Denizhıyarı (deniz patlıcanı da denir) , echinodermata (derisidikenliler) ailesinden 1 100 kadar omurgasız deniz hayvanı türünün ortak adıdır.
Denizhıyarları 2- 200 cm uzunluğunda, 1- 20 cm kalınlığında, genellikle donuk koyu renkli, bazen üstü pürtüklü olan yumuşak, silindir biçimindeki gövdeleriyle gerçekten hıyara benzerler.
İç iskeletleri, derinin arasına dağılmış, biçimi türlere göre değişen çok sayıda ve çok küçük kireç levhacıklara indirgenmiştir.
Türlerin çoğunda ağızdan anüse kadar uzanan beş sıra tüp ayak bulunur.
Anüs hem solunum, hem boşaltım deliğidir.
İçeriye çekilebilen 10- 20 kadar dokunaç ağzı çepeçevre kuşatır.
Hayvan, ağız dokunaçlarıyla çamurları karıştırarak ya da deniz dibini kazarak bulduğu organik maddelerle ve küçük su canlılarıyla beslenir.
Bazıları dipte, bazıları kıyılara yakın sığ yerlerde çamurların ya da kumların üstünde ağır ağır sürünerek ilerler.
Tüp ayaklarını duyu organı olarak da kullanırlar. Tüp ayakları olmayan denizhıyarları diplerde U şeklindeki oyuklarda yaşarlar. Solunumları vücut boşluğunda uzanan bir çift suakciğeri veya solunumağacı denen organlarla sağlanır. Kendilerini yenileme özelliğine sahiptirler. Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Bazıları hermafrodit (çift cinsiyetli)dir.
Bir diğer özellikleri ise, vücutlarının her yanındaki yakalama kollajeni adlı yapı sayesinde kendini sıvıya dönüştürme becerileridir. Sıvı haldeyken küçük çatlaklardan geçebilir ve tekrar eski haline dönebilirler.
Yüksek proteinli içeriğinden dolayı; spor yapan kişilerin vücut gelişimine yardımcı olduğu, diş eti rahatsızlıklarına, yorgunluğa ve iktidarsızlığa iyi geldiği bilinmektedir.
İlâç sanayi ile birlikte kozmetik sektöründe de sıklıkla kullanılmaktadır.
Çin tıbbında sıklıkla kullanılan denizhıyarı, aynı zamanda pişirilerek gıda olarak da kullanılmaktadır. Genel olarak kurutularak yenen denizhıyarları, çorba olarak da tüketilmektedir. Uzun yıllardır Uzak Doğu yemeklerinin vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Ancak denizhıyarlarının en önemli özelliği denizlerin akciğeri olmasıdır. Kumdaki ağır metalleri eriterek denizi temizlerler. Ekosistemi korur, deniz kirliliğini önlerler.
Sadece bir denizhıyarı, su altındaki 350 kg kumu, ağır metallerden arındırıyor.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın izin verdiği sahalarda ve ancak belirli dönemlerde toplanır.
Çin, Kore ve Japonya gibi ülkelere ihraç edilir. Ülke ekonomisine 30 milyon dolar civarında gelir sağlar. Açıklamalara göre denizhıyarlarının kilosu 30 dolardan başlamakta, yerine göre 150 doları bulmaktadır.
Burada toplumumuzun çok iyi düşünmesi gerekir.
Ülke için önemli olan hangisidir; yaşanabilir bir çevre, sağlıklı bir ekosistem mi, yoksa ekonomik girdiler mi?
Denizlerimiz zaten çok kirli. Aşırı ve kaçak avlanılması durumunda her yönden çok büyük kaybımız olacak. Hem denizlerimiz kendini yenileyemeyecek, hem de yok olan bu ürün nedeniyle bir de ekonomik kayıp yaşanacaktır.
Bence, devletin gösterdiği yerler ve miktarlar dışında kesinlikle avlanılmamalı; ayrıca deniz suyunu ve kumunu süzerek beslenen, denizlerimizin adeta bir filtresi olan denizhıyarlarını üretecek tesisler kurulmalıdır.
Esas olan olanı yok etmek değil, yararlı olanı koruyup geliştirmektir!