GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar;

ABD’nin 45’inci Başkanı Donald Trump’ ın yakın kurmayları arasında yer alan ve Trump’ ın üçüncü Beyaz Saray basın sözcüsü olarak görev yapan ve aynı zamanda First Lady Melania Trump’ın da kalem müdürü olan Stephanie Grisham, o dönemde yaşadıklarını kaleme almış.

Önümüzdeki günlerde yayına çıkacak olan "I’ll Take Your Questions Now" (Şimdi Sizin Sorunuzu Alıyorum) isimli kitapta Grisham, Trump döneminde yaşanan skandalları ve dedikoduları merceğine alıyormuş.

Basına sızdığı kadarıyla, kitapta, bir Türk heyetiyle bir araya geldiğinde, Trump’ ın bir anda durduk yerde, bizim heyettekilere “Burada Gece Yarısı Ekspresi filmini izleyen var mı?” diye sorduğu da yer alıyormuş. Trump daha sonra, “O sizin için biraz kötü bir film” diye de sözlerine devam etmiş. Bizimkiler bu soruyu hiç duymamış gibi davranmışlar.

Ben olsam birkaç kelime söylerdim. Ne mi söylerdim?

Öncelikle filmin yönetmeni Oliver Stone’ un, yıllar sonra, abartılmış yalan haberlerden etkilendiği için, Türkiye ve Türkler hakkındaki yanlış tutumu sebebiyle özür dilediğini anlatırdım.

Sonra da, ABD uçaklarının sivil halkın üzerine neden bomba attığını sorardım.

10 Mart 1945’ te, Napalm (yani yangın) bombalarıyla yüklü 275 adet B-29 uçağının Tokyo şehir merkezini bombalaması sonunda Tokyo’ nun 41 kilometre karesinin yok olduğunu, bir milyon kişinin evsiz kaldığını, 185 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini, şehirdeki hastanelerin kullanılamaz hale geldiğini biliyor musunuz, derdim.

Atom bombasını insanlar üzerinde denediniz, 6 Ağustos 1945’ te Hiroşima’ da 80 bin, 9 Ağustos 1945’ te Nagazaki’ de ilk anda 39 bin kişi öldü; radyasyonun etkisi yıllarca sürdü ve sonraki yıllarda da binlerce kişi bu nedenle öldü ya da sakat kaldı. Doğan bebekler sakat kaldı ya da yaşayamadı. Siz unuttunuz ama biz bunları unutmadık, derdim.

Prof. Dr. Aziz Sancar, katıldığı bir programda anlatmıştı. Bir gün markette alışveriş veriş yaparken, onun Türk olduğunu anlayan kasiyer genç kız, bir da alaylı,

“Haa, siz Gece Yarısı Ekspresi filminin geçtiği ülkedensiniz değil mi?” diye sormuş.

Sayın Sancar, hiç düşünmeden yanıtlamış,

“ O bir film, Hiroşima ile Nagazaki ise gerçek!”

Sahi biz neden tarih sayfalarında yer alan ABD’ nin yaptıklarına bakmıyoruz?

Önce oradan başlamak lâzım!

Bizde başlayalım!

İngiltere, Fransa, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerden yola çıkan korsan ve/ veya maceracılar, Amerika kıtasına ayak basınca, yerli halkı ortadan kaldırmaktan kaçınmadılar.

Meksika ile Orta Amerika arasındaki stratejik geçitlerde yaşayan Olmekler ile Guatemala ve Yucatan plâtolarına yerleşen Mayalar; yüksek Meksika havzasında yaşayan Toltekler ve Aztekler; Güney Amerika’da İnkalar ortadan kaldırıldı.

En acımasız şekilde Kızılderili katliamı yapıldı. 1540 yılındaki Hawikuh katliamı, 350 yıl kademe kademe devam etti. 1622’de Pequet yerlileri canlı canlı yakıldı. Doğudaki Kızılderililerden kalanlar, batıya sürüldü. Yerli toprakları, yalıtılmış “yerleşme kampları” (reservation) düzeyine indirgendi.

Bugün tüm dünya, Amerika kıtasına 1492’ de ayak basan maceracı soluk benizliler tarafından ortadan kaldırılan 520 Kızılderili kabilesinin farkında bile değil!

Kuzey Amerika’da ortaya çıkan bu yeni karma toplum oluşumu, gözünü bu sefer, kıta toprakları dışına çevirdi.

Şimdilik yerimiz bu kadar, devam edeceğiz!

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!