Bir devletin yapısını, örgütlenişini, temel organların görev ve yetkilerini, bireylerin devlet iktidarı karşısında hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların bütününe Anayasa denir.

Anayasa, en geniş anlamıyla bir toplumun hukukî ve siyasî ana kuruluşlarına ilişkin yazılı ve yazısız tüm temel hukuk kurallarını kapsar. Bunlar devletin hukuksal ve siyasal temel statüsünü belirleyen bir tek belgede toplanmış olabileceği gibi, bu statüye ilişkin değişik yasalarda da yer alabilir ya da yazılı yasa haline getirilmemiş olabilir. 

Bu son halde, anayasa hukukuna ilişkin örf ve adet kurallarından oluşan bir geleneksel (teamüli) anayasadan söz edilir. Gelenek (teamül), yazılı olmayan kuraldır. Sürekli bir uygulama sonunda herkesin ona uyma bilincini ve sorumluluğunu yaratır. Kural toplum içinde yerleşir. Anayasa hukuku alanında gelenek siyasal yönetim süreci içinde zamanla oluşur. Geleneksel anayasa, yazılı olmayan ya da kısmen yazılı belgelere dayanmayan kurallardan oluşur.

Anayasa hukuku, devletin kuruluşunu, işleyişini, iktidarın el değiştirmesini ve iktidar karşısında bireylerin özgürlüklerini inceleyen kamu hukuku dalıdır. Anayasa hukukunun konusu devlettir.

Bir hukuk devletinde, insan haklarına ilişkin uluslararası hukuk kuralları ile bireyin haklarını devlete karşı koruyan yargı mercilerinin (özellikle Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ ın)vermiş olduğu kararlar anayasa hukuku kapsamına girer.

Anayasa mahkemesi de, yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevli en yüksek yargı organıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’ nde halen 1982 anayasası geçerlidir.

1980 askerî darbesinden sonra, 160 kişilik bir Danışma Meclisi kurulmuştu. Bu meclis, 23 Kasım 1981 günü, yeni anayasayı hazırlamak üzere kendi içinde 15 kişilik bir Anayasa Komisyonu seçti; komisyon başkanlığına da Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı seçildi.

Bu komisyon, hazırladığı anayasa taslağını 17 Temmuz 1982 ‘de, Danışma Meclisi Başkanlığı’ na sundu. Danışma Meclisi Başkanı, Ord. Prof. Sadi Irmak idi.

Meclis bu taslak üzerinde yaptığı görüşmelerden sonra 23 Eylül 1982'de bir anayasa metni hazırladı.

Bu anayasa metni MGK’ da görüşüldükten sonra kesin şeklini aldı ve 7 Kasım 1982’de halk oylamasına sunuldu.

1982 Anayasası, yüzde 8.63 red oyuna karşı, yüzde 91.37 evet oyuyla kabul edildi.

Günümüze kadar yirmi bir kez değişikliğe uğrayan 1982 anayasasının ilk dört maddesi şu şekildedir:

Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.

Madde 4 – Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Kanaatimce, “Anayasa’ nın ilk dört maddesi değişsin; Lâiklik ilkesi kaldırılsın” demek, düşünce ve ifade özgürlüğüne girmez!

ATATÜRK diyor ki: “ Türkiye; milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı bir Cumhuriyettir.”

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!