Tüm dünyanın kanayan yarası olarak kabul edilen kadına şiddet olgusuyla mücadele edebilmek amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılından itibaren farkındalık yaratmak amacıyla kutlanan “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” için gösteriler düzenliyor.

Tüm Türkiye’de geneline gerçekleştirilen bu gösterilerin bir ayağı da ilimizde yapıldı. Bu kapsamda Cumhuriyet Halk Partisi Yalova İl Kadın Kolları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için bir araya gelerek basın açıklaması düzenleme kararı aldı.

Gazipaşa Caddesi girişinden Cevdet Aydın Parkı’na kadar ellerindeki dövizlerle yürüyerek ıslıklar çalan CHP’li kadınlara, CHP Yalova il ve İlçe Teşkilatları ile birlikte Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel de destek verdi.

Zarif Mefruşat Çalışmaları ADEM’de
Zarif Mefruşat Çalışmaları ADEM’de
İçeriği Görüntüle

Basın açıklaması gerçekleştiren CHP Yalova İl Kadın Kolları Başkanı Meryem Ataç, geçtiğimiz ay Altınova’da öldürülen bir kadının hikayesini paylaşırken duygusal anlar yaşandı.

“Her 100 kadından 38’i hayatının bir döneminde şiddet görüyor”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün çıkış hikayesini paylaşarak açıklamalarına başlayan Başkan Ataç, “Aslında bu günün başlangıcı 1960’lara dayanıyor. Dominik Cumhuriyeti'nde iktidarın diktatörlüğüne karşı mücadele veren Mirabal Kardeşler’in öyküsü ile başlıyor. 25 Kasım 1960 tarihi, Mirabal Kardeşler’in hunharca katledilişinin yıldönümü. Bugün bir anma günü; tüm kız kardeşlerimizi, katledilen tüm kadınlarımızı anma günümüz. Bugün burada sizlerle birlikteyiz. Ancak bu birliktelikten en az sizler kadar biz de üzgünüz. Bugün sadece bir günü anmıyoruz; 25 Kasım 1960’tan bu yana katledilen tüm kız kardeşlerimizin adına burada dimdik ayakta durabilmek, onların mücadelesini büyütmek ve örgütlü mücadelemizle hiçbir kız kardeşimizin hayatının elinden alınmaması için buradayız” dedi. Uluslararası kaynaklardan alınan verilere göre kadınların %38’sinin şiddete maruz kaldığını belirten Başkan Ataç, “Yani bu şu demektir: Her 100 kadından 38’i hayatının bir döneminde şiddet görüyor. Bu yıl içerisinde maalesef 569 kadınımız cinayete kurban gitti, 287 kadınımız ise şüpheli ölümle hayatını kaybetti. Sanki aile yılı değil, aile içi şiddet yılı gibi oldu. Peki, önceki yıllar daha mı iyiydi? Hayır, değildi” dedi.

“Tacize veya şiddete uğrayan kadınlarımız kendilerini suçlu hissediyorlar!”

Partisi’nin İl Kadın Kolları’nın mağduriyet yaşayan kadınlar için yaptığı çalışmalardan söz eden Başkan Ataç, “Yalova’da şiddete maruz kalan tüm kadınlarımızın adli süreçlerinde yanlarında olduk. O kadar çok hikâye, o kadar çok yaşanmışlık dinledik ki her birinde kanımız dondu. Biz kadınlar olarak mücadeleye devam edeceğimizi vurgulamak için buradayız. Parti Genel Merkezimiz tarafından bir hafta önce ‘Siyah Mektuplar’ adıyla bir çalışma başlatıldı. Bu mektuplar; tacize, şiddete veya herhangi bir istismara maruz kalan kadınlarımızın, bizlere ulaşmaya utandığı, anlatırken yalnız kalıp dışlanacağını düşündüğü için kendilerini ifade edemediği hayat hikâyeleriyle dolu. Bu mektuplar her ilimize gönderilecek. Neden mektupla ulaşıyorlar biliyor musunuz? Çünkü tacize veya şiddete uğrayan kadınlarımız kendilerini suçlu hissediyorlar. Utanıyorlar. Yalnızlaştırıldıkları için kimseye bir şey anlatamıyorlar. Biz de bu kadınlarımızın seslerini duyurabilmeleri için o mektupları kabul ediyoruz. Ardından her bir bireyimize tek tek ulaşacağız” şeklinde konuştu.

Öldürülen Kadının Hikayesi Dinleyenleri Kahretti!

