İnsanlık tarihinde yapılan büyük keşifler ve icatlar dünya üzerindeki yaşamın gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. İnsanlık tarihinin en önemli keşiflerinden birisi de, insanın musıkiyi keşfetmesidir ve musıki çalğılarının icat edilmesidir. Bu keşif ve icatlar insan ruhunun gelişimi için en önemli olaylardan birini teşkil etmektedir. Maddi yaşamdaki gelişmelere sebep olan bilimsel çalışmalar insanoğlunun dünya üzerindeki yaşamını kolaylaştırırken, manevi yaşamın bedenini oluşturan ruhumuzun gelişimini de, musıki ile güçlendirmişizdir.

İnsan yaşamının evren üzerinde başladığı dönemlerden günümüze kadar insan kendini en derin ve en geniş şekilde musıki ile ifade edebilmiştir. Aşklarını, sevgilerini, acılarını, yaslarını kısaca insan olmanın verdiği bütün duygularını en güzel şekilde musıki eserleri ile aktarabilmiştir. Bu aktarımlar için her insan kendine göre bir yöntem geliştirmiştir. Hiç bir müzik eğitimi almamış, okuma yazma dahi bilmeyen, dağlarda yaşayan insanoğlu bile duygularını o kadar güzel ve yalın bir şekilde musıkiye dökebilmiştir ki, bu ezgiler nesilden nesile geçerek müzik külliyatımızı oluşturan en önemli şaheserlere dönüşmüştür.

Eğitimli müzisyenlerin yaratmış olduğu şaheşerlerin yanında ,her ulusun halk ezgileri arasında bu tarz eserler büyük çoğunluğu oluşturur . Zamanın kusursuz süzgeçinden süzülerek günümüze ulaşan bu eserlerin incelenmesi aslında İnsanoğlunun ruhunun arkeolojik kazılarını teşkil eder.

İnsanlar mabetlerde yaradanına ibadet ederken bile musıkinin o müthiş gücünden faydalanma ihtiyacını hissetmişlerdir .Toplu yakarışlarda duyguların arşa doğru yönelmesinde musıki önemli bir araç olmuştur. Bir mabedde kutsal metinlerin musıkisiz okunuşuna şahit olamazsınız. Makam ve usulden yoksun okuyuşlar hiç bir dönemde rağbet görmemiştir.  

Musıkinin insan yaşamındaki derin izlerini sürdürdüren müzikoloğların ulaştıkları en eski eserler dini eserlerdir. Türk müziğinde Osmanlı öncesi ve Osmanlıdan günümüze kadar gelen musıki çalışmaları incelendiğinde ilk ciddi çalışmaların hep dini musıki ile başladığı görülmektedir. Halk Musıkisi ve Klasik Musıkimizin temeli de dini musıkimizden büyük ölçüde beslenmiştir. Bir hadiste peygamberimiz Hazreti Muhammet’in ezanı ve kuranı güzel sesle okuyunuz diye buyurdukları iletilmektedir. Beş vakitte okunan ezanlardan sabah ezanının Saba makamında okunduğunu biliyor musunuz?

Toplumları bir arada tutan çok önemli birleştirici unsurlardan biridir musıki , kişinin ruh sağlığını ayakta tutabilmesi, ailesi ve çevresine vereceği pozifif enerji bakımından büyük önem taşımaktadır. Bedeni ve Ruh sağlığı yerinde bireylerde sağlıklı toplumları oluşturur.

Musıki, insanın iç dünyasını dışa vurmada, yaşadığı duyguları en güzel bir şekilde ifade edebilmesine olanak sağlayan bir araçtır. Kişinin yaşadığı tecrübeler, acılar, sevdalar, hüzünler, sevinçler, ayrılıklar, yalnızlıklar, mutluluklar, yıkımlar, zaferler musıki dilinde bir başka etki ile anlatılabilir.