Büyük Taarruz’ un başladığı 26 Ağustos 1922 tarihinden itibaren Türk Orduları hızla ilerlemiş ve 9 Eylül 1922 günü İzmir’ e girmişti.
Ancak Bursa istikametinde çekilen birliklerle yapılan mücadele ise henüz sonuçlanmamıştı.
17/18 Eylül 1922 gecesi son Yunan birlikleri de Erdek’ te ve hemen kuzeyindeki iskelede gemilere bindirildiler ve uzaklaştılar.
Türk birlikleri, 18 Eylül sabahı hâlâ açıklarda bekleyen Yunan savaş gemilerinin yan ateşleri altında Erdek’ e girdiler.
Erdek yanıyordu.
Türk birliklerinin gelmesinden az önce, saat 06 00’ da asker yüklü son Yunan gemisi de iskeleden ayrılmıştı.
İki gün önce, 16 Eylül 1922’ de İzmir yarımadasının uç noktası Çeşme’ de, şimdi de 18 Eylül 1922 günü oradan kilometrelerce kuzeyde, Kapıdağ yarımadasındaki Erdek’ te 24 gündür süren korkunç bir macera artık sona ermişti.
Şimdi, Anadolu’ da (esirler dışında) tek bir Yunan askeri kalmamış, 18 Eylül 1922 sabahı top seslerinden sonra silâhlar tamamen susmuştu.
Evet, savaş şimdilik bitmiş gibiydi. Anadolu halkı, 3,5 yıldır süren bir karabasandan, bir korkulu rüyadan kurtulmanın sevinci ile ayağa kalkmıştı. Ama öyle buruk, öyle yarım yamalak ve hatta öyle acı bir sevinç ki…
Batı Anadolu yanmış, yıkılmış, yağmalanmış, insanları tecavüze uğramış ve öldürülmüştü. Sanki bir ölüm kasırgası esmiş, sanki bir barbar kabile savaş tamtamları ile yürümüş ve memleketi bütün canlıları ve cansızları ile ezip çiğnemişti. Onun için gözler yaşlı, kurtuluş sevinci buruktu. Boğazlar ve Trakya ise hâlâ işgal altındaydı.
Fakat işin başka bir teselli tarafı vardı, o da ordunun bu harekâttaki kayıplarının az olmasıydı. Taarruzun başladığı 26 Ağustos 1022’ den, Erdek’ te çarpışmaların sona erdiği 18 Eylül 1922 gününe kadar 24 gün içinde verilen kayıplar şöyleydi:
Şehit: 146 subay, 2397 er, toplam: 2543;
Yaralı: 378 subay, 9477 er, toplam: 9855;
Esir: 2 subay, 55 er, toplam: 57.
Genel toplam: 12 455.
Yunanlılara gelince, onların kayıpları hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak, çekilebilenlerle esirlerin toplamı 90- 100 bin civarında olduğuna göre, 230 bin kişilik Yunan ordusunun 130 bine yakın ölü ve yaralı verdiği ortaya çıkmaktadır.
Yunan ordusunun 6 tümeni ve bağımsız alayının imha derecesinde ağır kayıplara uğradığı, kalan 6 tümenle 2 bağımsız alayın hatırı sayılır kayıplar verdiği dikkate alındığında bu zayiatın normal olduğu anlaşılır.
Sonuç olarak 230 bin kişilik Yunan ordusu, Türk ordusunun ağır darbeleri altında 24 gün gibi kısa bir sürede bütün Anadolu’ dan süpürülüp atılmış, mevcudunun üçte ikisini, yani 150 bin askerini ölü- yaralı- esir olarak Anadolu’ da bırakmıştı. Kaçabilenler ise, ağır silâh ve toplarını, araç ve gereçlerini terk etmiş perişan bir döküntüden ibaretti. Türk ordusunun 12 455 kaybına karşılık 150 bine yaklaşan Yunan kaybı… On mislinden fazla…
Yunan esirlerinden 23 İnşaat Taburu kurulmuş ve bunlar memleketlerine gönderilinceye kadar yol ve demiryolu inşaatlarında çalıştırılmışlardı.
Şu ifadelere bakar mısınız: “ Hakikatte Anadolu ortalarına kadar sokulan Yunan askerine karşı ciddi bir imha muharebesi yapmaya muvaffak olunamamıştır. “, “Yunanı denize döktük mü, yoksa geldikleri gibi gemilere binip gittiler mi? Yunan işgal kuvvetlerinin çoğu, geldikleri gibi İngiliz gemilerine binip geri gitmişlerdi.”
Kanaatimce tarih hakkında hiçbir bilgisi olamayan insanların ileri sürdükleri bu iddialar konuşulmaya bile değmez.
Bakın İngiliz gazeteci A. J. Tonybee, ne diyor:
“… Yunan ordusunun nasıl parça parça olduğunu bilmeyen yok. 9 Eylül günü İzmir rıhtımına nasıl sürünerek vardıklarını… öğrenmeyen kalmadı. “ (A. J. Tonybee, Türkiye, s. 129)
Yunanlılar, Anadolu’ yu fethetmek ve Türklüğü yok etmek için çıktığı seferde uğradığı mağlubiyete boş yere “Küçük Asya Felaketi” demiyor.
Yunanlılar, Yunan okul kitaplarında boş yere Yunan tarihinin en büyük ulusal felâketi olarak tanımlamıyor.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.