Büyük Roma İmparatorluğunu tekrar kurarak, İmparator olma hayalleri ile yanıp tutuşan İtalyan diktatörü Musolini abuk sabuk nutuklarında, Türkiye'yi de hedef almaktaydı. Antalya ve Akdeniz bölgesine İtalyan askerlerini çıkarma tehditlerini savuruyordu. 1922-1943 yılları arasında İtalya’yı yöneten Mussolini’nin İtalyan ordularını fetih yapmak üzere hazır olduklarını beyan eden konuşmaları ve adamları tarafından organize edilen İtalyan öğrencilere Roma’daki Türk Büyükelçiliği önünde ‘’ Antalya İtalya’ya aittir. Antalya’yı istiyoruz ‘’ diye bağırtılarak gösteriler yaptırdığı günlerdi. İşte tam bu günlerde Çankaya Köşküne gelen Mussolini’nin temsilcisinin Mussolinin’nin bu kabul edilemez isteklerini sıralaması üzerine Atatürk iki dakika müsaade isteyerek odadan çıkar. Atatürk üzerindeki sivil giysileri çıkarıp Mareşal üniformasıyla odaya geri döner. Mussolinin temsilcisine ‘’ Antalya İtalya’daki büyükelçimizin cebinde değil ki. Antalya buradadır. Niye gelip almıyorsunuz ? Ekselans Mussolini’ye teklifim askerlerini Antalya’da karaya çıkarsın ,savaşalım.Savaşı kim kazanırsa Antalya o’nun olsun der. ‘’

Bunun üzerine gereken mesajı alan İtalyan temsilci Çankaya köşkünden ayrılır.

Bu olayların yaşandığı günlerden kısa bir süre sonra Atatürk kara yoluyla Antalya’ya gitmektedir. Yolda mola verildiği bir sırada, uzaktan bir Türkü sesi Atatürk'ün ilgisini çekmişti. Etrafı aradılar, Türküyü bir çoban söylüyordu. Çobanı getirmeleri için emir verdi, getirdiler. Çocuk yaşını henüz geçmiş bir genç çoban. Atatürk:

- Türküyü sen mi söylüyorsun? diye sordu. Çoban:

- Evet, deyince:

- Sesin çok güzel, okuman da fena değil. Burada da söyle de dinleyelim.

Genç çoban nazlanmadan, yadırgamadan başladı: (Demirciler demir döğer tunç olur...) Türkü bitmişti. Atatürk ellerini çırptı ve alkışladı ve yüksek sesle:

- Biis... biis, diye bağırdı.

Genç çoban bundan hiçbir şey anlamamıştı. Atatürk izah etti:

- Biis demek, beğendik, bir daha söyle, tekrar et demektir. Çoban Türküyü tekrarladı. O zaman Atatürk , cebinden bir elli lira çıkardı çobana verdi. Çoban paraya baktı ve memnun bir tavırla:

- Biis... biis diye bağırdı.

Atatürk, bu zeki hareket ve cevap karşısında o kadar memnun oldu ki, bir elli liralık daha çıkarıp verdi ve yanındakilere:

- İmkân olsaydı da, Musolini şu sahneyi görseydi ve cevabı işitseydi, hangi millete nutuk söylediğini anlardı.

Askeri dehasının yanında diplomasinin bütün inceliklerine de haiz olan Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk halkına olan güveni ve inancı sayesinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyetimizin temellerinde çok büyük fedakarlıklar yatmaktadır. Kurtuluş savaşımızın kahraman şehit ve gazilerinin yanında

Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar bu uğurda canını feda eden kahramanlarımızın hiç bitmeyecek varlığı bizim en büyük güvencemizdir. Zor dönemeçlerden geçtiğimiz bu günlerimize ışık tutacak olan da yine büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüleridir.