Kişinin kılık- kıyafeti, önce kendisine daha sonra karşısındakine saygının göstergesidir.
Kıyafet, kişinin üstüne giydiği, giysidir.
Kılık ise kişinin kıyafetini de kapsayan dış görünümüdür. 
Ne kadar pahalı giysi giyerse giysin, giydiğini yakıştıramayan çok kılıksız insan görmüşümdür. Tabi, çok sade, basit giyinmesine rağmen kılığı son derece çekici insan da…
Rahmetli Haldun Taner’in ünlü, ”Niye bugün buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakalla geldim “ repliğinin anlamı (anlayana- anlayabilene) oldukça büyüktür.
Kendine saygı, kılık- kıyafetle başlar, davranış ve konuşma üslûbu ile devam eder.
Kendine saygı, kişinin kendi sınırları içindeki kişisel değerlerine sahip çıkması ve kendi değerlerini koruma hakkını kullanabilmesidir.
Toplumumuzda, son derece yanlış olarak, çoğunlukla, kültürel öğreti eksikliğinden dolayı, kendine saygı, kişinin aklına estiği gibi davranması olarak algılanmaktadır.
Oysa kendine saygı, kendi sınırları içindedir, başkasının hudutlarına tecavüz edemez.
Kendine aşırı güven, karşıdaki insanın dışlanmasını gerektirmez.
Saygı görmek için, saygı göstermek gerekir.
Saygı istenilmez, verilir; verilen saygı da kişiye aynen geri gelir!
İnsanlar kılık-kıyafetleriyle karşılanır, zekâlarıyla uğurlanırlar.
Yani, insanların birbirleriyle iletişiminde ilk görünüm çok önemlidir!
Kendisine saygısı olan kendisine özen gösterir:  giyimine, kuşamına, hâl ve tavrına ve konuşurken seçtiği kelimelere dikkat eder. Yerine ve zamanına uymayan giyim, hareket ve ifade tarzı, farklı algıya neden olur. 
Örneğin, bir hastaneye gidiyorsunuz.
Daha dış kapıdan içeri girdiğiniz andan itibaren personelin kılık- kıyafeti dikkatinizi çekiyor.
Resepsiyonda çalışanların, kat görevlilerinin, hemşirelerin, başhemşirenin, kasada para alanların, ara hizmeti yapanların hepsinin kıyafetleri kendi bölümleri ilgili olarak düzenlenmiş, renk renk…  Büyük bir özen ve düzen var.
Bu ortamda, hastanede ilk defa karşılaşacağınız doktorların da, beyaz gömlekli, ütülü pantolonlu, saç- sakal tıraşı olmuş, bakımlı olmasını bekliyorsunuz!
Elbette, ilk defa karşılaşacağınız poliklinikteki Doktor’ un kıyafeti, sizin onun hakkındaki düşüncelerinize ve değer yargılarınıza önemli derecede etki edecektir. Böyle bir Doktor, hastada saygı uyandırır. Bu Doktor’ un hastasını karşılaması, hitap şekli ve onunla ilgilenmesi, onun tedavi için söylediklerine bir anlam katar, güvenilirliği artar.
Çok iyi hatırlıyorum, eskiden doktorlar ve hemşireler bembeyaz beyaz önlükler giyerlerdi. Ben eskiden spor kıyafetli, hatta çamurlu ayakkabılı, saçı sakalı birbirine karışmış bir doktor gördüğümü hatırlamıyorum. 
Günümüzde beyaz önlükler herhalde sadece fotoğraf çektirmek için…
Arada bir böyle sitemlerim oluyor, artık hoş görün.
İnanıyorum ki:
Kendisine saygısı olmayanın, başkasına saygısı olmaz!
Karşıdakine saygı göstermeyen birinin de kim olursa olsun, saygı görmeye en ufak hakkı yoktur.
Birkaç gün önce, özel bir hastahaneye gitmek zorunda kaldım. Poliklinikte sıra beklerken koridor oldukça kalabalıktı ve ne yazık ki Türkçe konuşan sadece birkaç kişiydi. 
Oldukça yadırgadım. Bu duygumun bilinmesini isterim.
GÜNÜN SÖZÜ:
Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür! Kişisel çıkarını toplumun çıkarından önde tutanlardan her zaman uzak durun!
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”