Mustafa Kemal Paşa’nın, hareketinden birkaç gün önce, (Heyetteki kişilerin hazırlıklarını yapmak ve uzun süre Anadolu’da kalacak personelin ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek için) ödenek istediğini biliyoruz.

Heyete verilen parayı görmeden önce, iki örneği kısaca hatırlayalım: Damat Ferit Paşa, 10 Haziran 1920’de, Paris’e barış görüşmeleri için giderken, yanındakilerle birlikte kendisine 70 000 lira verilmişti.

Şehzade Abdurrahim başkanlığındaki Öğüt Kurulu, ulusal direnişi bastırmak için Anadolu’ya geçerken 3 milyon lira ödenek almıştı.

Oysa Meclisi Vükela tutanaklarında, Mustafa Kemal Paşa’ya verilen para sadece 1 000 liradır. 18 kişilik ekipte bulunanların maaşları 114, 538 kuruştur. Buna, 1 Haziran’dan itibaren 57,269 kuruş zam yapılmıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın ordudan ve görevinden istifa ettiği tarih ise 8 Temmuz 1919’dur. Bundan sonra, Mustafa Kemal Paşa ve yanındakiler gerçekten çok büyük para sıkıntısı çekmişlerdir.  Rauf (ORBAY) Bey, bu para sıkıntısının olacağını daha İstanbul’da iken bildiği için, Anadolu’ya geçip Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gelirken, Karakol Teşkilatı’ndan Nazmi Bey’in verdiği 5 000 lirayı getirmiş; Erzurum’dan Sivas’a gidilirken de para sıkıntısı Binbaşı Süleyman Bey’in verdiği 900 lira ile çözülmüştü.

Otomobillerinin benzini ve lâstiği Sivas Amerikan Okulu’ndan sağlanmış, Sivas Osmanlı Bankası Müdürü’nden 1000 lira borç alınmıştı.

Hacıbektaş Şeyhi Cemalettin Efendi’nin büyük yardımlarına rağmen aynı sıkıntı Ankara’da da yaşanmış, Müftü Rıfat Efendi’nin halktan topladığı 800 lira ile bu sıkıntılar bir nebze giderilebilmişti.

Görüldüğü gibi, Sultan Vahdettin’in, Mustafa Kemal Paşa’ya Anadolu’ya geçerken bol miktarda para verdiği konusu, doğruluğu ispatlanamayan bir iddiadan, Sultan Vahideddin’ e, Kurtuluş Savaşı’nda rolü olduğuna dair bir paye vermekten başka bir şey değildir. Kaldı ki, Sultan Vahideddin de, yurt dışında bulunduğu dönemde, çok şey söylemiş ama hiçbir zaman Mustafa Kemal Paşa’ya bu göreve giderken özel bir para verdiğini söylememiştir.

Mustafa Kemal Paşa, 15 Mayıs 1919 günü, Sultan Vahideddin’ in yanından ayrıldıktan sonra, veda için Erkânı Harbiye Reisliği’ ne ( Genelkurmay Başkanlığı) gitti. Burada, göreve yeni atanan Cevat Paşa ile görevini teslim eden Fevzi Paşa ile karşılaştılar. Onlara görevi hakkında bilgi verdikten sonra ayrıldı.

16 Mayıs 1919 günü, hareketinden önce, Yıldız’da, Hamidiye Camii’ndeki Cuma selâmlığından sonra Sultan Vahideddin’ i son kez ziyaret etti. Buradan Şişli’ye giderek annesi ve kız kardeşi ile vedalaştı. Akşamüzeri, karargâh arkadaşlarıyla birlikte, Hakkı (DURUSU) kaptanın yönetimindeki Bandırma Vapuru ile Samsun’a hareket etti.

16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan hareket eden Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayakbastı. Aynı gün, İngilizlerin Karadeniz Ordusu Başkomutanı General Milne, Harbiye Nezareti’ne, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Samsun’a neden gönderildiğini sordu. Osmanlı Harbiye Nezareti de cevap olarak; müfettişlik personelinin o havalideki süngü kolları ile kamaların süratle sevkini ve bölgede hiçbir asayişsizliğin meydana gelmemesine gayret edeceklerini bildirdi.

Ne var ki, İngilizler bu cevaptan tatmin olmadılar. General Milne, Harbiye Nazırı’ ndan Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a çağrılmasını istedi. Osmanlı Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırdığında ise işten geçmişti.

Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919’da, Amasya Genelgesi’ni yayınlayarak Türk Milleti’ni ortak bir ideal etrafında birleştirmek amacıyla büyük bir adım attı. Ama bu genelgeyi hazırlayıp bütün Türkiye sathına yayınlayınca, kendisine verilmiş olan yetkiyi aşmış oldu. Zira kendisi 9’uncu Ordu Müfettişiydi ve ona verilen resmi görev, 9’uncu Ordu bölgesinde beliren asayişsizliği önlemekti.

Bu durum İstanbul’da büyük bir telaş uyandırdı. İçişleri Bakanı Ali Kemal, Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasından bir gün sonra, 23 Haziran 1919 günü, bütün vilayetlere gizli bir genelge yayınlayarak ( Mustafa Kemal Paşa’nın azledildiğini, kendisiyle hiçbir resmî muameleye girişilmemesini, hükümet işlerine ait hiçbir isteğinin yerine getirilmemesini )  istedi.

Mustafa Kemal Paşa, Tokat- Sivas üzerinden Erzurum’a giderken yolda, Padişah Vahideddin’ in bir mesajı kendisine iletildi. Sultan Vahideddin, durumun ümitsiz olduğunu, herhangi bir hareketin işgal kuvvetlerini daha da kızdıracağını, İstanbul’a gelmezse hava değişimi alarak arzu ettiği bir şehir veya kasabada istirahat etmesini, ancak hiçbir işe karışmamasını, istemekteydi.

29 Temmuz 1919’da, Meclisi Vükela’ ca, Mustafa Kemal Paşa ile Rauf  (ORBAY) Bey için tevkif kararı alındı. Ertesi günü ise Sadrazam Damat Ferit Paşa, İngiliz Yüksek Komiseri’ nin yardımcılarından Tom Hohler’ i ziyaret etti. Sonraları Hohler, bu görüşme işin şunları yazmıştır:

“ Ferit Paşa, bu sabah beni görmeye geldi. Durumun dayanılmaz bir hal aldığını söyledi. Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey gibi kişilerin tevkifi için emir göndermiş. Ferit Paşa, Padişah’ın istifası halinde, onun şahsını İngiltere’nin korumaya hazır olup olmadığını sordu. Kendi güvenliğinin de talimat altına alınmasını istedi.”

Hohler’in bu görüşmeyi, Padişah ve Sadrazam’ın korunma isteklerini Londra’ya bildirmesinden 18 gün sonra cevap geldi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Padişahın güvenliğinin teminat altına alınmasının kabul edildiğini bildirmekteydi.

Burada bir husus hemen dikkati çekiyor. İstanbul daha resmen işgal edilmemiş, Yunan Ordusu’nun Anadolu içlerine doğru hareketi başlamamıştır. Herhangi bir muharebe de yapılmamıştır.

Padişah, İngilizler tarafından güvenliğinin teminat altına alınmasını isterken, Anadolu’nun dört bir yanında mukavemet hareketleri kıpırdamaya başlamıştı.

(DEVAM EDECEK)