Polat ile, Yalova’ya ilk gelişi, hayat hikayesi, mahallesiyle alakalı sorunlar ve Yalova’da giderek artmakta olan mülteci ve sığınmacı sorunuyla alakalı konuştuk. Mahalle nüfusuna yönelik sayı ve nitelik yönünden detaylara da değindiğimiz haberimizi aşağıdan tüm ayrıntılarıyla birlikte okuyabilirsiniz.

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Recep Polat. 1961 doğumluyum. İlk ve orta okulu Hınıs Yatılı Bölge Okulu’nda okudum. Liseyi Hınıs Lisesi’nde bitirdim. 1980’de mezun oldum. Üniversiteyi de kazandım. O zaman ki şartlarda, darbe şartlarında gidemedim. Ondan sonra da evlendim. 5 tane çocuğum var. 1986’dan beri Yalova’da yaşıyorum. Kazım Karabekir Mahallesi’ndeyim. Ama Yalova’ya 1974 yılında geldim. Rahmetli abim burada oturuyordu. Kendisine geliyordum. Okul harçlığını biriktirmek için geliyordu. Kıbrıs Savaşı’nda buradaydım. 10 senedir de Kazım Karabekir Mahalle Muhtarlığı’nı yapıyorum. Halk da benden memnun, ben de halktan memnunum. Benim hayatım bu kadar.

Muhtarlıktan önce hangi mesleği yapıyordunuz?

Muhtarlıktan önce yurt dışında çalıştım. Fransa’da çalıştım. Ondan sonra burada da inşaat üzerine çalışıyordum. İnşaat üzerine biraz meyilliydim onun için inşaat üzerine çalışıyordum. Ondan sonra muhtarlığa başlayınca inşaatı terk ettim. Şu anda muhtarlık yapıyorum.

Yabancı dil biliyor musunuz?

Benim okulda da yabancı dilim Fransızcaydı. Fransa’da da 5 seneye yakın kaldığım için Fransızca’yı çok iyi konuşuyordum. Son dönemlerde gelen Türk vatandaşlarına tercümanlık bile yapıyordum ama geldikten sonra biraz unuttum. 20 – 25 sene oluyor. Az çok biliyorum, Fransızca konuşan biriyle anlaşırım yani.

Mahallenizde kaç kişi var ve yaşayanların portföyü nasıl?

Mahallemizin nüfusu 6500. Bu 6500’ün üzerinde 3630’u seçmendir. 2557’si kadın, 2558’i de erkektir 2020 verilerine göre. Bu 6500 nüfusun içerisinde 1200 hane var. Bu 1200 hane içerisinde 3630 tane seçmen var. Bu nüfusun içerisinde kadınla erkek neredeyse eşittir. Mahallemizde 1 erkek fazladır.

Eğitim portföyü bakımından nasıl peki?

Eğitim şu an çok iyi. Eskileri çıkarırsak şu anda lise mezunundan aşağı eğitim göremiyorum ben gençlerde. Eğitim seviyeleri mahallemizde yüksek.

Muhtarı Nebi Özdemir, “Ana Sorunumuz Su” Muhtarı Nebi Özdemir, “Ana Sorunumuz Su”

Mahallenizde kentsel dönüşüm ya da riskli binalar var mı? Varsa napıyorsunuz?

Mahallemizde kentsel dönüşüm veya kentsel dönüşüm yok. Varsa da parmakla sayılabilecek yerlerdedir. Bu mahallede normal olarak 2.5 kat olduğu için hepsi de yeni yapıldı, hepsi villa. Fakirin ulaşabileceği yer değil. Onun dışında, kentsel dönüşümle ilgili bir alan yok yani. Kimse de müracaat etmedi. Öyle bir talep de yok. Binaların çoğu sağlam yani yeni yapılardır.

Buradaki kiralar kaçla kaç arasında değişiyor?

Kiralar biraz yüksek, çok yükseldi. Villalarda 15 bin liradan bahsediyorlar. Genellikle Iraklı zenginler oturuyor. Yani kiralar yüksek.

