GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Bir toplumda kişilerin sağlıklı olması için bıkmadan ve devamlı olarak öğretilen millî terbiyenin amacı Millî Ahlâk’ ı sağlamlaştırmaktır.
Türk millî ahlâkı, Türk Devleti’ nin Dinamik İdeali’ ni hedef alarak benimsemesini öngörür.
Şimdi aşağıya alacağım görüşlere dikkatinizi çekerim:
“Ahlâk’ ın bir milletin meydana gelmesinde yeri çok büyüktür, önemlidir. Bu önemi iyice anlamak için ahlâk hakkında birkaç söz söylemek fazla olmaz.”
“Millî ahlâk milletin, sosyal düzeni ve huzuru, şimdiki ve gelecekteki refahı, saadeti, selâmeti ve güvenliği medeniyette ilerleme ve yükselmesi için insanlardan, her hususta ilgi, gayret, nefsin feragatini ve gerektiği zaman seve seve canının verilmesini isteyen ahlâktır. “
“Mükemmel bir millette millî ahlâkın gerekleri, o milletin kişileri tarafından adeta düşünmeksizin, vicdanî, hissi bir sebeple yapılır. En büyük millî his, millî heyecan işte budur.”
“Millet analarının, millet babalarının, millet öğretmenlerinin ve millet büyüklerinin; evde, okulda, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her kişisine bıkmaksızın ve devamlı olarak verecekleri millî terbiyenin amacı, işte bu yüksek, millî hissi sağlamlaştırmak olmalıdır.”
“Ahlâkın, millî, sosyal olduğunu söylemek ve toplumsal vicdanın bir ifadesidir demek, aynı zamanda ahlâkın kutsallık sıfatını da tanımaktır.”
“Ahlâk kutsaldır; çünkü aynı değerde eşi yoktur ve başka hiçbir çeşit değerle ölçülemez.”
“Ahlâk kutsaldır; çünkü en büyük gerçek ahlâkın sahibi bir varlığa aittir. O varlık, yalnız ve ancak toplumdur. Ondan başka bir varlık yoktur. “
“Gerçek ahlâk, tanrı katında değişmiş, örnek bir şekilde düşünülmüş bir toplumla birleşmiştir. Çünkü vicdanlarımız üzerinde etkili olan ruhî hayat, toplumun kişileri arasındaki niyetler ve bu niyetlere olan tepkilerden oluşur. Hakikatte toplum en yoğun fikrî ve ahlâkî faaliyetlerin odak noktasıdır.”
“Millî ahlâkımız, medenî esaslarla ve hür fikirlerle beslenmeli ve kuvvetlendirilmelidir. … Tehdit esasına dayalı ahlâk bir fazilet olmadıktan başka itimada da lâyık değildir.”
Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün bu konudaki görüşü böyledir ve bilinmesi şüphesiz önemlidir.
***
GÖREBİLMEK
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada, şaşkın şaşkın gezindikten sonra, yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa,
“Buraların yabancısıyım” demiş, “parkın hemen yanındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.”
Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra,
“Ben de buraya ilk defa geliyorum” demiş, “Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde…”
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.
“Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz?” diye gülümsemiş çocuk. “Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.”
“İyi ama” demiş adam, “Bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?”
“Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez” diye atılmış çocuk.
“Üstelik manolyalar da katılıyor onlara… Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.”
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu…
Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini…
Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken,
“Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim” demiş, “Görmeyeli o kadar çok özledim ki… Sizinkiler sağlam öyle değil mi?”
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken,
“Artık emin değilim” demiş.
“Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür.”
***
ATATÜRK Diyor ki:
“Türkiye Cumhuriyeti’ ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.”
“Ne Mutlu Türk’ üm Diyene…”