Yunan kuvvetleri Bursa ve dolaylarında  üstün bir durumda iseler, Kocaeli müfrezenizle Bursa ile İzmir arasındaki harekat yolları üzerinde düşman yürüyüşünü devamlı olarak durdurmanızdır.

Müfreze büyük tehlikeler içinde kaldığı zaman bile ufak gruplar haline geçerek yine yolları kesmelidir.

Ordularımızın 15 gün içinde İzmir önüne gelmesi hesaplanmıştır.

İaşe mahallinden temin olunabilir, yalnız cephane beraberinizde olacaktır.

Mümkünse harekatın çabuklaştırılması...”

Mürettep Müfreze, 31 Ağustos 1922 günü, geç saatlerde, batıya intikâle başladı.

1 Eylül 1922 :

a. Kocaeli Grup Komutanlığı karşısında bulunan Yunanlılar’ın Kuzey Grubu adını verdikleri 3 ncü Kolordu’nun  1 Eylül sabahı tertiplenmesi de şu şekildeydi:

47 nci Bağımsız Alay Gemlik – Orhangazi savunma mevziinde, 11 nci Tümen ise İznik Gölü - Bilecik savunma mevziindeydi.

b. Kocaeli Grup Komutanlığı Karargâhı, Kızderbent’e gelmişti.

c. Bağımsız Yalova  Bölüğü  ile  19 ncu Hücum Taburu cephesinde bir değişiklik yoktu.

d. Mürettep Müfreze, 31 Ağustos/ 1 Eylül 1922 gecesi intikâline devam ederek, 1 Eylül erken saatlerde, İznik Gölü kuzeyinden Boyalıca üzerinden  – Bayındır yoluyla Kızderbent’e geldi. Mürettep Müfreze unsurları, bulundukları yerde istirahata geçtiler.

e. 18 nci Tümen  Komutanı emrinde kalan  4 taburluk bir kuvvet de ( 24 ncü Piyade Alayı, 20 nci Hücum Taburu, Akıncı Bölükleri, Mantelli ve Rus Bataryaları) İznik Gölü ile Bilecik arasında Yunanlılar’ın 11 nci Tümeni’yle muharebe temasında bulunuyordu.

Mürettep Müfreze unsurları, 1 Eylül 1922 günü, Kızderbent’te istirahat ederek  geçirdikten sonra, geç saatlerde intikâline  başladı.

Bütün Batı Anadolu için için kaynıyordu.

Dr. Selâhattin Tansel, o günleri, kendine mahsus o güzel anlatımıyla şöyle nakleder :

“...Mustafa Kemâl Paşa, 1 Eylül 1922’de, Türk Orduları’na ilk hedef olarak Akdeniz’i gösteren ünlü emri vermiş, aynı gün Türk Milleti’ne de büyük zaferi bildirmişti.

O günleri görmüş olanlar, 1918 kasımından başlayarak 1922’nin Eylül ortalarına doğru sona erecek olan korkunç filmin, aşağıda anlatmaya çalıştığımız çok ilginç sahnelerini de seyrettiler:

Topunu, tüfeğini ( sadece, 2 Eylül’de Uşak’ın doğusunda düşmandan 5 000 tüfek, 100 makineli tüfek, yüzlerce otomatik tüfek, 12 cebel topu, 1 000 sandık cephane alınmıştı9 ve bayrağını bırakarak sadece canını kurtarma derdine düşen ve hızla batıya doğru çekilmeye çabalayan perişan, bitkin, dağınık ve fakat hâlâ kanlı ve zalim bir insan sürüsü, geçtiği yerleri kan ve ateş içinde bırakarak, suçsuz insanları, ihtiyar, genç, kadın ve çocuk farkı gözetmeden öldürerek ve her tarafı yağma ederek, şoselerden, patikalardan, keçiyollarından ve sarp vadilerden denize doğru koşuyor ;

Yüzlerce yıl rahat ve huzur içinde yan yana ve kardeşçe yaşadıktan sonra, Yunan ordusunun gelişi ile canavarlaşarak, bu ordu ile işbirliği yapan,silâhsız Türk halkının  boğazına sarılan, onlardan binlercesini insafsızca öldüren, fakat 1922 yılının  sonbaharının başladığı bu günlerde, yaptıklarının hesabını veremeyeceklerini düşündükleri için, yerlerini ve yurtlarını terk ederek kaçmakta olan Yunan ordusunun, bazen önünde, bazen yanında, bazen de gerisinde yürümeye çalışan ve on binlerin çok üstünde bulunan yerli Rumlar da denize doğru koşuyor ;

Dağlardan, tepelerden, vadilerden ve ovalardan göklere doğru kıvrıla kıvrıla yükselen dumanlar ve bunların arasından bazen şimşek gibi parlayıp sönen alevler...Türk harmanları, Türk köyleri, Türk kasabaları, Türk şehirleri yanıyor.

Yanan evlerin enkazı arasından fırlayarak Türk askerine katılmak isteyen ve onları kutlayan erkekli kadınlı bir insan topluluğu daha...Ellerine geçirdikleri hançer, kama, bıçak hatta baltalarla yollara düşmüş bu insanlar, düşman askerleri tarafından, zorla yatağa alınarak kirletildikten sonra çok defa öldürülen Türk  kadınlarının kocalarıdır ; daha önce, gözleri önünde öldürülen çocuklarını, torunlarını, kızlarını unutmamış olan babalardır ; minik yavrularına saplanan süngülerin sızısını hâlâ içlerinde duyan Türk analarıdır.”

2 Eylül 1922 :

a.  Yunanlıların durumunda bir değişiklik olmadı.

b. Kocaeli Grup Komutanlığı Karargâhı, Çukurköy’e geldi.

c. Bağımsız Yalova Bölüğü ile 19 ncu Hücum Taburu’nun durumunda bir değişiklik olmadı.

d. Mürettep Müfreze unsurları, ½  Eylül 1922 gecesini yürüyüşle geçirdikten sonra, 2 Eylül sabahı erken saatlerde Çukurköy’e geldi ve burada günü istirahat ederek geçirdi.

Devamı Yarın