Yarın Cumhuriyet tarihimizin önemli günlerinden biri. 3 Mart 1924 günü çıkarılan kanunla halifelik kaldırılmıştı. Olaya girmeden önce hilafet nedir, halife kime denir onlara kısaca bir göz atalım.

Hilafet veya halifelik (Arapça) İslam’da, sonra gelen, yerine geçen, ardından gelen anlamına gelir.

Hz. Muhammed’in 632 yılında ölümünden sonra bütün Müslümanlara önderlik etmek ve İslam şeriatını korumak üzere toplumun başına kimin geçeceği tartışmaları daha cenaze kalkmadan başladı. Ve yüzyıllar boyunca da bu kavga sürdü gitti.

İlk halife, Hz. Muhammed’e yakınlığı ve Kureyş kabilesinden olması nedeniyle Ebubekir oldu. Onu sırayla Ömer, Osman ve Ali takip etti. İşin ilginç yanı sonrakilerin hepsi yaşamlarını bir suikast sonucu kaybettiler ve halifelikleri öyle son buldu.

Osman’ın 656 yılında asiler tarafından öldürülmesinden sonra Ali halife olarak başa geçmişti. Bunun üzerine Osman’ın amcaoğlu Muaviye, Ali’den katillerin bulunmasını istedi. Bunu bir karşı çıkma olarak gören Ali ile Muaviye arası gerginleşti. Bir süre sonra da savaşa dönüştü.

Muaviye hilafetini ilan etti. Böylece hilafet Ali ile Muaviye arasında ikiye bölündü. Ali 5 yıl halifelik yaptı ve 661 yılında bir suikast sonucu yaşamını yitirdi. İktidar Muaviye’ye kaldı. Söylentilere göre Ali’nin oğlu Hasan’ı zehirlettikten sonra kendi oğlu Yezid’i veliaht tayin etti ve böylece hilafet saltanata dönüştü.

Yirmi yıllık iktidarı süresince Hicaz halkından Yezid’e biat etmelerini istedi ancak karşılık görmedi. 680 yılında ölünce başa Yezid geçti. Medine valisine mektup yazarak kendisine itaat etmesini aksi takdirde canıyla ödeyeceğini bildirdi.

İki taraf Kerbela’da karşı karşıya geldi. Çıkan çatışmada Yezid’in 4500 e yakın adamı, Hüseyin ve onun taraftarlarını öldürdü.

Emevi ve Abbasilerde halifelik daha çok siyasi bir niteliğe büründü. Abbasiler döneminde Bağdat’ta yaşayan halife, Moğolların 1258 yılında ki yağmaları sonucu Mısır’a kaçtı. Endülüs Emevi devleti daha sonra da Mısır Fatımi hilafeti ortaya çıktı. Ama yetkisi zayıfladı. Mısır Memluk (Kölemen) Devletinde siyasi gücün gölgesinde sembolik olarak yaşadı.

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi ile Kölemenler Devletini ortadan kaldırmasından bir süre sonra halifelik Osmanlılara geçti. Son Padişah Vahdettin’e kadar halifelik İstanbul’da kaldı.

Kurtuluş Savaşı sonrası TBMM tarafından Saltanatla Hilafet 1 Kasım 1922 de birbirinden ayrıldı ve Padişahlık yani saltanat kaldırıldı. 18 Kasım 1922 de Abdülmecid Efendi Halife ilan edildi.

Cumhuriyet’in ilanından sonra da devletten büyük miktarda ödenek almaya, yaşamını Dolmabahçe Sarayında görkemli bir şekilde sürdürmeye başladı. O, Meclis tarafından seçilmişti ama Meclisi tanımıyordu. Kılıç alayları düzenliyor, her cuma kalabalık maiyeti ile namaza gidip gösteri yapıyordu. Ankara hükümetine saçma sapan önerilerde bulunuyordu.

Bütün bunlar Atatürk’ün gözünden kaçmıyordu. İsmet Paşa’ya yazdığı mektupta durumu anlattıktan sonra sözlerini şöyle bitiriyordu: “Herkes ve bütün dünya bilmelidir ki halifelik makamının gerçekte ne din ne de siyaset bakımından hiçbir anlamı ve bilimsel  nedeni yoktur. Türkiye Cumhuriyeti, varlığını ve bağımsızlığını boş ve temelsiz şeylerle tehlikeye atamaz. Türk Devleti halifenin buyruklarına tabi tutulamaz.”

Nihayet geldik 3 Mart 1924 e. Aynı gün çıkarılan kanunlarla Halifelik ve Şeyhülislamlık kaldırıldı. Eğitim ve Öğretimde birlik (Tevhid-i Tedrisat) sağlandı. Şeriye (Din) ve Evkaf Bakanlığı kaldırıldı. Yerine fetva çıkarma yetkisi olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.

632 yılında başlayıp 1924 yılında noktalanan hilafetin kısa tarihçesini, son günlerde bunu aklından geçirenlere, üstü kapalı da olsa özlemlerini dile getirenlere bilgi olsun diye sundum. Belki neyi istediklerinden haberleri yoktur.