Dedeler neden hava soğuk olsa bile parklarda otururlar bilir misiniz?

Ya da cami önlerindeki banklarda…

Hiç düşündünüz mü?

Ya da alışveriş merkezlerinde hiç alış veriş yapmadan saatlerce vitrinlerde sergilenenleri seyrederler, sanki alış veriş yapacaklarmış gibi, ellerine alıp evirip çevirerek incelerler; sonra da sakince yerlerine bırakırlar, zaman geçirirler, hiç dikkatinizi çekti mi?

Birçoğunun eşi ölmüştür.

Tek başına yemeğini yapacak, çayını demleyecek durumda değildir.

Gelininin ya da damadının yanına sığınmıştır.

Bedeni ve ruhu artık gerilemeye başlamıştır.

Uzuvları görevini yapamaz hale gelmiştir.

Dermansız, çaresiz, mahzundur.

Yürekleri yumuşamış, gözyaşı gözünün kenarında hazır bekler, gurbetten geleni görse o yaşı akıtır hemen!

Yemeğini üzerine döker, takma dişi ağzından çıkar, dişi gıcırdar.

Damadın, gelinin, oğlunun, kızının, torunların küçük bir sözü gücüne gider.

Üzülür, gözleri dolar, yutkunur!

İçine atar acısını, çaresizliğini!

Sessizce, ezilerek sofradan çekilir, usulca…

‘Baba niye kalktın, doymadın ki’ der, kızı, oğlu!

‘ Doydum yavrum doydum, siz devam edin’ der. Der demesine de yüreği hüzünle dolmuştur dedenin!

‘ Allah'ım beni niye görmüyorsun, benim de canımı al!’ der.

"Canının alınmasını Allah'tan istemek, yalvarmak" duaların en son noktası değil midir?

Ve o dede yine usulca kendini kapıdan dışarı atmanın hesabını yapar, inceden inceye, iç çeke çeke…

Ne desin?

‘ Yavrum ezan vakti geliyor, ben yavaş yavaş dışarı çıkayım’ der ve çıkar.

O dışarı çıkış yanan yüreğine soğuk su gibi gelir.

Ya bir Cami avlusuna ya da bir parka gider, oturur. Tanımasa da selâm verip oturur diğer yaşlının yanına…

Gündüzleri camidir, onların sığınacağı ısınacağı yer. Yüreğine ferahlık bulacağı yer.

Emeklilik maaşı olan bir nebze iyidir ötekilerden…

Gelininin, damadının ihtiyacı da varsa, maaş hatırına ilgilenirler yine…

Ya yoksa?

Yeryüzünün en sevimsizi, en istenmeyeni olur.

Yalnızlık değil de esasen kimsesizlik zordur.

Yalnızlık bir tercihtir ama kimsesizlik, kimsenin arayıp sormadığı o var ya, o… İşte o çok fena!

Gençler!

Varacağımız yer İhtiyarlık Durağı.

Aman ha, parkta oturan yaşlıya, otobüsteki yaşlıya siz siz olun yer verin!

Eleştirmeyin!

Normal şekilde yürüyemeyen, hareket edemeyen yaşlılarla alay etmeyin, aşağılamayın, küçümsemeyin.

Bakıma muhtaç olan aile büyüklerinizi sokağa atmayın, bakımevlerinde himmete muhtaç bırakmayın.

Yalnızlığa terk etmeyin!

O yaşlara gelecek bizler de sınanacağız!

Hep beraber imtihan halindeyiz, son nefese kadar!

Tanıdığınız yaşlı varsa bir selâm verin, “Nasılsın?” deyin hatırını sorun, sohbet edin, gerekirse durumuna göre bir çay, bir çorba ikram edin...

Tanımadığınız bir yaşlıya selâm vermek, küçük bir gülümseme o kadar da zor olmamalı…

Saygı, sevgiyle ve kırmadan...

Gerektiğinde yardım edin gururunu incitmeden…

Ve yaşlılarınızı UNUTMAYIN!

Daha da önemlisi siz de yaşlanacaksınız, UNUTMAYIN!