Bu yazı 3 Mayıs 2007 tarihinde bu sütunda yayınlandı. 

    Karizma İş Merkezi’nin üçüncü katına çıkarsanız, asansörden inince sizi bir tabela karşılar. Dört bir yanı gün ışığına kapalı bir odanın kapısında asılı bu levhada şu yazıyı okursunuz; YALOVA BELEDİYESİ OSMANLICA OKUMA YAZMA KURSU.

    Osmanlıca bir dil midir? Türkçe için, Fransızca ve İngilizce için aynı soru sorulsa kuşku duymadan, düşünmeden evet diyebilirsiniz. Ama Osmanlıca için bu olası değil. Çünkü konu öteden beri tartışmalı. Bende Osmanlıcanın bir dil olmadığını düşünenler arasındayım.

    Dil veya lisan, bir insan topluluğuna özgü, o toplumu oluşturan kişilerin birbirleriyle iletişim kurmadan kullandıkları sesli ve yazılı göstergeler dizisidir, diye tarif edilir. Dil ait olduğu ulusun adı ile birlikte anılır.

    Osmanlı bir haneden adıdır. O hanedanın mensupları Türk ulusundan olup kendilerine has zaten Türkçe diye bilinen yüzyıllar öncesinden ve Orta Asya’dan gelen bir dilleri vardı.

    Osmanlı İmparatorluğu döneminde resmi kayıt ve yazışmalarda, saraya Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı ve adına Osmanlıca denilen bir iletişim aracı kullanılmaya başlandı. Osmanlıcayı konunun uzmanları kendi gelişimi içinde üç devreye ayırırlar. 

1- Eski Osmanlıca; XV. yy. sonuna kadar süren dönemdir. 
2- Klasik Osmanlıca; XVI. yy. başından XIX. yy. ortasına kadar ki dönemi kapsar. 
3- Yeni Osmanlıca; XIX. yy. ortasından XX. yy. başlarına kadar ki dönem. 

    Bu ayırım kullanılan sözcüklerin hangi dillere ait olduklarına ve sayılarına bakılarak yapılmaktadır. İlk dönemde daha çok Türkçe sözcüklerin yer aldığı Arapça ve Farsça sözcüklerin azınlıkla olduğu görülür.

    İkinci dönemde Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı artmakla kalmaz yabancı dil bilgisi kuralları da benimsenmeye başlar. Zamanla Türkçe sözcük ve kavramların oranı gittikçe azalır. Klasik Osmanlıca döneminde yazılı dili Türkçenin sadeliğini ve duruluğunu kaybeder. Konuşma dilinden tamamen uzaklaşır. Anlaşılması güç sadece bir zümrenin dili haline gelir. 

   Üçüncü döneme gelindiğinde ortaya şöyle bir durum çıkar; 1- İstanbul’da sarayda ve saltanat yönetiminde kullanılan Arap ve Fars dillerinin etkisi altında gelişen bir Osmanlıca. 2- Bunu yanında halkın konuştuğu, halk ozanlarının şiirlerinde ve hikayelerinde kullandığı öz Türkçe. Yani aynı toplumda iki ayrı dil. Ancak çoğunluk birinci dili anlamaz ve konuşmaz. Çıkan kanun ve fermanlar Osmanlıca olduğundan halk bunları anlayamaz. 

    Cumhuriyet döneminde, halkın çok büyük bir kesiminin okuma yazmadan yoksunluğunun bir nedeni kullanılan Arapça alfabenin öğrenilmesinin güçlüğünden hareketle, ilk önce harf devrimi gerçekleştirildi. 1927 - 1928 arası bir yıl süren çalışmalar sonrası uzmanlarca hazırlanan Türkçenin kural ve yapısına uygun Latin harflerinden oluşan yeni bir Türk alfabesi Sarayburnu’nda 9 Ağustos 1928’de Atatürk tarafından kamuoyuna açıklandı. 1 Kasım 1928’ de de T.B:M:M de kanunlaşarak eğitim ve öğretim de bu alfabe uygulanmaya başladı. 

    Bunun arkasından Türkçenin özleştirilmesi ve geliştirilmesi için Türk Dil Kurumu kuruldu. 26 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan 1. Türk Dil Kurultayı’nda alınan kararlar arasında;  Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması gibi bir madde de vardı. 

    Böylece Osmanlıca tamamen bırakılarak gerek resmi ve özel yazışmalarda gerekse günlük konuşmalarda Türkçe kullanılmaya başladı. Halkla devlet daha kolay anlaşır duruma geldi. 

    Yıllar sonra Osmanlıcanın tekrar gündeme gelmesi oldukça manidir. Haftada bir gün, birkaç saatlik kurs ile Osmanlıca ne kadar öğrenilir ve öğretilir? Bunu öğrenenlerin amacı ve yararı nedir? Eski bilgileri araştırmak için eski belgeleri okuyup anlamak ise kısa süreli bir kursla bu düzeye gelmek çok zordur. Zaten bu işin uzmanı olan akademisyenler bunu yapıp çeşitli konularda herkesin anlayabileceği dilde eserler yayınlıyorlar. 

    Arap harfleri ile okuyup yazmanın dışında her hangi bir şey vermediğini sandığım bu kursun acaba kuran kurslarından farkı nedir? Aydınlatan biri çıkarsa sevinirim. O günden bugüne 7 yılda epey yol almışız. Liselerde Osmanlıca zorunlu ders olsun mu tartışması yapıyoruz.