GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Yıl 1937; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hasta yatağında yatmaktadır. Hastalığı bir hayli ilerlemiştir. Doktorlar, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılmasının onun için intihar olacağını belirtmektedirler.
Ama o ısrarlıdır, “Hayır” der, “Ben gitmezsem halkın morali bozulur. Kutlamalar olacak ve ben gideceğim.”
Doktorların, Atatürk’e, Zafer Bayramı kutlamalarına katılmasının intihar olacağını belirtmeleri üzerine, çok önemli bir tarihî olayı hatırlamadan geçmek istemedim.
Türk Kurtuluş Savaşı, başlangıcından sonuna kadar birbirine girift olayları içeren bir hamaset destanıdır.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarını bizlere vatan olarak bırakan, vatanın bekası için düşünmeden ölüme giden şehit ve gazilerimizi elbette daima kalp ve vicdanlarımızda yaşatacak, onları her zaman minnet ve şükranla anacağız.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1922 sabahı, kahraman Türk topçusunun atışlarıyla başlamıştı.
Korkunç bombardımanı müteakip, piyadelerimiz mevzilerinden şimşek gibi fırlayarak Yunan siperlerine daldı, kan gövdeyi götürüyor, Mehmetçik canını dişine takmış, Yunanı topraklarından kovmak için ölümüne mücadele ediyordu.
Elbet bir plân vardı, her birliğin hangi saatte nereyi ele geçireceği, sonra nereye taarruz edeceği, her şey en ayrıntılı şekilde plânlanmıştı.
26 Ağustos 1922 günü muharebeler, istenen şekilde devam etti.
27 Ağustos sabahı ise tüm cephe boyunca taarruzlar gelişirken, sadece 57’ nci Tümen bölgesinde taarruz tıkanmış, Çiğil Tepe henüz birliklerimizin eline geçememişti.
57’ nci Tümen Komutanı, Miralay (Albay) Reşit Bey’di.
Ziya Paşa’nın oğlu olan Reşit Bey, İstanbul’da doğmuş, 1896’da Harbiye’yi bitirerek Teğmen rütbesiyle subay olmuştu.
Çeşitli kıt’a ve karargâhlarda görev yaptıktan sonra, 1 ve 2’ nci İnönü Muharebeleri ile Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılmış, Haziran 1922’de de 57’ nci Tümen komutanlığına getirilmişti.
27 Ağustos’taki görevi, muharebenin en kritik mevkilerinden olan Çiği Tepe’yi düşmandan temizlemekti.
Ne var ki, bu tepenin önemini çok iyi bilen Yunan Başkomutanlığı, en zinde kuvvetlerini, üstün ateş gücüyle bu tepeye yığmış; tahkimatı tamamlamıştı.
Saat 10 30’a doğru Mustafa Kemal Paşa, 57’ nci Tümen Komutanı’nı telefonla aradı:
- Reşat Bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız? Gecikmeniz genel durumu etkiliyor.
- Komutanım, yarım saat sonra alacağız.
- Başarılar diliyorum.
Saat 10 45’te Mustafa Kemal Paşa, tekrar Reşat Bey’i aradı:
- Düşmanın halen direndiğini görüyorum. Gözümüz o tepede, çok önemli.
- Komutanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar. Ama alacağız komutanım, mutlaka alacağız.
Saat 11 00’de, Mustafa Kemal Paşa, Reşat Bey’i aradı, karargâhta çıkan subayla konuştular:
- Reşat Bey’i istiyorum.
- Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım:” Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım.”
Mustafa Kemal’in gözlerinden yaşlar boşandı:
- Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir.
11.45 Başkomutanın telefonu çalar:
- Çiğiltepe alınmıştır komutanım. Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman Sincanlı Ovası’na doğru kaçmaktadır, arz ederim.
Sonrasını Başkomutan Mustafa Kemal Paşa şöyle ifade eder:
” Türk Askeri; Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Burada şehit olan kahraman evlâtlarımızı minnetle anıyorum, ruhları şâd olsun. Başkomutan Mustafa Kemal…”
***
ŞAİR DİYOR Kİ:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer üzerinde ölen varsa, vatandır.
Türk Kurtuluş Savaşı’nda can veren şehitlerimiz, üzerine kanlarını döktükleri bu toprakları bize vatan yapıp verdiler.
Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun yakın silâh arkadaşları başta olmak üzere, bu ülkenin birlik ve bekası için can veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun, nur içinde yatsınlar.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!