GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Anadolu’ ya çeşitli tarihlerde göç ederek gelen Türkler, Anadolu halkı ile uzun asırlar yaşayarak kaynaşmışlar ve daha sonra Anadolu topraklarında yaşayanlara bir yaşam biçimi ve bir kültür mirası bırakmışlardır.
Anadolu’ da, mağara yaşamından köy yerleşmelerine geçiş M.Ö. 7 000- 5 500 arasındaki Yeni Taş Çağı’ na tarihlenir.
Bu dönemin en ünlü yerleşim yerleri Burdur civarındaki Hacılar ve Konya civarındaki Çatalhöyük’ tür.
Buralarda yapılan kazılarda çok sayıda heykel ele geçirilmiştir.
Heykellerin bir bölümü çıplak bir Tanrı Kadını yani Toprak Ana’ yı tasvir eder.
Dişi tanrıya tapınma âdeti, Anadolu’ ya daha Yeni Taş Çağı boyunca egemendi.
Aynı inanç, daha sonraki dönemlerde de devam etti.
Yaklaşık 10 000 yıl.
Toprak Ana ya da Tanrı Kadın, varlığını çeşitli adlarla sürdürdü.
Hattiler’ de VURUŞEMU,
Hurriler’ de HEPAT,
Hititler’ de ARİNNA’ NIN GÜNEŞ TANRIÇASI,
Geç Hititler’ de KUPABA,
Roma döneminde KYBELE adıyla anıldı.
Anadolu toprakları üzerinde çok uzun süre etkisini sürdüren Ana Tanrıça dinsel inancı, Frig uygarlığı döneminde doruğa çıktı. Ana Tanrıça adına tapınaklar, kutsal alanlar yapıldı, dinî törenler düzenlenir oldu.
Ana Tanrıça dinî inancının Anadolu kökenli olduğunu ve 10 000 yıla yakın bir süre varlığını sürdürdüğünü bir kere daha hatırladıktan sonra, Anadolu’ da kadının statüsünü görelim.
Anadolu’ nun bilinen en eski adı Hatti Ülkesi’ dir.
Anadolu’ da Hattiler’ den sonra tarih sahnesine çıkanlar ise Hititler’ dir. Hitit uygarlığının en ilgi çekici özelliklerinden biri, Mezopotamya, Arap Yarımadası ve Akdeniz ülkelerinde erkeklerin baskısı altında yaşayan kadının, Hitit ülkesinde sahip olduğu saygınlıkta görülmektedir.
Hititler’ de erkek ve kadın eşdeğerde idi. Kayseri Kültepe tabletlerinden ( M.Ö. 1950- 1750) anlaşılacağı gibi, erkek ve kadının evlilikte sahip olduğu haklar hemen hemen aynıydı.
Bu devrin aile hukuku, monogami yani tek kadınla evlilik esasına göreydi.
Tek meşru eş, bütün haklara sahipti. Hititli kadınlar senet tanzim ediyor, mühür kullanıyor, dava açabiliyor ve çeşitli alanlarda şahitlik yapabiliyorlardı.
Erkeğin boşanma hakkı olduğu gibi kadının da boşanma hakkı vardı.
Doğu ülkelerinde sıkça rastlanan kardeş evliliği, Hititler’ de ölüm cezası ile yasaklanmıştı.
Hitit kral eşlerine TAVANANNA deniyordu. Tavananna statüsündeki kraliçe, resmî törenlerde kraldan sonra ve tek başına devleti bazı bayramlarda temsil etme hakkına sahipti.
İç idarede, Kral ve Kraliçenin müşterek imzalarıyla fermanlar çıkarılıyordu. Yabancı ülkelerle yapılan antlaşmaları da, Kral ve Kraliçe beraber mühürlüyordu.
Örneğin, Mısır ve Hitit imparatorlukları arasında süren bir savaş döneminden sonra iki devlet arasında M. Ö. 1294’ te Kadeş Antlaşması imzalanmıştı.
İlgi duyanlar için belirteyim, Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal’ ın kaleme aldığı “Anadolu Kültür Tarihi” adlı eserin 82’nci sayfasında Hitit Kralı ile Kraliçe Pudulhepa’ nın mührü açıkça görülmektedir.
Hitit kraliçeleri Tavananna sanını bir kere aldıktan sonra ölünceye kadar taşımaktaydılar. Yani kocaları öldükten sonra yeni kralın eşi döneminde de Tavananna sanını ölünceye kadar taşıyorlardı. Böylece yeni kralın eşi Tavananna sanını bir önceki kral eşinin ölümünden sonra elde edebiliyordu.
Dünyada başka bir eşi olmayan bu yasa ilgi çekici olduğu ölçüde, kazanılmış bir hakkın koruyucusu olmak bakımından övgüye değerdir.
(Gelecek yazı: İslâm Öncesi Eski Türkler’ de Kadına Verilen Önem)
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!