Bugünkü yazımızın konusu, başlıktan da anlaşılacağı üzere; “Yalan!” Pardon, yani sevgi, üstelik Yalova sevgisi. Hepimizin Yalova’yı ne kadar sevdiğimizi anlatacağız…

Öncelikle sevgi deyince aklımıza ne geliyor? Tanımlar olarak değil de, sevgi dendiğinde kimleri düşündüğümüze bakalım…

- Anne, Baba, Kardeş, Çocuklar, Sevgili, Eş, Dost diye başlayan liste, çekirdek aile dışı akrabalar, arkadaşlar, iş arkadaşları vs. diye devam ediyor. Sonra da bu listeden ayrı bir şekilde, vatan, bayrak, memleket, halk vs. diyebiliriz sanırım…

Yalova’mızdan örneklerle devam etmek istiyorum, hatırlayabildiğim kadar eski tüm Yalovalı siyasetçiler, belediye başkanları, il müdürleri ve kararlara etkisi olan tüm Yalovalılar hep Yalova’yı çok sevdiklerini iddia eden süslü laflar söylediler bize. Biz de tabi ki sorgulamadık ve inandık. Sonuçta sevgi bu, matematik değil ki, o an ispatını isteyelim. Hem zaten koca koca insanlar yalan söyleyecek değil ya!

O zaman biraz karşılaştırma yapalım.

Kişileri veya kim daha çok seviyor değil de, sevgilerini gösterme şekillerini elbette.

Biraz geçmişe gidin ve hala annenizin babanızın evinde yaşadığınız dönemleri hatırlayın. O mutlu ve huzurlu çocukluğunuzu ve ilk gençlik yıllarınızı… Tartışmasız bir şekilde anne ve babanızı seviyor olduğunuzu varsayıyorum ve özellikle anneniz üzerinden örnekleme yapıyorum;

Genel olarak ev temizliği annenizin kontrolü altındadır ve siz bunu bilirsiniz. Peki çok sevdiğiniz annenizin temizleyeceğini bile bile; ya da bugün erkekler için çok sevdiğiniz eşinizin temizleyeceğini bile bile;

Salonun ortasına çöp atıyor muydunuz? Salonun ortasında sigara içip, izmaritini yere atıyor muydunuz?

Çekirdek yiyip kabukları halıya atıyor musunuz? Plastik şişede su içip, karton bardakta çay içip, ambalajı yere atıyor musunuz?

Ya da yine geçmişe gidip, babanızdan harçlık aldığınız dönemlerde; “Baba okuldan bunu istediler, baba kalem 10 kat zamlanmış vs.” gibi yalanlar söyleyerek, babanızdan aldığınız harçlığın 5 – 10 katını isteyip bu parayı arkadaşlarınıza dağıtıyor muydunuz? Yani evden çalıp, sokağa dağıtıyor muydunuz?

Bugün hanımlar, kocanızdan istemek yerine çalarak, arkadaşlarınıza para dağıtıyor musunuz?

Günümüze gelelim yine, evinizde çoğunuz doğalgaz ile ısınıyorsunuz. Birisi gelip dese ki; salonun ortasına varilden soba kuracağız içinde de sağlıksız plastikler yakacağız, bu çocuklarına ve sana zarar verecek ama olsun çok gelişmiş bir aile gibi görüneceksiniz ve sana da açıktan para / makam / mevki vereceğiz. Apartman yöneticisi olacaksın mesela… Bunu kabul edip, ailenizi zehirler misiniz?

Bir başka örnekle, annenizin ya da eşinizin özenle baktığı hem pencere önündeki hem de salondaki çiçeklerini bir gece ansızın söküp, saksılarını da çöpe atıp, yerine alçıdan ve betondan heykeller ve çiçek resimleri koysanız… Bunu yapar mısınız?

Annenizin ya da eşinizin bu kadar değer verip yaşattığı canlıları yok eder misiniz?

Ya da tüm ailenin sevdiği, adeta aileden biri olan kedi ya da köpeğinizi yakalayıp çuvala koyup, uzak bir mahalleye atıp gelir misiniz?

Belki yüzlerce örnek ile çoğaltabileceğimiz bu tuhaf şeyleri sevdiklerinize yapar mısınız?

HAYIR MI?

Elbette hayır!

Sebeplerinin en başında “SEVGİ” geliyor çünkü.

Sonra saygı geliyor ve birlikte yaşamak geliyor, sorumluluk geliyor, fedakârlık geliyor ve hepsi sevgi ile başlıyor…

* * * * *

Peki şimdi soruyorum;

Yalova’yı da sevdiğini söyleyen arkadaş;

Neden çöpünü yere atıyorsun? Neden izmaritini yere atıyorsun?

Neden elinde her ne varsa işine yaramayan, bunu doğaya ve yere atıyorsun?

Sokaktaki hayvanlara neden kötü davranıyor neden alıştıkları doğal çevreden çok uzaklara atıyor ve attırıyorsun?

Neden halkın parası ile yolsuzluklar, yandaşlarına kolaylıklar, hırsızlıklar, haksız kazançlar düşünüyorsun?

Neden güzelim şehrin ağaçlarına, doğasına, suyuna, denizine zarar veriyorsun?

Neden bu küçücük şehre 5 tane OSB kurduruyorsun?

Neden şehri daha da güzelleştirmek adına hiçbir şey yapmıyorsun?

Hani seviyordun? Hani saygı duyuyordun? Hani birlikte yaşamaktan doğan sorumluluklarımız, hani fedakârlıklar nerede?

Siyasiler, Belediye Başkanları, Milletvekilleri, İl Müdürleri, Vali, Kaymakamlar, Birim Müdürleri ve şehrin asıl sahibi olan Yalovalı Halk! Bir kere daha düşünün Yalova’yı seviyor musunuz?

Cevabınız her ne ise lütfen ona göre davranın, bizler duygusal insanlarız, bize seviyor gibi yapıp da sevmiyor olarak davranınca biz bütün şehir olarak üzülüyoruz!

Bir şarkı sözü ile bitireyim yazımı;

“Yalan dostum, aşk diye bir şey yok!”