Geçtiğimiz ay Altınova’da katledilen bir kadının çarpıcı hikayesini anlatan Başkan Ataç, “Bir gün bir telefon aldım. Telefonda titreyen bir erkek sesi, “Başkanım, numaranızı partinizden aldım, sizinle acilen görüşmem gerek,” diyordu. Nedenini bile soramadım; o kadar titriyordu ki. Partiye geldim. Beyefendi, eşiyle birlikte gelmişti. Katledilen kız kardeşimizin erkek kardeşiydi. Olayı anlatırken sesi daha da titriyordu. Hanımefendi yıllar önce bir beyefendiyle evleniyor, bir kızı oluyor. Sonrasında eşi onu bazı suçlara alet ediyor ve ardından hanımefendiyi terk edip gidiyor. Hanımefendi bir süre sonra hamile kaldığını öğreniyor. O dönemde iş yerinde ona şefkat gösteren, fakat sapkın bir ilgi besleyen başka biriyle evleniyor. Bu sırada hanımefendi hamile. Çocuk doğuyor. İlk eş yanında olmadığı için çocuk, ikinci eşin nüfusuna geçiriliyor. İlk eşin bulaştırdığı suçtan dolayı hanımefendinin cezası kesinleşiyor ve hapse girmek zorunda kalıyor. Buraya kadar her şey, dışarıdan bakıldığında 'normal' gibi görünüyor. Ancak gerçek böyle değil. Hanımefendi hapisteyken, ilk eşinden olan kızına ikinci eşi tacizde bulunuyor. Bu durum emniyet kayıtlarına geçiyor. Hanımefendi hapisteyken bunu öğreniyor. Fakat ikinci çocuk onun nüfusunda olduğu ve beyefendi çocuğu memleketinde kız kardeşine baktırdığı için, çocuğu göstermemekle tehdit ediliyor. Doğal olarak hapisteyken boşanma davası açamıyor. Hapisten çıkar çıkmaz boşanacağını söylüyor. Beyefendi ise bir gün, babasını hastaneye götürmekte olan kız kardeşimizi sokak ortasında buluyor ve iki kurşunla öldürüyor. Acı bundan sonra başlıyor. Hanımefendinin cenazesine tacize uğrayan kızı gelemiyor. Çünkü anneden nefret ediyor. Aileye nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünürken, hemen meclis üyemiz Tarık Burak Evi’ni aradım. Sağ olsun, ilgilendi. Küçük erkek çocuğu şu anda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından koruma altında. Aile, Yalova’ya yakın bir ile taşındı. Çünkü katilin ailesi, hayatta kalanları hâlâ tehdit ediyor. Davaya hep birlikte katılacağız” ifadelerini kullandı.

“Kadınlar kendilerini yalnız hissetmesinler diye mücadelemizi büyütüyoruz”

Bu özel günde sokağa çıkma amaçlarından bahseden Başkan Ataç, “Her bir kız kardeşimizin hayatı garanti altında olsun diye buradayız. Neden 1960’tan beri bu örgütlü mücadeleyi büyütüyoruz? Çünkü her utanan, her kendini yalnız hisseden kız kardeşimizin karşısında “Biz varız, yalnız değilsiniz,” demek için buradayız. Bugüne kadar pek çok taciz ve şiddet davasına, kadın kollarımızla birlikte katıldık. Yüzlerce hikâye var. Ama kadınlarımız bunları anlatırken öylesine utanıyorlar ve kendilerini o kadar yalnız hissediyorlar ki… İşte onlar yalnız hissetmesin diye biz mücadeleyi büyütüyoruz. Siyah mektuplarla gelen hikâyelerle diğer kadınlarımıza da ulaşmaya çalışacağız. Her gün, hep birlikte onların yanında olacağız. Ülkemizde o kadar çok şiddet var ki hangisine yetişeceğimizi bazen biz de bilemiyoruz. Her hikâye o kadar kan dondurucu ki tüylerimiz ürpererek dinliyoruz. Ama emin olun, hep birlikte aşacağız” dedi.

“Sadece 4 yılda 25 binin üzerinde kadın ve çocuğa destek olduk”

Partisinin iktidara gelmesi halinde kadına şiddete karşı yapacağı çalışmalardan bahseden Başkan Ataç, “Birincisi: Bir gecede ansızın feshedilen İstanbul Sözleşmesi’ni bir hafta içerisinde yeniden yürürlüğe sokacağız. İkincisi: 6284 sayılı yasanın tam olarak uygulanmasını sağlayacağız. Üçüncüsü ve en önemlisi: 444 82 85 numaralı Yaşam Hak Projesi ile ilgilendiğimiz 25.000’in üzerindeki kadının ve çocuğun hayatlarını daha da güçlendireceğiz. Tabii ki hiç kimsenin tacize uğramasını, şiddet görmesini istemeyiz. Hiçbir kadın kendini ötekileştirilmiş hissetmesin isteriz. Öyle bir döneme geldik ki sanki bir cins kırımı yaşıyoruz. Oysa biz iki kişiden biriyiz; anneyiz, ablayız, çocuğuz. Bu nedenle sizlerden ricamız: Evinizde, çevrenizde kim varsa, lütfen bize bildiriniz. Biz onların yanında olmak istiyoruz. Sadece 4 yılda 25 binin üzerinde kadın ve çocuğa destek olabildik. Bundan sonra iktidar olduğumuzda bunu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aracılığıyla kurumsal bir yapıya kavuşturacağız. Hiçbir kadın kendini yalnız hissetmeyinceye, hiçbir kadın kendini güvencesiz hissetmeyeceği bir yaşam sürünceye kadar onların yanında olunacak. Bizler en güvende olmamız gereken yerlerde, evlerde, sokaklarda, devletin güvenliği sağlaması gereken her yerde öldürülüyoruz, katlediliyoruz. Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmasın istiyoruz. Biz susmuyoruz. Biz durmuyoruz.” diyerek sözlerine son verdi.

Muhabir: Göktuğ Doğukan Yüksel