Konu Filistin olunca, günümüzde yaşanan büyük insanlık dramından söz etmeden olmaz. Gazze’ de, tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işleniyor. Tarih acımasız hükmünü er geç verir; bu vahşeti unutmayalım.
Gelelim yazmak istediğim konuya…
Bir video izledim. Bir vatandaş ağzından burnundan ateş fışkırırcasına, Millî Mücadele’ nin önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK hakkında olur- olmaz ithamlarda bulunuyor, onu Birinci Dünya Savaşı’ nda Filistin cephesinden kaçmakla suçluyordu. Ona göre, Filistin’ de günümüzde yaşananların nedeni Mustafa Kemal Paşa’ nın bu tutumuydu.
Esasen burada tarih yazmak istemiyorum ama öyle olaylar oluyor ki, yazmadan da duramıyorum. Bu vatandaşımızla aynı fikirde olanlar varsa, belki bu yazdıklarım, onların bilgi dağarcığına küçük bir katkı sağlar.
Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce, Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı’ na bir Alman Generali getirmiş, oda karargâhı Alman subaylar ile doldurmuştu. Özellikle Harekât ve Lojistik yani İkmal konuları tamamen Alman subayların kontrolündeydi. Alman çıkarlarına göre hazırlandığı son derece açık ve net olan Osmanlı savaş plânları, yetkili subaylar tarafından Almanya’ ya götürülmüş ve Alman İmparatoru II. Wilhelm’ e onaylattırılmıştı. (Bakınız, Genelkurmay Başkanlığı ATASE Yayınları)
Buraya küçük bir not ekleyelim. Daha sonra Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı kurulup, komutanlığına Almanya’ nın eski Genelkurmay Başkanı Mareşal Falkenhayn getirilince, bu Alman Mareşal, karargâhına 64 Alman subay ve 11 Türk subay almıştı. Türk subayları tercüman, mütercim veya yaver idi… Bu durumun düşüncesini bile kabullenemiyorum.
Tüm savaş plânlarının tamamen Alman amaç ve hedeflerine uygun olacak şekilde hazırlandığını bir kere daha belirtikten sonra Filistin’ de yaşan olayları satır başlarıyla hatırlayalım.
Birinci Dünya Savaşı, 1 Ağustos 1914’ te, Almanya’ nın Rusya’ ya taarruzuyla başladı. 29 Ekim 1914’ te de, Osmanlı Devleti, Enver Paşa’ nın bir emrivakisiyle savaşa girdi.
O tarihte Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, Sofya’ da Ataşe idi. Savaş başlayınca cephede görev istedi. 20 Ocak 1915’ te, Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi’ ne atandı.
26 Ocak 1915’ te, Mısır’ da, Birinci Kanal Harekâtı başladı, harekât 4 Şubat 1915’ e kadar sürdü.
(Mısır’ da İkinci Kanal Harekâtı ise 23 Nisan 1916’ da başlayıp,5 Ağustos 1916’a kadar sürecektir.)
Bu bölgede yapılan muharebeler sonucunda harekât istenen başarıyı sağlayamamış ve stratejik olarak başarısız kabul edilmiştir. Buradaki Arap ayaklanmaları da harekâtın olumsuz sonuçlanmasında önemli rol oynamıştır.
Kısacası, Yarbay ( sonra Albay) Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi’ nde savaşırken, Mısır’ daki birlikler kuzeye doğru çekilmeye başlamışlardı.
Albay Mustafa Kemal, 16 Ocak 1916’ da Edirne’ deki 16’ ncı Kolordu Komutanlığı’ na atandı. Sonra bu birlik 16 Mart 1916’ da Diyarbakır’a geldi ve buradaki muharebelere katılmaya başladı. Mustafa Kemal, 1 Nisan 1916’ da Generalliğe yükseldi, birliğiyle Bingöl, Tatvan, Bitlis, Siirt ve Muş’ u Ruslar’ dan aldı.
