GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar;

Yalova ile ilgili çeşitli kaynaklarda dikkatimi çeken bazı bilgiler hakkında katılmadığım düşünce ve değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.

21 Ekim 1096 tarihinde, Selçuklular ile Birinci Haçlı grubu öncüleri arasında geçen Kibotos Muharebesi, vadinin dar bir bölgesinde başladıktan sonra Hersek bölgesinde sona ermiştir. Bu muharebenin Yalakdere Vadisi’ nde bulunan ve günümüzde kimilerince Çobankale olarak adlandırılan kale ile bir ilgisi yoktur. Adını da zaten kıyıdaki meskûn mahalden alır.

27 Temmuz 1302 tarihinde kazanılan Bafeus Muharebesi, Hersek burnunda başlamış, köy meydanında devam etmiştir. Bu muharebeninde vadide bulunan ve kimilerince Çobankale olarak adlandırılan kale ile bir ilgisi yoktur. Bu kale civarında, 1301 yılında bir cebri keşif muharebesi yapılmıştır, o kadar…

Günümüzde bazı tarihçiler, Bapheus Muharebesi adını Yalakova Vadisi’nde bulunan Bapheus Kalesi’nden aldığını söylüyorlar. Bu yaklaşımın sonucu olsa gerek, Bapheus adının yanında parantez içinde sonradan (Koyunhisar ya da Çobankale) adı ilâve edilmiş. Pahimeres’ in yazdığı orijinal metinde bu ilâveler yok.  Zaten, Roma döneminde (Anadolu’da Bizans dönemi diye adlandırılan dönemde) Anadolu’da Bapheus Kalesi diye bir kale yoktur.

Dönemi yaşayan tarihçi Pahimeres, muharebeyi anlattığı metinde  “Bapheus Kalesi” tanımını hiç kullanmamış. Aksine “Bapheus sahili, Bapheus yanı, Bapheus düzlüğü” gibi tanımlamalara yer vermiş.

Burada yeri gelmişken belirtelim. Bapheus, “Sulak yer” demektir. Günümüzdeki Altınova İlçesi Hersek Mahallesi, burundaki eski bir yerleşim alanının dışında bataklık bir alan olduğu için, Pahimeres, burada yapılan muharebeye “Bapheus Muharebesi” adını vermiştir. Kendince mantıklı bir yaklaşımdır. Ama bu adın vadideki kaleyle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur

Yalova yöresinin, 27 Temmuz 1302 tarihinde kazanılan Bafeus Zaferi ile Osmanlı hâkimiyetinegirdiği ifadesi değişik çalışmalarda yer alıyor.

Bu ifade doğru değil. Osmanlı atlıları, Yalova yöresine 1302, 1307, 1326 ve 1327 gibi yıllarda akınlar yapmalarına rağmen, yöre, kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine Yalakonya Kalesi ile Yalakdere Vadisi’ ndeki kalenin düşmesinden sonra girdi. 1337’ de bu iki kalenin elde edilmesinden sonra Emir Ali Bey, günümüzdeki Yalova bölgesini ele geçirdi. Fetih bundansonra tamamlandı.

Çobankale olarak adlandırılan kaleye Koyunhisar da dendiği ileri sürülerek, Koyunhisar Muharebesinin burada yapıldığını kabul edenler vardır. Koyunhisar Muharebesi Dimboz Geçidi civarındadır. Bu kalenin Koyunhisar muharebesi ile ilgisi yoktur.

ATATÜRK’ ün “Yalova Benim Kentimdir” diye bir söz söylediği varsayılıyor. Ben bu sözü ilk kez, Yalova’da yayımlanan bir kitapta görmüş, 1998 yılında Yalova Valiliği ve Yalova Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yayımlanan “Atatürk ve Yalova” isimli kitapta da kullanmıştım.

Ne var ki, daha sonra Atatürk’ ün Yalova’ da yaptığı çalışmaları gün gün ayrıntısıyla incelerken, onun bu sözü söylediğine dair tek kanıt veya belge bulamadım. Kısacası olmayan bir sözü abartıyla kullanmanın bir anlamı yoktur.

Esasen, bir Cumhurbaşkanı, ülkesinin şehirleri arasında ayrım yapmaz, tüm ülke onun için eş değerdir. Burada Yalovalının şunu fark etmesi gerekir: ATATÜRK, “Yalova Benim Kentimdir” dememiştir ama Yalova’yı önemsemiş ve Yalova’yı çağdaş ve modern bir yer haline getirmeye çalışmıştır.

Bu anlamda, evet, “YALOVA, ATATÜRK’ÜN KENTİDİR!”

Ama ATATÜRK’ e atfedilen “Yalova Benim Kentimdir” sözü ile “Yalova Atatürk’ün Kentidir” sözü arasında anlam olarak çok fark vardır.

Tabi, Yalovalı, Yalova’ yı Atatürk’ ün kenti olarak kabul ediyorsa, Atatürk’ ün Yalovalıya emanetlerine de sahip çıkmalıdır.

GÜNÜN SÖZÜ: “ Kimin işine ne kadar yarıyorsanız, kadar değerlisiniz!”

Gününüz aydınlık ve esenliklerle dolu olsun!

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!