Her mahallede bir mülteci ya da yabancı sınırlaması var, sizde de oldu mu?

Yalova’da 3 tane mahalleye sığınmacıların girmesi yasaklandı. Yani, ikametgah taşımayacaklar. Bir tanesi Kazım Karabekir Mahallesi, bir tanesi Bahçelievler Mahallesi, bir de Adnan Menderes Mahallesi. Şu anda bizim ikametgahımız yabancılara kapalıdır. Gelmiyorlar ama mülkiyet alırlarsa, devlete herhangi bir katkıları olursa Türk vatandaşlığı alırlarsa tabii ki gelebilirler. Veya bir mülkiyet alırlarsa yerleşebilirler.

Sizin de burada bir mülteci sıkıntınız var mı?

Mahalle olarak bir sıkıntımız yok. Ama devletin uyguladığı politikalarla çelişmediği için yasakladı. Nüfusun yüzde kaçını temsil ediyor bilmiyorum ama %25’i geçerse herhalde geçti onun için yasakladılar. Şu anda mahallede bayağı yabancı var.

Bölgenizde güvenlik durumu ne boyutta, güvenli bir bölge mi?

Kazım Karabekir Mahallesi çok güvenli bir bölge. Ben muhtar olduktan sonra bir tek hırsızlıktan başka duymadım yani mahallemizde. Halkla herhangi bir asayiş sorunu, herhangi bir güvenlik sıkıntısı falan görmedim, duymadım yani. Mahallemde maşallah çok güzel bir güvenlik var yani.

Mahallenizdeki ulaşım yeterli mi?

En sıkıntılı konumuz bu. Mahallemizde ulaşım şu anda var da en büyük derdimiz, sıkıntımız yeni yapılan hastane yeni yapılan hastaneye hattın gitmemesi. Ben bunu Perşembe günü Sayın Belediye Başkanımızla da toplantımız var. Onu tekrar dile getireceğim. Bir kere dile getirmiştik. Şu anda en mağdur durumda olan yani hastane hattı olarak diyorum, en mağdur mahalle Kazım Karabekir Mahallesi’dir. Çünkü tepeden Fatih Caddesi’ne inmek zorundadır. Bazen de iniyor, araba doludur. Araba dolu olduğu için de almıyor. Randevusu geçiyor, zamanı kayboluyor. En büyük sıkıntımız budur, öbür türlü bir sıkıntımız yok yani. Mesela şehre inerse veya herhangi bir yere giderse ulaşım sıkıntımız yok.

Hastaneden bahsettik, bölgenizdeki okullar yeterli mi?

Kazım Karabekir Mahallesi coğrafi konumu olarak yani okul yeterlidir. Neden yeterlidir, hepsi yokuş aşağı olduğu için her tarafa yakın. Mesela burada Bahçelievler’e geliyor. Bahçelievler’de aşağı ilkokul var, burada da ortaokula gidiyor. Selim Göğez Ortaokulu var. Yani okul olarak bir sıkıntımız olmaz. Eğitimi yeterlidir.

Bazı muhtarlıklarımızda Darül Harpçılar çocuklarının okula göndermiyor duyumlarını aldık. Peki sizin bölgenizde Darül Harpçılardan çocuklarını okula göndermeyenler var mı?

Bizim mahallede de var. Hüseyin Alkaş İlkokulu, Orgeneral Selahattin Risalet Demircioğlu Okulu’nda da bazen bildiriyorlar. Araştırıyorum, bakıyorum göndermiyorlar çocuklarını. Ben onlara telefonlarını, adreslerini, bilgilerini veriyorum müdürlüklere bildiriyorlar. Onlar benden istiyorlar, ben de onlara bildiriyorum. Sonuç herhalde göndermiyorlar. Nedense bilmiyorum yani niçin göndermiyorlar bir türlü çıkaramadım.

Araştırıyor musunuz peki?