Bu sırada Filistin cephesinde tutunamayan Osmanlı ordusu, muharebe ede ede çekiliyordu.
Mustafa Kemal Paşa, bir komutan toplantısı için 26 Şubat 1917’ de Şam’ a geldi, burada cephenin durumunu inceledi; bulunulan hatlarda savunmanın mümkün olmadığını, daha kuzeyde uygun savunma mevzilerinde toplanarak savunma yapmanın daha uygun olacağını önerdi. Bu öneri uygun bulunmadı. Oysa silâh, mühimmat ve personel ikmali yok denecek kadar azdı, personel yiyecek temininde zorluk yaşıyordu. Arap isyancılar da ikmal noktalarını basıyor, her türlü zorluğu çıkarıyorlardı. Zayiat kaçınılmaz olacaktı!
Mustafa Kemal Paşa, bundan sonra kendi görev yerine döndü.
İngiliz güçleri ise Filistin cephesinde kuzeye doğru ilerlemeye devam ediyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa, 5 Temmuz 1917’ de 7’nci Ordu Komutanlığı’ na atandıysa da, Yıldırım Orduları Grup Komutanı Mareşal Falkenhayn’ ın gizli gizli Arap aşiret reisleriyle görüşme ve antlaşma yaptıklarını fark edip, üstelik yapılan tüm plânların Alman isteklerine uygun olduğunu görünce, durumu Başkomutanlık Karargâhı’ na bildirdi ve görevden affını istedi.
İngilizler, Kasım 1917’ de Gazze’ yi, Aralık 1917’ de Kudüs’ ü işgal ettiler. Falkenhayn, görevden alındı ve yerine yine bir Alman Mareşal olan Liman von Sanders getirildi.
Mustafa Kemal Paşa, 7 Ağustos 1918’ de tekrar 7’ nci Ordu Komutanlığına atandı. 28 Ağustos 1918 günü Halep’ e, 1 Eylül 1918 günü Nablus’ a gelerek görevini teslim aldı.
Bu sırada birlikler genel hatlarıyla Şam’ın güneyinde savunma düzenine geçmişti. Deniz tarafında 8’ inci Ordu, ortada 7’ nci Ordu, Şeria Nehri tarafında da 4’ üncü Ordu savunacaktı.
Mustafa Kemal Paşa’ nın göreve katılışından 18 gün sonra, 19 Eylül 1918 günü, İngilizler genel taarruza geçtiler. 8’ nci Ordu bölgesinde cephe yarıldı ve 7’nci Ordu kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Aynı tarihte, Grup Karargâhı da, İngiliz ve Arap isyancılar tarafından basılmış, Mareşal Sanders, son anda yatak kıyafetiyle kuzeye kaçmıştı. Şam’ da ise her yere hatta valilik binasına İngilizler daha gelmeden önce Arap isyan bayrakları asılıyordu.
26 Eylül’ de 8’nci Ordu, daha sonra 4’ üncü Ordu lağvedildi ve bu birlikler Mustafa Kemal Paşa’ ya bağlandı.
1 Ekim 1918’ de Şam, Arap isyancıların yardımıyla İngilizlerin eline geçti. Mustafa Kemal Paşa, tüm birlikleri Halep’ in kuzeyindeki uygun savunma mevzilerine çekti ve burada savunma düzeni aldı. Bu hat, daha önce en uygun savunma bölgesi dediği yerdi. İngilizler Halep’ e girmelerine rağmen, kuzeye yaptıkları taarruz bu hatta durduruldu.
Kısaca özetlemek gerekirse… Maç 8-0 iken, son beş dakikada takıma yeni bir oyuncu sokarsan, maç 9-0 biterse, bu mağlubiyetten son anda oyuna giren oyuncuyu sorumlu tutabilir misiniz? Bu kadar net!
Bence, konu ne olursa olsun, okuyup öğrenmeden, işin aslını bilmeden konuşmamak gerekir!