İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına….demiş büyüklerimiz. Geçen haftaki yazım kendimizi ve meslektaşlarımızı (!) eleştiri adınaydı. Çok okurumuz bazı cümlelerin adreslerini bulmuş olmalarına rağmen nedenini sordular. Kimsenin yüzüne söyleyemediğimi arkasından konuşma huyum olmadığından güldüm geçtim.
Temiz toplum, temiz siyaset, temiz ticaret….
Temiz, temiz….
Tertemiz….,
İstediğiniz varsa önce kendinize bakacaksınız.
Siz ne kadar temizsiniz?
Haber nedir, haberci kimdir, habercilik neden yapılır?
Vatandaşın yaşadığı bölgedeki olaylardan haberdar olmasından daha doğal hangi hakkı olur. Bizim yaptığımızda budur. Hergün işinde, gücünde, günlük yaşamında uğraşan  insanlara elde ettiğimiz bilgileri doğru olarak aktarmaya çalışmamızın ürünüdür haber. Her gün gazete çıkartıyorsanız, bir bilgisayar, bir telefon, bir fotoğraf makinası ile bu işi yapmak mümkün değildir. Tüm bunlar için adama ihtiyacınız var. İşte onlara da haberci denir.
Sonrası mı?
Şu rezillik denen şey?
O, Yalovamızda çokça var.
Bakın bu madalyonda kaç tane yüz var.
Efendim baştan başlayalım. Şimdilerin modası oldu. Her kurumda basın ve halkla ilişkiler birimi oluştu. Oh ne güzel. Siz bir konunun üzerine gidiyorsunuz, ‘efendim biz size döneriz’ deniliveriyor. Dönüyorlar bir bakıyorsunuz konu tüm basına mail yolu ile duyuruluyor.
Aferin, size koskoca aferin….
(Bazılarımızda son günlerde bize haber geçilmiyor diye son günlerin moda protestosu penguenli protesto yapıyormuş, ben görmedim) Yahu o haberin içine edeyim. Üç tane günlük gazete var, kurumlardan geleni yazıyor yetmiyor, bir de muhabirlerin (pardon haberci(!)lerin) paslaşması var.
Haber atlatma keyfi yaşayan kaldı mı çok merak ediyorum.
Yayınlamazsanızda kızıyorlar; ‘haber gönderdik çıkmadı’ sanki mecburuz.
Ya da efendim biz size ilan veriyoruz, bizim için olumsuz haber yapmanız doğru mu?
Yapma be….
Hah işte tam burası zurnanın zort dediği yer. Yıllarca geçindiği kişi ve kurumlardan mama kesilince kendini sütten çıkmış ak kaşık, diğerlerini bok böceği görüveriyor.
Bıraktık bunları artık herkes tanıyor. Bir de internet sitelerimiz var artık. Yüzsüz ve utanmazlar.
Geçtiğimiz günlerde kısmen hatalı kısmen eksik yapılan bir haber yüzünden ilgililerden özür diledik. Haber her yerde yayınlandı. Yani herkes Yalova Gazetesi’nden çalıntı yapmış.
Yüzleri bile kızarmadı.
Kendi şahsiyetlerinin boyunu ve boyutunu bile ölçemeyen zavallılar var ki, kişilerin en değerli duygularıyla oynayabiliyorlar. Okuyanlarda da dejenerasyon başlamış ki, onun yazdıklarını kimse yazmıyor diye büyük gazeteci yakıştırmasını yapıyorlar. Bilseler adamın ne i……..
Adam haftalık gazete çıkartıyor hukuk danışmanı bile var, imreniyorum, ne kadar güzel ve kurumsallaşmış bir gazete diye.
Ama bir bakıyorsunuz haberlerin altında bir tane muhabir ismi yok.
Eeee, ne bu şimdi?
Haberleri kim topluyor?
Muhabirlerin kimler?
Anlat yavrum paşa dayına!
Müthiş habercilik!
Aslında rezillik ya kimsenin yüzü kızarmıyor!
Yalova Gazetesi'ne haber  gönderen, demeç veren röportaj veren herkese teşekkürler…….
Yalova Gazetesi'ne ilan gönderenlere de teşekkürler. Ne bir ticaret erbabının kapısına, ne bir siyasetçinin danışmanına, ne de bir başka gazetenin ilan-abone müşterisinin kapısına ilan için gidilmemiştir.
Vermek ister misin, diye  sorulduğu dönemler olmuştur ama biz yaptık, parasını ödeyin denilmemiştir. Kaldı ki taleple yayınlanmış bazı ilanların parası bile talep edilmemiştir.
Örnekleri çoktur, konuşmaktan utanırız.
Kimseye kızmadık, kalemimizi, sayfalarımızı şantaj için kullanmadık.
Bu nedenledir ki, etrafımızda dolaşmaya çalışan etrafımızdaki düzgün insanlara sırnaşmaya çalışanları son kez uyarıyorum.
Sakın gölge etmeyin…
Ama sakın….

- - - - - -