeni belirsiz olan "1 Nisan Şaka Günü", ulusal bir bayram olmasa da birçok ülkede geleneksel olarak kutlanır. Bu özel gün, insanlara eş, arkadaş, aile ve iş arkadaşlarına şaka yapma özgürlüğü verir. Her yıl 1 Nisan'da, şakalarla gündem olanlar arasında eğlenceli ve sürpriz dolu anlar yaşanırken, insanlar bu özel günü gülme krizine davet olarak görürler.

Ben de, biraz gülümseyerek rahatlayalım diyerek bir küçük hikâyecik kaleme alacağım.

Hikâye bu ya, bir gün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düşürür.

“Aman Allah'ım" diye bağırdığında, Allah bir melek gönderir ve sordurtur:

“'Ne diye bağırıyorsun?”

Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler.

Melek suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir.

“Baltan bu muydu?” diye sorar.

Ormancı “hayır” diye cevaplar.

Melek suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar.

“Baltan bu muydu?”, 'ormancı yine “hayır” diye cevaplar.

Melek suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar.

“Baltan bu muydu?”

Ormancı “evet” der.

Ormancının dürüstlüğü Allah’ ın çok hoşuna gider ve meleğe emrederek, baltaların üçünü de Ormancıya verdirtir...

Ormancı mutlu bir şekilde evine döner.

Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken karısı suya düşer.

Ormancı “Aman Allah’ım” diye bağırır.

Allah yine meleğini göndertir ve melek sorar:

“Ne diye bağırıyorsun?”

Ormancı da “karım suya düştü” der...

Melek suya dalar ve Jennifer Lopez ile birlikte geri döner.

“Senin karın bu mu?” diye sorar.

Ormancı “evet” der.

Melek çok sinirlenir.

“Yalan söylüyorsun. Gerçek bu değil” der.

Ormancı “Özür dilerim Sayın Melek. Ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu. Bırakın açıklayayım Efendim" der.

“Eğer Jennifer Lopez için ‘hayır’ deseydim, bu sefer Catherine Zeta-Jones ile geri dönecektin. Ona da ‘hayır’ deseydim bu sefer de karımla dönecek ve her üçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç karımın sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez’ e evet dememin sebebi budur.”

Bu hikâyeden alınacak ders:

Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsa bunun iyi ve saygın bir nedeni vardır ve bu başkalarının yararı içindir (!)

(Gülmeyin e mi…)

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.