GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Nutuk, yazıldığı dönemde Cumhuriyet Halk Fırkası umumi reisi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde, 1919'dan 1927'ye dek kendisinin ve silâh arkadaşlarının faaliyetlerini özetlediği konuşmasının metnidir.

Kültür Bakanlığı Yayınevi tarafından (belgeler bölümü dışında) yaklaşık 900 sayfalık bir kitap olarak yayımlanmıştır ve Türkiye'nin bu dönemle ilgili en temel resmî tarih kaynağı olma niteliğindedir.

1927'de Osmanlıca harflerle basılan Nutuk'un, sonraki yıllarda birçok kurum ve kitabevi tarafından sayısız baskıları yapılmıştır. 1960'lı yıllardan başlayarak bazı baskılarda, o tarihlerde TDK'nin yaygınlaştırmaya çalıştığı öz Türkçe kullanma akımına uyularak "Nutuk" yerine "Söylev" adı da kullanılmıştır. Bazı baskılarda hem Söylev hem de Nutuk adının birlikte kullanılması tercih edilmiştir.

Nutuk, belgeleri sayesinde, Atatürk'ün tarihçi kimliğini de ortaya koymaktadır. Atatürk, yaşanılan olaylarla ilgili kayıtlı belgeleri toplamış ve Nutuk'u yazarken bu belgelere dayanarak icraatlarını özetlemiştir. Nutuk, Gençliğe Hitabe ile sona erer.

Nutuk, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı dönemini birinci ağızdan aktardığı, Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir eserdir.

Atatürk, Nutuk ile geçmişi anlatıp aynı zamanda gelecekte olabilecek tehlikelerin önceden sezilebilmesi için alınacak derslerden bahsetmektedir. Bazı sayfalarda açıkça belirttiği "sonraki yıllarda durumun kolay ve açıkça değerlendirilmesi için bu kadar ayrıntıya yer verilmiştir" sözü ile Atatürk ileri görüşlülüğünü bir kere daha ortaya koymuştur.

Atatürk, Nutuk’u niçin yazdığını aşağıdaki sözleriyle açıklamıştır:

“… Maksadım, inkılâbımızın incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır. Bütün bu olguların ve olayların cereyanında TBMM ve Hükûmet Başkanı, Başkomutan ve Cumhurbaşkanı olmaktan çok, teşkilâtımızın Genel Başkanı olarak bu görevi yapmaya kendimi mecbur sayarım.” (Anıtkabir Dergisi, Yıl: 2012, Sayı: 47, s. 10.)

Nutuk’un yazım süreci çok yorucu ve uzun olmuştur. Falih Rıfkı Atay, Nutuk’un hazırlanışı ile olarak şunları yazar:

“… Çalışma odasında yarı ayaküstü, yarı oturarak ve yüzlercesi arasından vesikalar ayırarak Nutuk’unu dikte ederdi. Yorulan değişirdi. Bir defasında pek genç bir arkadaşı baygınlık geçirmişti. Akşama doğru bir banyo aldıktan sonra, hiç dinlenmeden sofraya iner, o gün yazdıklarını bize okur veya okutur, hadiseler üzerinde terütaze bir muhakemeyle tartışmalar yapardı.” (Anıtkabir Dergisi, Yıl: 2012, Sayı: 47, s. 13.)

Atatürk “1919 senesinin 19’uncu günü Samsun’a çıktım.” ifadeleriyle başlayan tarihî eseri üç ciltten meydana gelmiştir.

Birinci cilt, 1919 – 1920 yılları arasını ele alır ve genel olarak;

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, Osmanlı Devletinin genel durumu, Millî Mücadele çalışmaları, Millî Mücadele’yi içeriden ve dışarıdan engelleme çabaları, Kongreler, Mustafa Kemal’in şahsına ve Heyet-i Temsiliye’ ye karşı ortaya çıkan tepkiler ve TBMM’yi açma çalışmalarından bahseder.

İkinci ciltte ise 1920 – 27 yılları arasındaki dönem ele alınmıştır. Bu ciltte genel olarak;

TBMM’nin açılışı, Kurtuluş Savaşı, İtilâf Devletleriyle yapılan siyasî görüşmeler, Cumhuriyet’in ilânı, çok partili hayata geçiş ve yapılan devrimler anlatılmıştır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

Ayrıca bu cilt, Nutuk’un Mustafa Kemal’in bir anlamda vasiyeti olduğunu doğrular biçimde Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesiyle son bulmuştur.

Üçüncü cilt ise 1919 – 20 yılları arasındaki yazışmaları ihtiva eden tarihi belgelerden oluşmaktadır.

Atatürk, Nutuk’la ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştır:

“Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve ayrıntılı demecim, en nihayet mazi olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda milletim için ve gelecekteki evlâtlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktalar açıklayabilmişsem kendimi mutlu sayacağım. Efendiler, bu demecimle, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve fennin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen millî felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum!” (Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Nutuk, s. 607.) (Düzenlenmiştir.)

Nutuk, birinci elden anlatılan ulusal ve tarihsel olayları tarafsız bir gözle yazmak isteyen bir tarihçinin eseri değil, doğrudan doğruya tarih yapanla yazanın aynı kişi olduğu bir başyapıttır. Bu nedenle Nutuk’un benzerleriyle kıyaslanması mümkün değildir. Atatürk’ ün Nutuk’u yazmasının temel nedenlerinden biri, millî tarih bilincini geliştirmektir. Nutuk, yalnız geçmiş devrin bir öyküsü olarak dünümüzü anlatmakla kalmayıp yakın tarihimizden alınan ibret dolu deneyimlerle, millî varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutan yüksek bir değer taşımaktadır.

Bu eser, tarihin akışını değiştirme gücüne sahip bir liderin, varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milleti bağımsızlığa nasıl kavuşturduğunun temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmış bir devleti nasıl çağdaş ve millî bir devlet hâline getirebildiğinin belgelere dayanan bir öyküsüdür.

Ayrıca Atatürk’ün bu eserinde bildirdiği olay ve şahsiyetler hakkındaki bilgilerin doğruluğunu bir cilt dolusu belge ile büyük oranda teyit etmiş olması da Nutuk’un sıradan bir hatırat olmadığını, çok daha güvenilir bir kaynak olduğunu bizlere göstermektedir.

Elbette Millî Mücadele’ nin Önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ e minnet ve şükran duyuyorum; nur içinde yatsın; mekânı Cennet olsun!

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.