GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Güzel ülkemizin dört bir yanında birbiri ardınca çıkan yangınları büyük bir üzüntü içinde izliyor, elbette konuyla ilgili yorumları ve değerlendirmeleri de takip ediyorum. Ülkemiz ya da ciğerlerimiz yanarken üzülmemek mümkün değil.

İnsan konuyla ilgili mevzuatlar nedir diye incelemekten geri kalmıyor. Hiç ilgimi çeken bir alan değildi. İster istemez, nedir, ne değildir diye merak edip okudum.

Önce 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediye itfaiye teşkilatının görev ve sorumluluklarını ve daha sonra 6831 sayılı Orman Kanunu’ nu satır satır inceledim.

Bir yetkili, orman yangınlarında belediyelerin faaliyetlerini yetersiz bulduğunu ifade edince çok şaşırdım. Öncelikle belirteyim, orman idaresinin tüm faaliyetlerini yeterli ama belediyelerin faaliyetlerini yetersiz bulan düşüncenin tamamen karşısındayım.

Aklıma zaman zaman takılan değişik sorular var. Örneğin, orman yangınlarını önlemek için yangın yol yapımı, yangın eğitim yolları gibi yatırım ödenekleri tasarruf tedbirleri kapsamında mıydı?

Yani, bazı tasarruf tedbirleri dolaylı ya da dolaysız olarak ormanlarımızın kaderini etkiledi mi?

Yangın ve hizmet araçlarının tamir-bakım-akaryakıt giderlerinin ödenekleri kısıtlandı mı, kısıtlanmadı mı?

Orman araçlarının tamir ve bakım işlerinde aksaklıklar oldu mu, olduysa neden oldu?

Ormanların gözetleme, kontrol ve emniyetinde aksaklıklar yaşandı mı? Bu personel tam mı?

Varsa bu eksikliklerin giderilmesi için önlemler zamanında alındı mı, yoksa bu konuda bir sorun mu var?

Helikopter, uçak, arozöz ve kepçe gibi araçların tamiri ve bakımında sorun yaşanıyor mu?

Yangın söndürme personelinin iş güvenliği kıyafetleri konusunda bir sorun var mı? Bunun için yeterli bütçe ve ödenek var mı? Sorun varsa bunun önüne geçmek için yeterli önlemler alınabiliyor mu?

6831 sayılı Orman Kanunu, orman yangınlarını söndürmekten Orman İdaresi sorumludur diyor.

Aynı kanunun ilgili maddesi ( Madde 75) (Değişik birinci fıkra:23/3/2023-7442/19 md.)” Orman idaresi yangınları önlemek maksadıyla en çok beş yılda tahakkuk ettirilecek bir plân ve program dâhilinde yangın emniyet yolları ve yangın kule ve kulübeleri yapmak ve bunları idare merkezlerine telli ve telsiz telefonla bağlamakla mükellef olduğu gibi yangın tehlikesinin fazla olduğu mıntıkalarda lüzum gördüğü yerlerde ve yeter miktarda yangın söndürme alet ve malzemesini havi motorlu vasıtalarla teçhiz ve takviye edilmiş yangın ekipleri bulundurur.” şeklinde…

Belediye Kanunu’ nda ise Belediye itfaiye teşkilâtı, talep edilmesi halinde orman yangınlarının söndürülmesi çalışmasına katılır, deniyor. ( Şehir içi cadde ve sokaklarda hareket edebilen araçlarla, şehir yangınına göre eğitilmiş Belediye İtfaiye personelinin, değişik ve zorlu arazi şartlarındaki orman yangınlarında kullanılması sorunlar çıkarabilir.)

Kısacası, Orman İdaresi’ nin şehir içi yollara göre değil, arazi şartlarına uygun itfaiye teşkilâtına sahip olması gerekiyor.

Nedir, ne değildir, ne kadarı var, ne kadarı yok… Bu konuda bir bilgi sahibi değilim. Sadece aklıma takılan soruları sizlerle paylaşıyorum.

Örneğin, olası yangın bölgeleri önceden belirlendi mi? Buralarda koruyucu önlemler alındı mı? Gözetleme ve emniyet nasıl sağlanıyor? Olası yangın bölgeleri civarında itfaiyenin su alabileceği açık havuz ve su depoları yapılması plânlandı mı, bunlar yapıldı mı?

Orman yangınlarının başlama sezonu öncesinde emniyet ve gözetleme sistemleri artırılıyor mu?

Özellikle sanayi devrimi sonrası süreçte, insan kaynaklı orman yangını, özellikle iklim değişikliği sıcaklık artışları küresel ısınmayla birlikte artmaya başladı. Orman İdaresi yetkili birimlerinin, orman yangını riski olan bölgeleri çok iyi tespit ettiklerini düşünüyorum. Ancak burada asıl mesele, yangın olmadan önlemek… Riski yönetebilmek!

Gelişmiş ülkeler, büyük felâketlerden dersler çıkartarak olay olmadan önce bunları önleyebilecek yaklaşımları ortaya koyuyorlar.

NASA verilerine ve Türkiye’ de yapılan bilimsel çalışmalara göre, sıcaklık, kuraklık ve sıcak olan gün sayısı hızla artıyor. (Buzulların da hızla eridiğini unutmayalım) Havada nem yok. Bu kadar riskli bir ortamda, iklim değişikliğine uyumlu bir hayata geçmemiz lâzım. Artık eski yaklaşımlarla, eski kamu yönetimi anlayışıyla, eski bütçelerle bunu yapma şansımız yok.

Orman yangınlarını yaşamak zorunda değiliz. Bu bizim kaderimiz olamaz!

Bunu yönetecek bilgi birikimine, ekonomiye, bilgiye sahip bir toplumuz. Bunu başarabilecek bir kabiliyetteyiz.

İklim değişikliği orman yakmıyor. Küresel ısınma bir orman yangınına neden olmuyor; orman yangınlarının şiddetinin ve bunlara dair müdahale etmenin imkânlarının daralmasına neden oluyor.

O yüzden eski giysilerle, eski malzemelerle, eski personel yapısıyla, eski ekipmanla, eski bütçelerle artık mücadele etme şansı yok.

Yepyeni bütçe, yepyeni kadro, yepyeni bir bakış açısı ve tüm kamu, kurum ve kuruluşlarla toplumun eğitilmesi lâzım.

Önce, yangının oluşmasını önlemek, sonra olay başladığı anda derhal müdahale edecek düzenlemelerin yapılması lâzım.

Bunlar olmadıktan sonra istediğiniz kadar uçak, helikopter alın, bunları hayata geçirme şansınız olmaz.

Sonuçta toplum, önce insana sonra doğaya saygılı olmayı bilmek zorunda…

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!