GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Marmara Denizi güneyinde,  günümüzde Yalova ili Altınova İlçesi Hersek(eskiden köy) Mahallesi ile daha güneydeki İznik Gölü arasında uzanan, Yalakdere Vadisi olarak adlandırılan vadideki tarihî yolu kontrol eden, Hersek’ ten 7 km, Ayazma (Soğuksu) köyünden 2 km mesafede,  150 rakımlı tepenin zirvesinde, yaklaşık 150 x 200 metre ebadında bir kale kalıntısı vardır.
Bu kale, değişik kaynaklarda Çobankale olarak adlandırılmakta ve Osmanlı’ nın ilk günlerindeki Koyunhisar Muharebesi ile Osmanlı Devleti’ nin kuruluş tarihi olarak kabul edilen Bafeus Muharebesi ile ilişkilendirilmek istenmektedir.
Birkaç gün, arka arkaya yazacağım değerlendirmelerle bu kaleden söz edeceğim ama en son söyleyeceğimi ilk başta belirteyim. Bu kalenin ne Koyunhisar Muharebesi, ne de Bafeus Muharebesi ile ilgisi vardır.
Adnan Eskikurt, “ 7. ve 12. Yüzyıllar Arasında Anadolu’ yu Kateden Bazı Askerî Seferler ve Güzergâhları” adlı çalışmasında, Helenopolis’ ten başlayıp Anadolu içlerine giden yolu tarif ederken, “Helenopolis- İznik’ in kuzeybatısındaki Saint (Aziz) George Kalesi- İznik” güzergâhını tanımlamıştır. 
Bu güzergâhtaki derenin adı Yalakdere, Kırkgeçit Deresi, Dragon Deresi diye geçmektedir.
Lefort 2003 Ana Yolları haritasında, Yalakdere Vadisi’ nde Kızderbend Köyü ile Fulacık Köyü arasında, Saint George Kilisesi görülmektedir.
Prof. Dr. Semavi Eyice de, bölgede Kyr. Georgios denilen bir yerleşme yeri ve bir kale olduğunu belirtir.
Arif Müfit Mansel, 1936 yılında kaleme aldığı “Yalova Kılavuzu” adlı kitapta, bu kaleden “… Yolun kenarındaki Bizanten kale” diye söz eder; “Çobankale” tanımını kullanmaz. 
Çobankale Türkçe bir isimdir. Cumhuriyet döneminde yapılan haritalarda, yöre halkı tarafından kullanılan bir adın (geçmiş dönemlerde kullanılmış gibi) yer alması, yanlış anlaşılma ve değerlendirmelere neden olabilir/ olmaktadır!
Kimi kaynaklarda da, 27 Temmuz 1302 tarihinde yapılan Bafeus Muharebesi’ nin adının, vadideki Bafeus Kalesi’ nde aldığına dair iddialar vardır. 
Sözü edilen ve kimi tarihçiler tarafından Çobankale olarak tanımlanan kalenin, Bafeus Muharebesi ile yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. 
Muharebenin yapıldığı kıyıdan yaklaşık 7 km. mesafede bulunan bir kalenin adının, kıyıda yapılan bir muharebeye verilmesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. 
Zaten Anadolu’ da Roma/ Bizans dönemine ait kaleler incelendiğinde, Bafeus Kalesi diye bir kale olmadığı da anlaşılmıştır.
Kale’ye batı yönünden çıkılması kolay, diğer yönlerden çıkılması zordur. Güneyden gelen Karadere, bu civarda geniş gömük menderesler yaparak akar; Kale’nin güneyi, doğusu ve kuzeyini kuşattıktan sonra dönerek kuzeye doğru ilerler ve doğal bir set yapar. Bu durumda kalenin kapısı Batı’da olmalıdır. Büyük ölçüde tahrip olan kale duvarları dere yatağından takriben 80- 90 metre yüksektedir.
Bölgede yaptığı araştırmalarla tanınan Tarihçi Clive Foss, “Xerigordos” olarak tanımladığı kalenin ölçekli krokisini yapmıştır. Krokide, kalenin güneyinde 4, batısında 4, doğusunda 3 burç görülür.  Foss’a göre, “ 5 ve 6 olarak işaretlenmiş olanlar, birlikte bir kapıyı takviye edecek kadar yakın görülmektedir.” 
Bithinya kaleleri üzerinde araştırma yapmış olan bir kişi de, Jacques Lefort’ dur. Lefort, 1989’da bölgede yaptığı tetkik gezisinden sonra, “ Tahkim edilmiş bir tepede 6 kule kalmıştır” der. Lefort haritasında, kalenin adı Çobankale olarak belirtilmiştir. Bu da, kalenin yapıldığı zamanki adı değil, araştırmacının geziyi yaptığı sırada yöre halkından duyduğu ve sonradan benimsenen ad olmalıdır.
Kale günümüzde yıkıntı halindedir. Define avcıları, sahipsiz ve korunmasız kalede büyük tahribata neden olmuşlardır. Burçlardan sadece güneye bakan yönde iki adedinin yıkıntıları göze çarpmaktadır. Surlar belli değildir. Çevresinin büyük bir bölümü, yakından incelenmesini engelleyecek ölçüde dikenli sık bir çalılıkla kaplıdır. 
Kale kapısının batıda olması ve buradaki burç ve surların diğerlerine nazaran daha yüksek ve korunmalı olması gerekirken, bu bölgede sur kalıntısıyla karşılaşılmamıştır. Genelde, düzensiz sıralar halinde düz taşlardan oluşan, çoğunluğu oldukça yumuşak silisli taşlardan geniş parçalar halinde inşa edilmiş burçların duvarları fark edilebilir durumda değildir.
Günümüzde Çobankale olarak tanımlanan kale, son derece stratejik bir konumdadır. Gerek Roma/Bizans ve gerek Osmanlı dönemlerinde, İstanbul’dan başlayıp Anadolu içlerine giden en önemli yolun hemen kenarında, yolu kontrol eden hâkim bir noktadadır. Roma Caddesi ya da Yolu, burada batıdaki geniş vadiden değil de, doğudan, yamacın eğimi oyularak oluşturulmuş doğal sert zeminden geçer. Bugün yeni bir yol geçen batıdaki arazinin, o dönemlerde bataklık bir alan olduğu ve ulaşım için uygun olmadığı düşünülebilir. Kısacası, Kale, savunma yönü de göz önüne alınarak, önemli bir yol kontrol ve güvenlik kalesidir. Çoban Kale, önemini Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar da korumuş olmalıdır.
(Devam edecek)