GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
 Atatürk, hem anne, hem baba tarafından Türk’tür. Eldeki bilgi ve bulgular bu konuda hiçbir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır.
Atatürk’ ün hem anne, hem de baba tarafından soyu “ evlâd-i fâtihan” (Rumeli fethinde bulunanların soyu) , buraların Türkleştirilmesi için Anadolu’dan göç ettirilerek iskân edilen “Yörük” veya “ Türkmenler” dendir.
Baba soyu, Anadolu’dan gelerek Manastır vilayetinin Debre-i Bâlâ sancağına bağlı Svetigrad (günümüzde Kocacık Köyü)’a yerleşen Kocacık Türkmenleri’ nden gelmektedir. Aile sonradan Selânik’e göç etmiştir.
Anne soyu da, Fatih Sultan Mehmet döneminde Anadolu’dan Rumeli’ye göç ettirilip iskân edilmiş Konyar adı verilen Yörüklerdendir. Önceleri tamamen Türk olan Vodina sancağına bağlı Sarıgöl’e yerleşen aile, daha sonraları Selânik yakınlarındaki Langaza’ ya göç etmiştir.             
(Konyarlar, kendileri de Yörük olmalarına rağmen, Anadolu’dan Konya civarından geldikleri yerin adıyla tanınıyorlardı. Konya sözcüğünün sonuna gelen “ar” eki, Arnavutça’ da sözcüğe “memleketli” anlamı kazandırır. Bu duruma göre, “Konyar” sözcüğü, “Konyalı” anlamına gelir.)
Atatürk, köklü bir ailenin soyundandır.  Onun da ataları, geçmiş büyükleri olduğu gibi, baba ve ana tarafından bugüne gelen ve halen aramızda yaşayan aile yakınları bulunmaktadır.
Atatürk’ün soyu araştırılırken göze çarpan ilk ve en önemli husus, hem Atatürk’te, hem de ailesinde muazzam bir Türklük bilinci olmasıdır. Aile, bütün bireyleriyle Türk olmakla övünmektedir.  
Atatürk her fırsatta Türk Milleti’nden övgüyle söz etmiş, Türk olduğunu onurla söylemiştir:
“…Benim hayatta yegâne onurum, servetim, Türklükten başka bir şey değildir. “ 
“…Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkalâdelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.” 
“…Anasının ve babasının soyluluğu ile övünen Teodoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla’ya barış görüşmesinden önce sormuş:‘ Siz hangi soylu ailedensiniz?’ Atilla da ona ,  ‘Ben asil bir milletin evlâdıyım’ diye cevap vermiş. ; İşte benim cevabım da size budur.” 
“…Mensup olduğum Türk Milleti’nin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır.”
“…Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır.” 
“…Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.
Dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.” 
“…Türk’ün saygınlığı, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun daha iyidir.” 
“…Türk Milleti, kahramanlıkta olduğu kadar kabiliyet ve hünerde de bütün milletlerden üstündür.” 
“…Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler, bütün dünya medeniyet ve insanlığı için, benzemeye çalışılacak bir örnektir. Yalnız bu kadar değil, Türkler tarihin çok eski devirlerinde insanlığa karşı yaptıkları kültürel vazifeleri yeniden ve fakat bu sefer daha üstün şekilde yapmaya hazırlanan yüksek bir varlıktır.”
“…Türk Milleti, her gün yeniden yeniye ve çok dikkatli incelenmeye değer bir cevherdir.” 
“…Yurttaşlarım, az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
…Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesin bilmiştir. Ve çünkü Türk Milleti’nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. 
…Ne mutlu Türküm diyene…“
“…Çoğumuz büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz.”
“…Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Atatürk kendini ve bağlı olduğu Türk Milleti’ni böyle tanıtıyor ve Türklüğü ile onur duyduğunu söylüyor. 
Bir ulustan olmak, bir ulusa bağlı olmak, kişisel aidiyet duygusuyla ilgilidir. Birey, ait olduğunu hissettiği ve düşündüğü ulustandır.
Örneğin, Fransa denince ilk akla gelen isimlerden biri, Napolyon Bonaparte’dır. Her hangi bir Fransız milliyetçisi, gururla önce Napolyon’un ismini ön plân çıkarır. Napolyon’un doğum yeri Fransa değil, Korsika’dır. Korsikalılar kendilerini Fransız kabul etmezler ve dilleri Fransızca’dan farklıdır. Napolyon, Korsika Adası’nın Ajorrka isimli bir kentinde doğmuştur. Daha da ilginci, Napolyon’un ataları, orta batı İtalya’dan Korsika’ya göç etmişlerdir ve aslen İtalyan kökenlidirler. Ancak, Napolyon, her fırsatta kendini Fransız olarak algılamış, Fransa’nın yüksek idealleri uğruna çaba göstermiştir.
Oysa Atatürk, kökleriyle de, aidiyet duygusuyla da, Türk’tür.
Aidiyet duygusu ve hatıralar dışında, eldeki tüm bilgi ve bulgular da, Atatürk’ün köklü bir Türk ailesine sahip olduğunu göstermektedir.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!