GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Millî mücadelenin önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, vefatının yıldönümü olan 10 Kasım 2021 günü, çeşitli etkinliklerle; saygı, minnet ve rahmetle anıldı. Ulusal basında yer alan haberlere göre, bir siyasî partinin 10 Kasım günü Ayasofya’ da Atatürk için mevlit okuta isteği ise İstanbul valiliği tarafından reddedildi. Haberi okuyunca aklıma hemen Hafız Yaşar Okur’ un, Atatürk’ ün talimatıyla Kadir gecesi Ayasofya’ da mevlit okuması geldi.

Önce Hafız Yaşar Okur’ u kısaca tanıyalım, sonra da konuyla ilgili hatırasına geçelim.

Yaşar Okur (1886- 1966), Türk bestekârı, hânendedir.  İstanbul’da Samatya’daki Sancakdar Hayreddin Sâdî Dergâhı’nda doğdu. Babası aynı dergâhın şeyhi ve Meclis-i Meşâyih üyesi Rifat Efendi, annesi Ayşe Zîşan Hanım’dır. 14 Nisan 1914’te Muzıka-yi Hümâyun’a bağlı Hânendegân-ı Hazret-i Şehriyârî bölümüne imtihanla ve mülâzım-ı evvel (Üsteğmen) rütbesiyle alındı, bu görevine üç yıl sonra Sultan Mehmed Reşad’ın emriyle Başmüezzinlik de ilâve edildi. Sultan Reşad’ ın ölümünün ardından Sultan Vahideddin ve Halife Abdülmecid Efendi döneminde Hânendelik ve Başmüezzinlik görevlerini sürdürdü. 1924’te hilâfetin kaldırılmasından sonra Ankara’da kurulan Riyâseticumhur İncesaz Heyeti’nde yüzbaşı rütbesiyle kısım muallimliğine tayin edildi. Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk’ün takdirini kazandı; imtihanla Riyâseticumhur İncesaz Heyeti şefliğine, Atatürk’ün emriyle de binbaşılığa terfi ettirildi. 1930’da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı ve ölümüne kadar Atatürk’ün yanında bulundu. Aralık 1931’de ezan ve kāmeti tercüme işiyle görevlendirilen dokuz kişi arasında yer aldı. 23 Kasım 1966 tarihinde İstanbul’da vefat etti ve Merkezefendi Mezarlığı’na defnedildi.

Şimdi gelelim Ayasofya ilgili hatıraya… Yaşar Okur anlatıyor:

***

Yere Batan Camiinde okunan Yasin tercümesinden sonra Atatürk, beni huzurlarına çağırdılar, dediler ki:

“Dinî merasim güzel olmuş, tebrik ederim. Halk büyük rağbet göstermiş. Cami küçük olduğu için fazla izdiham olmuş. Ayni merasimi Cuma günü Sultan Ahmet Camii’nde de tekrarlayınız.”

Bu direktifleri üzerine gereken hazırlıklar yapıldı. Cuma günü öğle namazından bir saat evvel dokuz hafızdan mürekkep bir heyet Sultan Ahmet Camii’nde toplandılar. Camiin içinde ve dışında on bin kişiden fazla cemaat vardı. Fatih Camii hatibi Hafız Şevket Efendi tarafından hutbe okundu. Sonra Cuma namazı kılındı ve tekbir alınmaya başlandı. Cemaati teşkil eden on bin kişi tekbire iştirak etti. On bin hançerenin ilâhî bir vecd içinde aldığı tekbirler pek ulvî bir manzara arz ediyordu.

Tekbir bittikten sonra Kur’ân-ı Kerimin bazı surelerinin Türkçe tercümeleri okundu. Mevlidi müteakip bir dua ile dinî merasim son buldu. O akşam merasimin tafsilâtını Atatürk’e arz ettim. Halkın merasime karşı gösterdiği alâkadan çok memnun kaldılar. Aynı merasimin Kadir Gecesi Ayasofya Camiinde de yapılmasını emrettiler.

Aya Sofya Camiinde okunacak Mevlit, Türkiye’de ilk defa radyo ile yayınlanacaktı. 1932 senesi Ramazanının yirmi altıncı gecesi okunacak bu Mevlit için bütün hazırlıklar tamamlandı. Akşam namazından sonra kapılar kapatıldı. İçerde ve dış avluda benzerine az rastlanan bir kalabalık vardı. Ancak polisin yardımıyla müezzin mahfiline kadar gidebildik. Teravih namazını Hacı Faik Efendi kıldırdı. Namaz arasında ilâhî ve âyin-i şerif okundu. Hoparlörler camiin her tarafına konulmuştu. Bu dinî merasim Türkiye’den ilk defa radyo ile bütün dünyaya yayılıyordu. Sıra Mevlide geldi. Yirmi hafızın iştirakiyle okunan Mevlit pek muhteşem ve ulvî oldu. Perde perde yükselen bu ilâhî nağmeler Aya Sofya Camiin cidarlarından Türkiye sathına ve bütün dünyaya yayılıyordu. Cemaat sanki büyülenmiş, gaşyolmuştu. Hele muazzam cemaatin de iştirak ettiği o tekbir sadaları, insana havalanacakmış gibi bir hafiflik hissi veriyordu. Bu ulvî ve ilâhî nağmeleri Atatürk de radyosu başında dinliyorlardı. Ertesi akşam huzuruna çağıran Atatürk bana şunları söyledi:

“Dinî merasimi radyodan takip ettim. Çok memnun ve mütehassıs oldum. Arkadaşlarınız hafız beyleri yarın akşam saraya iftara davet ediyorum. Kendilerini haberdar ediniz.”

Atamın bu baha biçilmez iltifatları hayatımın en büyük manevî servetidir.

***

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!