Merhaba saygıdeğer okurlarım,
Geçenlerde eski belediye başkanım Yakup Koçal, Yalova’mızın yetiştirdiği şair Hikmet Yavuz’dan bahsedince ahde vefanın kaleme alınması beni de duygulandırdı.
Genç yaşta kaybettiğimiz şair Hikmet Yavuz’un Yalova’mızda bu konuda pekte tanınmadığını zannediyorum. Çünkü Atamız, ‘Yalova Benim Kentimdir’ dese de kültür ve sanatı ayrı bir köşeye koyar, şairlere ve yazarlara pek önem verirdi.
Şair ve yazar Nazım Hikmet başta olmak üzere birçok şair ve yazarla Yalova’mızda birlikte sohbete katılıp onlara verdiği önem tarih kitaplarında da yerini almıştır.
Yalova’mızı bizlere emanet ederken aynen şöyle demiştir, “Vazifeli olarak gelenler, gidicidir ama sizler kalıcısınız. Onun için bu mirası, kültürü, inşa edilmiş tesisleri ve tabiat güzelliklerini sizlere emanet ediyorum” diyerek aramızdan ayrılmıştır.
Atamız ile şair Hikmet Yavuz aynı dönemlerde yaşasa idi, birlikte kültür ve sanat konusunda bizlere dönük elle tutulur birçok anı tarihe damgasını vururdu.
Hikmet Yavuz, Yalova Belediye Başkanlığı dönemlerinde şairlik tanımını öne çıkarmaktan çekinen çok değerli bir kardeşimizdi. Bende sahne çalışmalarımdan boş olan zamanımı beste çalışmaları yaparak değerlendirirken, şair Hikmet Yavuz’un, “Müsait bir zamanda birlikte bir çay içelim” teklifini kabul ettim. Bana yıllardır şiir ve güfte yazdığını söyleyerek çantasından çıkardığı çalışmalarını gösterdi. Yarım saat geçen inceleme sonunda büyük bir gaf yaptım. “Benim dediğin bu çalışmalar başka şairlerden veya güfte yazarları gibi kişilerden etkilenmişsin gibi bir hava seziyorum, ne dersin” dememle, bütün çalışmalarını çantasına doldurup nezaketle yanımdan ayrıldı.
Arkasından gidip, “Bir hata yaptım, şaşkınlığıma geldi, özür dilerim” desem de ikna edemedim. Belli bir zaman sonra şahsi işlerim dolayısıyla makamına gittim. Siyah çantası masasının sağ köşesinde sanki bana bakıyordu bende inadına fark etsin diye çantasından gözümü ayırmıyordum.
Şahsi mevzularımız bittikten sonra, “Şaşkınlığıma geldi demiştin hatırlıyorsan, ne demek istemiştin arasını pek anlayamadım” deyince, “Bunda anlaşılmayacak bir şey yok, senin böyle bir meziyetin olduğuna inanmakta zorlandım. O şairden bu güfteciden alıp şiir yazdım, şarkı sözü yazdım diyenlerle de çok karşılaştım. Sende bu benzetmeyi üzerine aldın tabi ki. Halbuki bu kanaate çalışmalarına göz attıktan sonra varmam tabi ki daha isabetli olurdu” deyince, çantasını uzatarak, “Benim çalışmalarıma Türkiye’nin en ücra köşesindeki şairlerden tebrik telefonları alıyorum. Seninle bu konudaki görüşmemin sebebi ise güfte ve beste Yalova’dan olsun istemiştim. İlk güftemin bestelenmesi en büyük arzum ve heyecanım” deyince gözüme takılan bir güftesini alarak Uşşak makamında besteledim.
Makam: Uşşak, Söz: Hikmet Yavuz, Beste: Zeki Başol.
Unuttun biliyorum sana olan aşkımı
Unuttun can borcunu, hızırını unuttun
Aslına rücu ettin döner dönmez arkanı
Adamlık kitabının yazarını unuttun
Kırık saksı içinde toprağın, suyun yoktu
Ruhundaki gurbetin yarı aç yarı toktu
Hırçın dalgalarını dindiren kıyın yoktu
Yücelttiğin makamın kıymetini unuttun
Uzattığın elleri kül ufak kırasım var
Ne seni ne de arsız yüzünü göresim var
Etinde kemiğinde zerrende mirasım var
Adamlık kitabının yazarını unuttun.
Ne yazık ki güftesinin bestesini dinleyemeden hayata gözlerini yumdu şair Hikmet Yavuz, Allah rahmet eylesin.