Merhaba saygıdeğer okurlarım,

Bu hafta sizlerle romantik bir o kadar da duygulu, gerçek, yaşanmış, değişik bir konu ile baş başa olacağım. Şarkıların veya türkülerin nasıl hayat bulup yıllarca hatta asırlarca dillerde ve gönüllerde kalması, yaşanmış olayların veya aşkların, söze ve nağmeye dönüşmesi ile oluşur.

Buradan yola çıkarak bazen sevgiliye hitaben bazen de ayrı kalmanın üzüntüsü insanı hem şair hem de besteci yapar kısaca. İşte bu duygularla can bulmuş bir şarkının oluşumunu siz saygıdeğer okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Hemen belirtelim, Gam-zede üzüntü sebebi ile kötü duruma düşmüş anlamındadır. Hikayenin kahramanı Kemani Tatyos efendinin kendi cemaatinden çocukluk aşkı bir sevgilisi varmış. Aile o tarihlerde Erivan’a göç ettiğinden evlenememişler. Aradan uzun seneler geçmiş, Tatyos efendi evlenmiş çocukları olmuş ancak sevdiği kadın hiç evlenmemiş ve bir gün İstanbul’a dönmüş.

Bunu öğrenen Tatyos efendi sözlerini de yazarak bir eser bestelemiş, kısa zaman sonra Beyoğlu’nda bir meyhanede gece nihayete ererken, birkaç müşteri ve sandalyeleri toplayıp yerleri süpüren birkaç çocuktan başka kimse kalmayınca, birlikte oturdukları Vasili ve Ahmet Rasim beyde tam gitmeye hazırlanırken, Tatyos efendi kemanına uzanmış.

Sanki saatlerdir içen ve çalan o değilmiş gibi kemanı omuzuna yerleştirip hafifçe başını kemana eğerek, dudaklarından acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış o Uşşak şarkıyı ilk defa söylemiş.

Gamzedeyim devam bulmam

Garibim bir yuva kurmam

Kaderimdir o çektiren

İnlerim hiç reha bulmam

Elem beni terk etmiyor

Hiçte fasıla vermiyor

Nihayetsiz bu takibe

Doğrusu fakat yetmiyor

Ehl-i dilin yoktur kadri

Uğraşma gel Tatyos gayri

Eserin çok kıymetin yok

Git talihine küs bari..

Tatyos efendi kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin tek bir kelime edecek hali yoktur. Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor, meyhanede kalanlarda göz yaşlarını birbirine sezdirmeden silmeye çalışıyor.

Birkaç hafta içinde İstanbul’da bu şarkıyı ezberlemeyen ne hanende ne sazende kalıyor. Şarkıyı besteledikten sonra bir ay içinde Tatyos efendi hayata gözlerini yumuyor.

Naaşı kilisede iken 30 yıl önceki çocukluk aşkı olan sevgilisi Ahmet Rasim’in yanına gelerek Tatyos efendi ile defnedilecektir yazılı bir zarf bırakıyor. İçinde şu dizeler yazıyor;

Gamzedesin devan benim

Garip kuşsun yuvan benim

Çektiğimiz yeter gayri

Kaderimsin inan benim

Takat yetişmez eleme

Bülbül imrenir çileme

Bizim şu kara sevdamız

Kalsın öteki aleme

Elbet kadrini bilirim

İste canımı veririm

Küsme talihine Tatyos

Çok durmam bende gelirim.