Araştırıyorum bilmem işte biz kendi çocuğumuza eğitim verebiliyoruz. Bizim okulumuz daha iyidir falan bir şeyler söylüyorlar ama benim aklım ermedi, bilmiyorum. Kendileri eğitiyorlar, buna da okul diyorlar. Ben çok rica ettim bazı ailelere yapmayın etmeyin dedim, tamam diyorlar ama yine kendi bildiklerini yapıyorlar.

Muhtar mahallenin neyidir?

Muhtar mahallenin bir yanda hizmetçisi, bir yanda ise efendisidir. Ben mahallemi çok seviyorum. Hatta Cumartesi – Pazar bile olsa işi olan veya olana ben geliyorum açıyorum. Onlarla ilgileniyorum. Mahallemdeki vatandaşların hepsini seviyorum, onlar da beni seviyorlar. Ben %70’ine yakın hepsini ailecek tanıyorum. Ben onların evine gittiğim zaman evde erkek olsun olmasın, beni ağabeyleri kardeşleri amcaları gibi severler. Allah’a şükür böyle bir sevgimiz var. Ama ben de mahalledeki halka elimden geldiğince yardımcı oluyorum. Mesela adam muhtarlığa geliyor, nüfus müdürlüğünde işi var. Beceremiyor, yaşı bayandır ya da okuryazar değildir. Ben onunla nüfus müdürlüğüne kadar gidiyorum, onun işlerini yapıyorum ve tekrar arabaya bindirip evine gönderiyorum. Korona döneminde hasta olan ailelere önce polislerle birlikte gidiyorduk. Karantinadayken, araştırıyorduk evdeler mi değiller mi. O da kalktıktan sonra hasta listeleri bize geliyordu. Ben hepsini tek tek arıyordum. Onlar da o kadar memnun oluyorlardı ki çok teşekkür ettiler, çok memnun oldular. Onun için benim halkla aram çok iyidir. Birde mesela düğünleri ya da cenazeleri olur. Ben hep yanlarındayım yani, hiç gitmemezlik yapmam. Onların sıkıntılarına ortak olurum. Onun için beni seviyorlar. Ben de onların hizmetlerine nerede olursa olsun elimden geldiğince koşuyorum. Yapmadan da durmuyorum. Ama bazen de kanun el vermiyor onda da benim yapabileceğim bir şey değil.

Mahalledeki ihtiyaç ve talepleri nasıl hallediyorsunuz?  Mahallenin ihtiyaç ve talepleri size nasıl ulaşıyor ve siz bunları nasıl hallediyorsunuz?

Ben mesela mahallede yaşadığım için her şeyi biliyorum. 1986’dan beri biliyorum. Mahalledeki ihtiyaç sahipleri fakir fukaralar eskisi gibi değil, bunu net söyleyeyim. Eskiden alamıyordu ama şu an fakir bildiğimiz fakir yok, net söyleyeyim. Kim gelirse de iddiasına da varım. Her aileye maaş giriyor. Benim mahallemde maaşsız bir aile görmedim, yoktur da. Fakir de yok, var ama şöyle çaresiz fakir yok. Mesela diyor durumum iyi değil, bakıyorum çocuklarının hepsinin elinde telefon var. Ailenin kendisinde telefon var. Evine bakıyorum dört dörtlük tamam da şimdi bunların hepsi fuzuli masraf. Fakir adam bunu yapmaz. Her şeyin bir sınırı var. Yani fakir yok. İkincisi, devlet kurumlarında yani devlet hastanelerine parayla giden hiç kimse yok mahallede. Devlet hastanesine giden hepsi bedava gidiyor, hepsi sigortalıdır. Hepsi ya çocuğundan yararlanıyor ya da yaşlılığından yararlanıyor. Dulsa bayan, ondan yararlanıyor. Hiçbirisinin sağlık hizmetlerinde bir sıkıntıları yok.

Bölgenizin ihtiyaç ve taleplerini nasıl hallediyorsunuz?

