Her ilimizin en az bir üniversitesi var. Ankara, İstanbul başta olmak üzere diğer büyük illerde, vakıf üniversitesi veya daha doğru adıyla özel üniversitelerle birlikte, onlarca üniversite var. Ancak aynı şehirde oturup oradaki üniversiteye devam edenlerle, o şehirden başka yerdeki üniversitelere devam edenlerin sayıları araştırılsa sanırım ilginç rakamlar çıkar.
Yalova Üniversite'sinin 2013-2014 Eğitim Öğretim yılı kayıtları Eylül ayının ilk haftasında yapıldı. Yaklaşık 2 bin 500 öğrencinin kayıt yaptığı açıklandı. Bunlarla birlikte toplam öğrenci sayısı 10 bin 500 e ulaşmış. 100 bin nüfuslu bir şehir için, nüfusunun onda birinin dışarıdan gelen öğrenci olması oldukça ciddi bir durum.
Diğer yandan Belediye Başkanı Y. Koçal ikinci üniversite için beyanatı var. Yalova'ya ikinci üniversitenin kazandırılması için aceleci davrandıklarını, seçici olacaklarını söyleyen Koçal ilave ediyor "Yalova'ya 5 bin tane daha ZENGİN öğrencinin gelmesi büyük avantaj olur."
Yöneticilerin ve bir kısım yöre insanının üniversitelere rant kapısı olarak baktıklarını son cümledeki ZENGİN öğrenci tanımlaması açıkça gösteriyor. Bu bir realite.. Dışarıdan öğrenci gelecek, bunların beslenmesi ve konaklaması gerekli. Esnafın cirosu artacak. Ev sahiplerinin yüzü gülecek. Evleri boş kalmayacak. İçlerine bir kaç parça eski eşya koydu mu iyi bir kira getirecek.
Sonuçta her üniversite bulunduğu şehrin ekonomisini canlandırıyor. Ama o dışarıdan gelen para hangi koşullarla geliyor? O parayı getiren, harcayan gurbetçi öğrencilerin anne babaları ne sıkıntılara katlanıyor ve ne kadar özveride bulunuyor. Dışarıdaki aileler bunları yaşarken bu şehirden başka şehirlere çocuklarını üniversite okumaya gönderenler de aynı zorluklarla karşı karşıya.
Beş on köklü ve donanımlı üniversitenin dışındaki "her ile bir üniversite" siyasi sloganı ile kurulmuş üniversitelerdeki bölümler, eğitim düzeyleri, öğretim üyesi sayı ve kaliteleri aşağı yukarı aynı.. Herkes kendi ailesinin yanında öğrenimine devam etse olmaz mı?
Başkan Koçal'ın zengin öğrenci beklentisine karşın onlara Yalova'nın verebileceği iaşe ve ibatenin dışında ne var? Üniversite henüz ne fiziki yapı olarak ne de eğitim kadrosu olarak tam kuruluşunu tamamlamış değil. Eğitim kalitesi tartışılır. Sıralamada yeri nerelerde acaba?
Diğer yandan öğrencilerin sosyal ve kültürel yönden gelişimini sağlayacak alt yapı neredeyse sıfır. 10 bin 500 öğrencinin kaç tanesi spor yapabiliyor. Bir kaç ayla sınırlı bir sürede dışarıdan özel tiyatro toplulukları getirmek, birkaç sıradan söyleşi ile sanat etkinliği yapmak yeterli mi?
Yıl sonunda Cevdet Aydın Parkında börek çörek satmaktan öteye gitmeyen kermesimsi bir organizasyonun dışında öğrencilerin katıldığı bir sosyal etkinlik göremedik.
Üniversitenin hangi akademik çalışması Yalova'nın gelişimine şimdiye kadar bir katkıda bulundu. Tarım ve çiçekçilik konusunda büyük bir potansiyeli olan Yalova'ya Ziraat Fakültesi mi yoksa İlahiyat Fakültesi mi gerekli.
Felsefe derslerinden başka sanat ve musiki dersleri kaldırılmış ismi "İslami İlimler Fakültesi" olmuş (YÖK şimdilik bu kararını geri aldı. Şeklen tabi) bir bölüm yerine eski TİGEM arazisi uygulama alanı olarak kullanılan Ziraat Fakültesi Yalova'ya ve ülkeye yararlı olmaz mı?
Her şeye rağmen büyük umutlarla gelen gençlere yeni akademik yılda başarılar diliyorum. Ailelerinin beklentilerinin boşa gitmemesini umut etmek istiyorum.