Günümüzdeki ekonomik sorunlar nedeniyle oldukça zor ve buhranlı günler yaşıyoruz.

Sebze ve meyve fiyatları el yakıyor.

Yoğurt, süt, zeytin fiyatları da öyle…

Yumurta bile pahalı hale geldi.

Et bulmak sorun olduğu gibi bulunca da almak zorlaştı.

Hiç düşündünüz mü, Atatürk’ ün Türk Milleti’ ne vasiyet ettiği ve miras bıraktığı emanetleri korunsaydı, ne olurdu?

Atatürk’ ün Yalova’ daki çiftlikleri, kuruluş amaçları doğrultusunda kullanılsaydı, günümüzdeki Yalova, çok daha farklı bir yerde olmaz mıydı?

Atatürk, tarım ve hayvancılıkta geleneksel, içe dönük üretimin geçerli olmadığının bilincindeydi.

Çağdaş teknikleri kullanarak tarım ve hayvancılıktaki geri kalmışlığı ortadan kaldırmak ve modern yöntemlerle elde edilecek ürünleri iç ve dış pazarlarda satarak millete örnek olmak Atatürk için son derece önemliydi.

Atatürk, bu çiftliklerin amaçları doğrultusunda kullanılmasına bizzat nezaret etti.

Atatürk döneminde Yalova çiftliklerinin uzun süre Müdürlüğünü yapan Sayın Necati Turgay, o günleri şöyle anlatıyor:

“Atatürk’ün çiftlik kurmaktaki amacı bilhassa çiftliklerin bulunduğu bölgelerdeki köylüleri kalkındırmak, modern ziraat metotlarını onlara benimseterek gelir seviyelerini ve dolayısıyla giderek yaşam seviyelerini yükseltmekti. Ben Yalova çiftliklerine geldiğim zaman Yalova’ nın manzarası memleketin umumî manzarası gibi iç açıcı değildi. Kaldı ki, Yalova, Yunan işgali sırasında yanmış, yıkılmış ve harap haldeydi, halk aç ve perişandı. Çiftlikleri açtığımız zaman köylüleri fiilen çalıştırarak onlara geçim sağlamayı düşündük. Ondan sonra ziraat metotları öğrenme yoluna gidildi. Civarda o zamanlar bir tek sebze bahçesi yokken, Atatürk’ ün direktifleriyle, çiftlik etrafında bulunan köylere sebze, meyve fidanı, asma bağ çubukları dağıtarak öncülük yaptık.

Kooperatif kurarak bütün köyleri bu kooperatife bağladık, personel yetiştirdik. Birçok yerde, Orhangazi, Gemlik, Karamürsel’ de süt alım merkezleri kurduk. Çiftliğin içinde de bir süt fabrikası kuruldu. Fabrikanın plânları Almanya’ dan getirildi. Amacımız İstanbul’ a kaliteli süt vermekti.  Bilhassa küçük çocukların, hastaların, halkın sağlıklı süt ihtiyacı bu şekilde karşılandı. İstanbul ilk pastörize sütü Yalova çiftliklerinden içti.

Çiftlikteki çalışmalarımızla civar köylere rehber olduk. Bizim için en müşkül iş, harman mevzuu idi. Ne yol ne iz varken köylülere harman makineleri götürerek harman yaptık. Meyvecilik, hayvancılık, tavukçuluk alanındaki çalışmalarımız civar köyler için bir eğitim oldu, civar köylerin kalkınmasına yardım etti. Bugün Yalova çevresindeki meyvecilik, turfanda sebzecilik, tavukçuluk, çiçekçilik o zaman Atatürk’ ün önderliğinde başlattığımız çalışmaların ürünüdür.”

Bu satırlara tesadüfen göz atan herkese soruyorum.

Atatürk’ün emanetleri korunsaydı ve kuruluş amacına uygun olarak kullanılsaydı, Yalova tarım ve hayvancılık bakımından Türkiye’ de bir numara olmaz mıydı?

Örneğin, Millet Çiftliği’ ndeki tavukhane/tavuk çiftliği, yaklaşık 10 bin ağaçlık zeytinlik; Baltacı Çiftliği’ ndeki günde 15 bin litre pastörize süt ve bin kilogram tereyağı işletme kapasitesindeki  modern süthane, yoğurt imalathanesi korunabilseydi her şey çok daha farklı olmaz mıydı?

Peki, Yalovalı bu emanetlere ne yaptı?

Tarihe not düşmek adına, yeri geldikçe (içim acıyarak da olsa) tek tek açıklayacağım!