Genellikle herhangi bir yardım yok yani. Gelen ihtiyaç sahiplerini Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na yönlendiriyoruz. Ara sıra acil durumda olanları da Belediye Aile Müdürlüğümüze bildiriyoruz, onlar da yardım ediyorlar. Geri kalanı da Ramazan Bayramı’nda da zenginlerden topluyorum fakirlere veriyorum. Ben ilk seçildiğim dönemde fazla bir şey bilmiyordum. Sonra öğrendim. Ramazan ayında fakir yani ihtiyacı olanlara 2 – 3 kere, en az 1 kere yardım ettiğim aileler de var. Gidiyorum, zenginlerden istiyorum Onlar isim istiyorlar, veriyorum. Geliyorlar, burada kendileri oturup dağıtıyorlar. Bir sıkıntımız yok Ramazan ayında. Belediyemiz de liste istiyor, listeyi veriyoruz. Belediye dağıtıyor. Bizim verdiğimiz kişilere veriyor. Şu an desen fakir geldi bir şey ver, hiçbir şey yok. Ama yönlendirme oluyor, yönlendiriyorum. Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na aile Müdürlüğü’ne, tabii şartlara göre. Aile Müdürlüğü de yapıyor yani yardım, giden kişileri muhtar gönderdiğinde yardım yapıyor.

Eski Yalova ile şimdiki Yalova’yı kıyaslar mısınız?

Ben eski Yalova’yı bilirim çünkü 1974’ten beri geldiğim zaman Şimdi Yalova çok değişti. Desem güzelleşti, belki bilirsiniz neden güzelleşti ama o zaman doğaldı Yalova. Buralar tamamen bahçeydi yani, elma-armut bahçeleriydi buralar. Ben burada çok elma toplamıştım. Hepsi çok güzeldi yerlerdi. Bahçelievler’in hepsi bahçeydi. Elma bahçeleriydi çok iyi bilirim. Kazım Karabekir Mahallesi hepsi ormanlıktı. (Eski) Kipa’nın yeri Şişko Mehmet diyorlardı, onun tarlalarıydı. Hep elma bahçeleriydi. Ama o zaman doğal olarak çok güzeldi. Hep elma bahçeleriydi. Ama o zamanlar doğal olarak çok güzeldi yani, Yalova çok güzeldi. Ama şimdiki Yalova’ya hep yapı yapıldığı için o günkü güzellik bozuldu. Yapılacak bir şey de yok. İl gördüğüm Yalova o zaman güzeldi, şimdi değil. O zamanlar doğaldı, bahçelere giriyorduk. Çocuklar mutluydu. Hastalık yoktu yani er şey doğaldı. Yalova çok güzel yerdi. Mesela 1974’te ben geldim, şaşırdım.  Erzurum’dan geldiğim için denizi bile ilk defa gördüm. Şaşırdım Yalova’nın güzelliğine. Yalova çok güzeldi, en az 1980’e kadar.

İlk defa denize burada mı girdiniz?

İlk defa denize burada girdim. Hatta İzmit’te indim. Erzurum’dan gelirken İzmit’te indim. İzmit’ten Yalova’ya geldim. Öyle takip ettim sahili, babam öyle tarif etmişti bana. Abimin evi Halk Eğitim Birliği’nin oradaydı. Tarif ettiler, ben öyle takip ettim geldim. Okullar Haziran’dan sonra tatil oluyor ya, ben Temmuz’da geldim. Sahil o zaman bayağı ilerdeydi. Termal’e ve Çınarcık’a giden yol sahilden gidiyordu. Bu yol yoktu, Fatih Caddesi yoktu. Olsa da çok çalışmayan yoldu. Ben oradan gelirken, köyden ilk defa geliyorum. Bir baktım bayanlar denize giriyorlar. Utanıyordum ve sağa sola dönüyordum. O kadar yani, görmemiştik biz. Bizim oralarda deniz olmadığı için, öyle yani. Yalova o zaman çok güzeldi. Şimdi biraz yapılaşmalar bozdu işin doğrusunu söylersek.

Tuğba ALTIN/Haber

Editör: Rümeysa Şahin