Aylarca değil… belki de yıllardır içimde aynı sahne dönüp duruyordu:

Bir yanım elinde anahtarlarla yeni bir kapı açıyor, diğer yanım çıplak ayak matın üzerine çıkıp nefes aldırıyordu insanlara.

Hep aynı soruyla karşı karşıyaydım:

Gerçekten nerede daha çok parlıyorum? Bir işletmeyi ayakta tutmaya çalışan girişimci kimliğimde mi, yoksa sahada, yürüyüş yollarında, stüdyoda insanların hayatına dokunan eğitmen tarafımda mı?

EN Sağlıklı Yaşam Atölyesi’nin kapısını ilk kez açtığım o gün, aslında kendi hayatımın da kapısını aralıyordum.

Tabelanın ışığı yanarken omzuma binen sorumluluk çok büyüktü… Ama matın üzerine çıktığım anda, yıllardır emek verdiğim eğitmenliğin bana verdiği güç, nefes ve o tanıdık “Ben buradayım” hissi daha da büyüktü.

O gün, iki kimliğimin tam ortasında durduğumu anladım:

Bir tarafım duvarları kuruyordu, diğer tarafım insanlara ışık oluyordu. İşletme işletmek, kağıt üzerinde çok havalı dursa da, arka planda büyük bir sessizlik ve disiplin ister. Kira, faturalar, programlar, müşteri ilişkileri, ekip yönetimi, planlama…

Her gün yeni bir problem, her gün yeni bir karar. Bir işletmenin sahibi olmak, biraz yalnızlık da ister. Çünkü kimse senden daha çok sahip çıkamaz o kapıya.

Ama eğitmen olmak… O başka bir nefes.

Orada yalnız değilsin. Her dersin sonunda karşındaki insanların yüzlerindeki değişimi görüyorsun: Omuzları açılmış, nefesi toparlanmış, morali yerine gelmiş, kendine güveni artmış bedenler…Sadece kaslarını değil, hayat enerjilerini de toparladıklarını görüyorsun İşte o zaman anlıyorsun, “Ben burada daha çok varım.”

Sonunda kendi kendime çok net bir cevap verdim:

Ben ikisini de yapabilirim. Ama ruhumu parlatan yer hep eğitmenlik.

Çünkü işletme sana sorumluluk verir, eğitmenlik ise hayat bağışlar.

Ve bugün biliyorum ki, EN Sağlıklı Yaşam Atölyesi’nin gücü ya da nereye gidersem gideyim gerçek güç; benim içimdeki o koşan, öğreten, motive eden, şifa veren eğitmen kimliğinden geliyor.

İşletme işletmek mi, eğitmen olmak mı?

Benim için cevap çok net:

“İşletmeyi yönetirim, ama insanlara dokunarak yaşarım.”