Protestoları yazan gazeteler yakıldı
Alanda 150 kişilik bir kalabalık vardı. Gazeteci arkadaşlarımın yanına gittim. “Neredesin sen, senin aleyhine sözler söylediler. Yalova Hayat ve Yalova Gazetesi’ni yaktılar” dediler. İnanamadım. Orada birkaç saat kaldık. Gece saatlerinde alandan ayrılmadan önce bir kez daha iki yerel gazeteyi teneke içinde ateşe verdiler. Onları fotoğrafladık. Muhabirler tepkiliydi. Direniş eylemlerine en fazla yer veren iki gazete yakılmıştı. Üstelik muhabir ismi verilerek, protestoya davet edilmişti. İsmi verilen muhabirin ben olmam olayı benim açımdan çok daha ilgi çekici bir hale getiriyordu. Aslında asıl ilginçlik, protestocuların protestolarına yer veren gazeteleri, dolayısıyla bizim gazetemizi de yakmış olması ya.
Peki neden?
Şimdi olayın görünür nedenine bir göz gezdirelim. Önceki günkü gazetemizde ‘Protestoda İstiklal Marşı
gerginliği’ başlıklı bir haber çıktı. Çarşamba akşamı olanların anlatıldığı haberde, direniş öncülerinden Cüneyt’in genel istek üzerine İstiklal Marşı’na herkesi davet ederken bir genç kızın tepki göstermesi üzerine gerginlik yaşanmıştı. Haberde Cüneyt Avcı, TKP üyesi olarak geçiyordu. Kendisiyle gece geç saatlerde görüştüm ve kendisinin resmi olarak parti üyesi olmadığını aktardı. Ancak bir parti adı ile isminin anılmasının grup içindeki diğer unsurlar tarafından çeşitli tepkiler gördüğü düşünüyorum. Gazetemizin yakılmasını direniş grubu içindeki dinamiklere bağlamak mümkün bu durumda. Özür dileyeceklerini ve kişisel bir tepkinin gruba yansıtıldığını da söyledi. Bu yazıyı yazarken, henüz Cuma gününün öğlenindeyiz (12.01). Dolayısıyla akşamı bekliyoruz.
Yalova’daki gösteriler ne alemde?
Peki Yalova’daki gösterilerde şu an neredeyiz? Gerçek demokrasi talebiyle başlayan ama önce salt iktidar protestosuna dönen, sonrasında sol grupların genişleme hareketine evrilen protestolar şimdi ne aşamada? Bir gün ulusalcı gençlerin, bir diğer gün marjinal sol grupların ön safta yer aldığı, aslında çoğunluğu lise ve üniversiteli gençlerin oluşturduğu Yalova’daki eylemlerde esas kırılma Salı günü yaşanmış, polise yumurta ve sapanla birkaç kere kalabalık içinden taş atılmıştı. Ulusalcı solcularla marjinal solcuların eylem liderleri arasında Cumhuriyet Caddesi’ne ve dolayısıyla AKP İl Binasına yürüme-yürümeme tartışmalarına bizler şahit olmuştuk. İstanbul’dan gelenlerle Yalovalı eylem öncüleri arasındaki bu tartışmalar, o akşam hareketin Uğur Mumcu önünde çakılı kalmasıyla sona ermişti. Peki ertesi akşam Atatürk heykeli önünde İstiklal Marşı okunmasını grup öncülerine telkin edenler de protestocu muydu?
Yalova, aşırı sol grupları için çetin bir ceviz
Sonuç olarak provokatif grupların ya da grup içindeki provokatörlerin AKP il binasına yürüyerek polisi coplu, gazlı müdahaleye mecbur bırakmak istediğini ama bunu başaramadığını gördük. Ancak yaşananlar, Yalova eylemlerinde provokasyona gelinmesi ihtimalinin çok düşük olduğunu provokatörlere olduğu kadar herkese de kanıtladı. Başlangıcından bu yana Gezi Parkı eylemleriyle ilgili düşüncelerimi bir sonraki yazıda konu etmek istiyorum ama Yalova’da kırılma noktası sorunsuz aşılmıştır diye düşünüyorum.