Türkiye’de konut piyasasında son yıllarda yaşanan dalgalanmalar, vatandaşın barınma hakkını tehdit ediyor. Anahtar Parti Yalova İl Başkanı Hüseyin Özdemir, artan konut fiyatları, yükselen kiralar ve deprem sonrası yeniden inşa sürecinin dar ve orta gelirli vatandaşlar üzerinde ciddi baskılar oluşturduğunu ifade etti.

Yalova’da 2026 ÇKS Başvuruları Başladı
Yalova’da 2026 ÇKS Başvuruları Başladı
İçeriği Görüntüle

Özdemir, İstanbul Başakşehir’de hayata geçirilen Damla Kent projesi kapsamında ihraç edilen gayrimenkul sertifikalarının “vatandaş için yeni bir umut” olarak sunulmasına rağmen, mevcut modelin düşük ve orta gelirli vatandaşlar için uygun bir finansman aracı olmadığını vurguladı.

Türkiye’de kiracı oranının büyükşehirlerde %35’in üzerine çıktığını hatırlatan Özdemir, ortalama konut fiyatlarının İstanbul’da 6,5-7,5 milyon TL, Ankara’da 3-3,5 milyon TL, İzmir’de 3,5-4,5 milyon TL seviyesinde olduğunu belirtti. Ayrıca TCMB Konut Fiyat Endeksi’nin 2010’a kıyasla 12,9 kat arttığını ve 2025 itibarıyla yıllık artışın %45’in üzerinde olduğunu ifade etti.

Özdemir, “Bugün vatandaşa sunulan gayrimenkul sertifikası modeli, üç yıllık sürede en düşük daireye sahip olmak için aylık 133 bin TL yatırımı zorunlu kılıyor. Bu tablo, küçük tasarruflarla ev sahibi olma iddiasını boşa çıkarıyor. Dar gelirli vatandaş değil, ancak yüksek gelir grubu bu modelden faydalanabilir” dedi.

Sertifika Modeli Yatırımcıyı Korumuyor
Damla Kent sertifikalarının talep toplama sürecinde 21,4 milyar TL gibi yüksek bir rakama ulaştığını hatırlatan Özdemir, sertifika fiyatının Borsa İstanbul’da işlem görmeye başladıktan sonra 7,59 TL’den 6,88 TL’ye düştüğünü söyledi.

“Bu durum yatırımcı güvenini zedeliyor. Sertifikaların büyük kısmı kamu bankalarının elinde toplandığı için serbest piyasa fiyat oluşumunu engelliyor. Vatandaş tasarruflarını bağlarken hem fiyat belirsizliği hem de likidite riskiyle karşı karşıya kalıyor” diyen Özdemir, modelin yapısal sorunlarına dikkat çekti.

Modelin Yapısal Sorunları:

  • Kamu bankalarının yoğun alımı nedeniyle serbest piyasa fiyatlarının oluşmaması,
  • Dar gelirliler için erişilebilir olmaması,
  • TOKİ’nin %80 alım garantisinin vatandaş aleyhine çalışması,
  • Fiyat belirsizliği nedeniyle vatandaşın mağduriyet riski,
  • Algı yönetimiyle vatandaşın alternatif yatırımlardan mahrum bırakılması.

Daha Adil ve Erişilebilir Modeller Gerekiyor
Çözüm önerilerini de paylaşan Özdemir, şu adımları önerdi:

  • Sertifika pay yapısının küçültülmesi ve dar gelirli için erişilebilir hale getirilmesi,
  • Yatırımcıya doğrudan seçtiği daireye birikim yönlendirme imkânı (“Hedef Daire Sepeti”),
  • Ara eşiklerde kamu bankaları tarafından düşük faizli “tamamlama kredisi” verilmesi,
  • Çoklu piyasa yapıcılık ile şeffaf fiyat oluşumu,
  • Enflasyona endeksli vergilendirme ve ilk ev sahipliği için stopaj muafiyeti.

Özdemir, “Önceliğimiz dar gelirli vatandaşın konut hayalini gerçekleştirmek olmalı. Vatandaşın tasarruflarını, rant gruplarına erken finansman aktarma aracına dönüştüren bu modeli reddediyoruz. Daha şeffaf, daha adil ve vatandaşın lehine çözümler mümkündür” diye konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi