GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
“Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din”, müthiş bir kitap…
Olağanüstü bir kitap...
Türk diline, Arap dilinden yapılan dinsel konulu çeviri olgusunu ve bu olgudan kaynaklanan düşünceyi alt üst eden bir kitap.
Cengiz Özakıncı’ nın “Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din” isimli kitabı, vazgeçilmez, zorunlu, kesin bir başucu kitabıdır.
Özakıncı, tüm Türk dili karşıtı, Arap dili yandaşı, Fars dili yandaşı, bağnaz, köktendinci, köktendilci, şeriatçı dilbilim ve dinbilim akıllarını, bilgilerini, düşüncelerini, öğretilerini, kuramlarını, kurallarını, yargılarını, yasalarını hallaç pamuğu gibi allak bullak ediyor.
Özakıncı, yöntembilimsel( metodolojik) düşünce, eytişimsel (diyalektik) düşünce, kuramsal ( teorik) düşünce dizgeleri ( sistemleri) kapsamında düşünerek, bilimsel bilgiler oluşturup, “Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din” kitabını yazmış.
Ulusal ve evrensel kültürlerde bu nitelikte yazılmış kitaplar azınlıktadır.
Her bilgi bilimsel bilgi değildir.
Her düşünce bilimsel düşünce değildir.
Bilgiler ve düşünceler ancak bilimsel yöntemler içinde bilinip, düşünülüp algılandıkları zaman bilimsel bilgi ve bilimsel düşünce olgusuna dönüşürler.
Özakıncı, kitabında, dilbilim ve dinbilim kapsamında, Türk diline Arap dilinden yapılan dinsel çeviriler konusunda bilimsel bilgiler içeren çok önemli yargılar ve kuramlar oluşturmuştur.
Ülkenin, ulusun, devletin, cumhuriyetin, laikliğin, Türklüğün, Atatürk’ ün, aklın, bilimsel bilginin, bilimsel düşüncenin karşısında olanların yerden mantar biter gibi çoğaldığı ve Türk toplumunu zehirlediği bu zamanda, Özakıncı’ nın kitabı bir panzehir gibi algılanacaktır.
Türk dilinin en ser devrimcisi Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1227 tarihli ünlü Konya buyrultusunda şöyle buyurmuştu:
“ Çargahta (dört yanda), bargahta(devlet katında ), dergahta (devlet kapısında), divanda (toplantılarda), hankahta(tekkede) , meydanda (alanda/sokaklarda) bundan böyle Arapça ve Farsça konuşulmayacak; yalnız ve kesinlikle Türkçe konuşulacak. Bu buyruğuma uymayanların dilleri kesilecek.”
Karamanoğlu Mehmet Bey’ in bu buyrultuyu vermesinin nedeni de, Türk dilini kaplayan Arapça ve Farsça sözcüklerdi.
Araplar binlerce yıl önce Grek dilinden Arap diline el ile yazılmış Grekçe düşünce ürünlerini çevirmişler. Grek diliyle yazılmış bu el yazmaları sonradan yol olmuş; Arap diliyle yazılmış el yazmaları korunmuş. Batının Grek dilinden Arap diline çevrilmiş bu Grekçe yazılmış düşünce ürünlerini Arap dilinden kendi dillerine çevirip “aydınlanmaya” başladığı sırada, Türk ulusuna egemen olan düşünce, özellikle dinsel konularda Arap dilinden Türk diline çeviri yapılamaz yargısıydı. Bu yargı, Türk ulusunun Türk dilini bırakıp Arapça öğrenmesini zorlayan bir yargıydı.
Özakıncı, Arap dili ve Fars dili taraftarlarının Türk diline karşı yüzyıllardan beri yaptıklarını çarpıcı bir biçimde anlatmaktadır.
(Yukarıdaki yazı merhum Metin Erksan’ a ait; 19 Kasım 1994 tarihli Cumhuriyet’ te yayımlamış.)
***
Benim dilim, rüyam, duam Türkçe…
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!