İçinden yazmak dahi gelmiyor.
Yani, işinizi yapmamak gibi bir şey. Yazsan ne olacak, dedi geçtiğimiz gün bir arkadaş. Gazete sayfalarında birbirleriyle kavga eden yönetici kadrosu. Sivil toplumun her aşamasında dejenerasyon had safhada.
Demeçler, davranışlar, nasıl olur, dedirtecek cinsten.
Ve…zorunluluktan yan yana gelince yalancı gülücükler, yoz espriler havada uçuşuyor.
Nedir bu?
Neler oluyor?
İstanbul, Kocaeli, Bursa halkın rahatlığı için yatırımlara boğulmuşken biz bir tek Dörtyol trafiğine çözüm bulup ortaya koyamamışız.
Neden?
O, benden değil, o siyasi rantı kazanmasın.
…..
Bitiyor mu?
Nerde?
Bulaşıcı bir hal aldı. YTSO’nda seçimler bitti, kavga bitmiyor.
Neyin kini?
Neyin hırsı?
Paylaşılamayan nedir?
Odanın mutat işlerinde bile abuk subuk eleştiriler.
Yahu bu nasıl mantık?
Yakında poğaça parası, sigara parası da gündeme gelirse şaşmam.
Siz de şaşmayın, sezon ucuzluk sezonu.
Haydi ne alırsan……….!!!
……..
Bankalar yabancıların!
Bankalardan çekilen ciddi kredilere verilen ipotekler kimin toprağı?
Stratejik kurumlar yabancılara satıldı!
TSK en olumsuz tartışmaların ortasında!
Ülke yönetiminin en yetkilileri komşu ülkelerin durumlarıyla ilgileniyor!
Ülkenin durumu malum….
Her şey güllük gülistanlık!!!
Cari açık nedir, merak eden yok!
Bölgemiz ekonomik yaşamın göbeğinde ama sıkıntı tavan yapmış durumda.
Irak, Suriye, Mısır derken….
Aman aklımıza mukayyet olalım.
PKK denen musibet, Türk askerinin öldürüldüğü günü bayram kutlamasıyla geçerken biz milli bayramları kaldırıyoruz.
Kapısının önünü temizlemeyenler, ne olduğunu bilmedikleri selamlar peşinde.
Yemin törenlerinde gururla izlediğimiz yıllarını bu ülkenin bütünlüğü için harcamış insanları ceza evlerine tıktık, zil takıp oynayanlar var.
Gizli tanık, tanık, sanık olan serbest koskoca paşalar onun söyledikleriyle dört duvar arasında…
Gözlerdeki bu perde, gönüllerdeki bu kin neyin nesidir?
Nereye gidiyoruz?
Bu gidişatın sonunu kestirebilen var mı?