Sevgili okurlarım. Yunus Emre uzun müddet bir tekkede kaldı. “ Ve dedi ki ben burada bir şey anlamadım, burada adam olamayacağım.” dedi ve oradan kaçtı. Bir köyden bir başka köye giderken iki kişi gördü onlara: Beni de yanınıza arkadaş alır mısınız? dedi. onlar da (evet ederiz) dediler. Ve böylece yürümeye başladılar, yanlarında yemek yoktu. Peynir zeytin diye yiyecek hiçbir şeyleri yoktu.
Giderken acıktılar. Birisi dua etti. gaipten sofra geldi . evet sevgili kardeşlerim siz zannediyor musunuz ki Allah (c.c) çalışmadan bir şey vermez. Allah sizle bana akıl versin. Denizdeki balıklar sizin çalışmalarınızla mı oldu, yoksa kendiliğinden mi oldu? Sofra geldi. Evet sevgili kardeşlerim bunu ayetle de ispat edebiliriz. Zekeriyya (aleyhisselam) her zaman Meryem validemizin yiyeceğini ve içeceğini temin etmek için, onun bulunduğu yere uğrasa, onun yanında yazın kış meyveleri, kışın yaz meyvesi bulurdu.
Cenab-ı Hak okuyunuz ( Ali İmran Süresinde bu olayı bildiriyor: “Zakeriyya ne zaman onun yanına yani mihraba girse onun yanında bir rızık bulur ve: Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor der. O da bu Allah (cc) tarafındandır. Şüphesiz Allah dilediğine sayısız rızık verir, derdi. Kaynak Ali İmran 37’de) evet gelelim kıssamıza üç kişi yemeği yediler, Yunus Emre: Tam aradığım yeri buldum dedi. Tekke’de bir keramet göremedi ya!
Bu millet eksikliği görmesin, Allah akıl fikir versin Allah demekten, la ilahe ilallah demekten, bir çoğumuz aciziz benim tanıdığım var dediğim zaman dilim dönmüyor diyor, halbuki dedi kodu yapmaya zaman geldi mi hiç mi hiç dili tutulmuyor dili bülbülleşiyor çünkü işin ucunda şeytan var. Allah böyle olan kullarına kolaylıklar versin ve de ıslah eylesin bizleri de onlardan olmamızı muhafaza eylesin. Amin