GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Eski Türkler, devlet yöneticilerini “Han” ve “Hanım”;
Moğollar ise “Han” ve “Hatan” (Kan ‘hakan’ ve Katan ‘Hatun’ ) olarak ifade ederlerdi.
Prenseslere ise “Bike/Büke” denirdi.
Eski Türk geleneklerinin kuvvetli tesirinde bulunan Karahanlılar’ da hakandan sonra söz sahibi olan kişi “Hatun” du.
Karahanlı sarayındaki kadınlara Uygular’ dan geçen “Kunçuy” veya “ Katun Kunçuy” da denirdi; ancak kunçuy unvanı hatundan bir derece aşağı idi.
Merhum Osman Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi’ nde(s. 143- 148)Türk kadınının içtimaî ve sosyal hayattaki rolünü şöyle açıklar:
Bilge Kağan kitabesinde: "Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam il-bilge Hatun'u yükseltti" ibaresi kadının siyasi ve içtimai mevkiinin ne derece ileri olduğunu göstermeğe kâfidir.
Uygurlar VII. asırda, henüz devletlerini kurmadan önce, bu kavmin reisi savaşlarla meşgul olduğu için, anası Uluğ Hatun: "İhtilaflara ve davalara bakıyor; kanunlara tecavüz edenleri şiddetle, fakat adaletle cezalandırıyordu.
Türkler Müslüman olduktan sonra kadın Karahanlı, Selçuklu, Harezmşahlı ve diğer devletler zamanında da mevkiini muhafaza ediyordu.
Karahanlılarda ve Selçuklularda Terken unvanını taşıyan sultanların zevceleri sadece hükümdarlara ve siyasi hadiselere te'sir etmekle kalmıyor; bizzat idare ve siyaset içinde de mühim roller oynuyorlardı.
Tuğrul Bey üvey kardeşi ve amcazadesi İbrahim Yınal tarafından Hemedan' da kuşatılınca Sultan'ın hatunu Altuncan Bağdad' ta derhal ordunun başına geçmiş; mütereddit veya durumu şüpheli bazı devlet adamlarını tevkif etmiş ve emrine aldığı ordusu ile hareket ederek Tuğrul Bey'i kurtarmakta mühim bir hizmet yapmıştı.
İlk Türkiye Selçuklu hükümdarları zamanında da kadınların bu rolleri devam etmiştir. I. Kılıçarslan'ın şehid olmasından (1107) sonra Malatya'da bulunan hatunu en küçük oğlu olan Tuğrul Arslan adına hüküm sürmeğe başlamış; oğluna tayin ettiği atabey vasıtası İle geniş siyasi faaliyetlere, savaş ve istilalara girişmiştir.
Moğol hanları ve Timur ecnebi elçileri de hatunları ile birlikte kabul ediyorlardı.
İbn Batûta: "Türk ve Tatar kavimlerinde kadınlar pek muhterem olup bir emir-name yazıldığı zaman "Sultanın ve hatunun emri ile" ibaresini koyduklarını söyler.
İtil Bulgarları hükümdarı yeni Müslüman olmuş ve Halifenin elçisi, onların usulüne göre, "Hükümdarın yanında oturmuş bulunan hatuna" götürdüğü hediyelerden birini takdim etmişti. Ziyafette devlet erkânı ile birlikte yemek yemişler "sücü" (bal-şarabı) İçmişlerdi.
Dede-Korkut kitabında kadınların da erkek gibi kahraman olması matluptu. Aynı XV. asırda Türkiye'ye gelen Fransız elçisi B. de la Broquere Türkmen kadınlarının erkeklerden kaçmadığını, çok güzel ve iffetli olduklarını anlatırken Dulkadir oğullarına bağlı 30.000 kadın süvari bulunduğunu, erkek gibi silâh taşıyıp savaştıklarını söyler ki Dede-Korkut destanının tasvirlerine tamamıyla uygundur.
Bütün eski kaynaklar "Türk kadınlarının çok iffetli olduğunu ve bunun da herkesçe bilindiğini belirtmişlerdi. İbn Fadlan, X. asırda, Şamani Oğuzların tam bir hürriyet içinde yaşadığını, zina mevcut olmadığını, vuku bulduğu takdirde katil gibi öldürüldüğünü söyler.
***
Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Türk Kadını hakkındaki bazı sözlerini de hatırlayalım:
"Bizce Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en saygın düzeyde, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır."
"Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."
“Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir."
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın."
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
"Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır."
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!