Fikret Madaralı, " bir ceviz diken yüz yaşar.!" diyordu. Katıldığı cenaze töreni sonrası, imamın mezar başında duasından sonra, mezar toğrağının üstüne bir ceviz meyvesi gömer, mezar üzerindeki su ibriğinden can suyu verirken, "ölenin ardından aynı toprakta bir can daha yetişecek.! "diyordu.

Koltuğunun altında taşıdığı fermuarlı çantasında, günlük yerel gazeteleri ve ceviz taşırdı. O yıllar benim de aynı yerel bir gazetede köşem vardı. Günlük yazılarımdan dolayı, gazete ücret karşılığı bırakırlardı. Sanırım elli kuruştu.

Fikret Hoca, okuduğum gazetenin ücretini ben almak istemesem de masama yirmi beş kuruş yarı fiatını bırakır çıkardı.

Yeşilin yoğun olduğu Yalova'da, ağaç diken,yeşil sevdalısı, Elmalıklı Memiş Dayı, Kurt köylü Almancı Mehmet Amca vardı.

Memiş Dayı, Dörtyol kavşaktan, Araştırma Enstitüsüne kadar, Ihlamur Ağacı fidanları dikmiş bakımını hergün kendi imkânları ile yapardı.

Kurtköylü Mehmet Amca da, hep çam ağacı fidanını boş arazi kenarlarına diker, ormanın faydaları,oksijeni ve sağlığı ile ilgili

Sohbetler yapar.yazdırırdı.çünkü

Kendisi akciğer hastası idi.

O günler resim çekme imkanım olmadığından, onun da Memiş amcanın da resimlerini arşivime alamadım.

Bu üç büyük insanımızı saygı ile anıyor. Rahmetler diliyorum.

Mustafa Taner ~ Fethiye/Muğla