Bu hafta sizlere geçen hafta hakkın rahmetine kavuşan aile dostumuz halk müziği sanatçısı Nuri Sesigüzel’in, örnek olabilecek sahne çalışmalarından ve yaşamından birkaç pasaj kaleme almak isterim.

Eskiden bin kişiyi yemekli ağırlayabilecek müzikholler vardı, gar gazinosu, çakıl gazinosu, lunapark gazinosu gibi. Bu gazinolarda sahne alan Nuri Sesigüzel’in bir başka sahnesi olurdu.

Anadolu köylerinin yaşamlarını canlı olarak sahneye taşırdı. Tavuklar, horozlar, koyunlar, kuzular bunların ahırları, kümesleri sahne açılınca seyircilerin şaşkınlığı gözlerinden ve alkışlarından belli olurdu.

Nuri Sesigüzel dahil ona eşlik eden müzisyenlerin de giyimi kuşamı bu tarzda olurdu. Daha sonraları diğer halk müziği sanatçıları da Nuri Sesigüzel’in sahne görseline daha doğrusu o dönemin modasına ayak uydurarak (tabiri caizse) sahne alırlardı.

Örnek vermek gerekirse Muzaffer Akgün, Yıldıray Çınar, Ahmet Sezgin gibi sanatçılar bu tür sahne görüntüsünü daha da ileri götürerek, suyu akan köy çeşmesinin hemen yanına hazan mevsiminin geldiğini hatırlatan yaprakları dökülmeye başlayan canlı ağaç dahi kullanırlardı.

Seyircilerin bulunduğu bölgelerin ışıklarını kapatarak rengarenk ışıklarla açılan sahnenin görüntüsüne kapılmamak inanın mümkün olamazdı.

Tabi bu aksesuara uygun müziğin icrası da eklenince, görselliğin ve sanatın hazzı ve doyumu tarif edilemez güzellikte olurdu. O zaman belki de başka bir zamandı herhalde.

Saygılarımla.