GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Marmara Denizi güneyinde,  günümüzde Yalova ili Altınova İlçesi Hersek(eskiden köy) Mahallesi ile daha güneydeki İznik Gölü arasında uzanan, Yalakdere Vadisi olarak adlandırılan vadideki tarihî yolu kontrol eden, Hersek’ ten 7 km, Ayazma (Soğuksu) köyünden 2 km mesafede,  150 rakımlı tepenin zirvesinde, yaklaşık 150 x 200 metre ebadında bir kale kalıntısı vardır.
Bu kale, değişik kaynaklarda Çobankale olarak adlandırılmakta ve Osmanlı’ nın ilk günlerindeki Koyunhisar Muharebesi ile Osmanlı Devleti’ nin kuruluş tarihi olarak kabul edilen Bafeus Muharebesi ile ilişkilendirilmek istenmektedir.
Birkaç gün, arka arkaya bu kaleden söz ediyorum.  Bir kere daha belirteyim: Bu kalenin ne Koyunhisar Muharebesi, ne de Bafeus Muharebesi ile ilgisi vardır.
Çoban Kale, Clive Foss’un belirttiği gibi, 1087’de, İmparator Alexios tarafından da yapılmış olabilir, başka alternatifler de düşünülebilir. Örneğin, Alexios, deniz kenarındaki Kibotos’u bile Türkler’in engellemesiyle tamamlayamamışken, Türkler’in kontrollerinde olan bölgede Çoban Kale’yi yapmakta daha çok zorlanacağı açıktır.
Tam bu noktada, Türkler’in batıdan gelecek tehditlere karşı, Çoban Kale’yi yaptıkları da düşünülebilir. Ancak, bu düşünceye de ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Zira 1087’den sonra, ilk önemli olay, 1092’de, Romalıların Süleyman Şah’ın ölümünden sonra, İznik’i kuşatmalarıdır. Bu dönemi anlatan kitaplarda, yol üzerinde bulunan Çobankale’de bir çatışma olduğuna dair bilgi yoktur. İznik’i kuşatmaya giden Roma/ Bizans kuvvetlerinin yol üzerindeki kaleyi almadan geçmeleri herhalde düşünülemez.
Steven Runcıman ise, kalenin İznik’ten daha ileride olduğunu ve ele geçiriliş öyküsünü kısaca şöyle anlatır:
“...Eylül ortalarında, 1 000’den fazla Fransız, İznik’e kadar sokulmaya cüret etti. ...Şehirden üzerlerine sevk edilen bir Türk birliği şiddetli bir çarpışmadan sonra geri püskürtüldü. Bundan sonra Fransızlar, ganimetlerle Civetot’a döndüler. ...Eylül sonlarına doğru Rinaldo, yaklaşık 6 000 Alman’la yola koyuldu. Bunlar İznik’i de geçtiler, nihayet Ksegordon adında bir kale önüne geldiler, hisarı almaya muvaffak oldular. Ksegordon bir tepe üstündeydi. Haçlılar, burayı civara yapacakları baskınlar için bir üs olarak kullanmayı düşünüyorlardı. Türk ordusu, 29 Eylül’de kale önüne geldi, kaleyi muhasara etti. 8 gün süren öldürücü susuzluktan sonra, Rinaldo teslim oldu.” 
Ancak, Helenopolis (Hersek)- Boyalıca- Nicaia (İznik) yolunu kullandıktan ve İznik’in surlarının dibinden bir nevi sürünerek geçtikten sonra bir kaleyi ele geçirmek, yerinde arazi tetkikleri sonunda pek mümkün görülmemektedir.  Ayrıca, İznik’ten ileride belirlenen özelliklere uygun kale de yoktur. Bu nedenle, son değerlendirmeler, (bazı tarihçilerin itirazlarına rağmen) Xerigordos (Ksegordon) ile Çobankale’nin aynı olduğu yönündedir. 
Çobankale’ nin birkaç defa el değiştirdiği de açıktır.
1092’de, Romalıların/ Bizanslıların elinde olan kale, 1096’da bir şekilde Türkler’ in elinde görülmektedir. 1097’de ise asıl Haçlı birlikleri, Roma Yolu’nu kullanarak İznik’e geldiklerinden ve İznik’i ele geçirdiklerinden, bu dönemde Çobankale, Haçlılar’ ın eline geçmiş olmalıdır.
Ayrıca, Haçlıların, 1206 yılında, Kibotos (Hersek)’u tahkim ederek, bölgedeki hâkimiyetlerini garanti altına alınca, hem Hersek- İznik yolunu kullandılar, hem de Çobankale’yi kontrollerinde tuttular. Şüphesiz, bu dönemde küçük bir restorasyon geçirme olasılığı da bulunan Çobankale, Lâtinlerin yol güvenliğini sağlıyordu.
Bölge, Haçlı Orduları (Lâtinler)’ndan Roma /Bizans’a geçince, Çoban Kale de Roma/Bizans yönetimine geçmiş olmalıdır.
Zira 1301’de, Osmanlı atlıları bölgeye tehdide başlayınca, Roma/ Bizans İmparatorluğu, Muhafız Birlik Komutanı (Heteriarkos) olan Mouzalon’ ı Çobankale’yi tahkim etmek ve güçlendirmekle görevlendirmişti. Mouzalon, birliğiyle buraya gelerek, kaleyi güçlendirmişti. 
Aynı yıl, yani 1302’deki Bafeus Muharebesi’ nden bir yıl önce, Osman Gazi’nin öncüleriyle, Mouzalon’un birlikleri kale civarında çarpıştılar. Osmanlılar galip gelmelerine rağmen, Çobankale’yi ele geçiremediler.
Çobankale, 1337’ de İzmit teslim olana kadar da ele geçirilemedi.
Sonradan Çobankale (kimi zaman da Koyunhisar ) olarak tanımlanan kalenin ele geçirilişiyle ilgili, kaynaklardaki bilgiler şu şekildedir:
“...Yalakova’da durduğu hisarda, Yelekonye derlerdi, bir kâfir vardı. Yalakova’nın sahibi idi. Sırtta bir hisar daha vardı ki, şimdi ona Koyunhisarı derler. Yelekonye’nin bir kardeşi vardı, adına Kileyon derlerdi. Bu hisarcık onundu. Hülasa, cenk başladığı zaman, Yelekonye’nin göğsüne ok dokundu. O melun eğlenmedi ve öldü.” (Neşri Tarihi, Haz: Altay Köymen, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara, 1983, Cilt 1, Sayfa 75.
(Devam edecek)