GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Yaşlanma, organizmanın giderek biyolojik verimliliğini yitirmesi, çevresine uyumda güçlük çekmesi ve direnç mekanizmalarında gerileme olarak tanımlanabilir.
Her yıl 18–24 Mart tarihleri arası " Yaşlılara Saygı Haftası" olarak kutlanmaktadır.
Tıbbi ve toplumsal gelişmelerin yaşlılığın sınırını sürekli olarak yukarı çekmesi, günümüzde her bir bireyin biyolojik, psikolojik, sosyal yaşantıların yanı sıra farklı genetik ve sosyokültürel gruplarda normal yaşlanma özellikleri değişebilmekle birlikte genel olarak yaşlanmanın başlangıç yaşı 65 olarak kabul edilir. Bizde bu yaşlı nüfus giderek artıyor.
Yaşlı nüfus, toplumun hafızasıdır.
Toplumların yaşlı nüfuslara sunabildikleri hizmet kalitesi, o toplumun gelişmişliğin göstergesidir.
Yaşlı nüfus dışlanmaz, sahip çıkılır, korunur!
Her insan doğumundan itibaren giderek yaş almakta ve yaşlanmaktadır. Kısacası her genç, geleceğin yaşlısıdır.
Yaşlıların yalnız bırakılmaması, normal bir sosyal yaşam sürdürmeleri esas olmalıdır.
Ne yazık ki, sosyal hayatın zorlukları, pek çok yerde, yaşlıları giderek toplum dışında bırakmakta, kimi yerde yalnızlığa itmektedir.
İnsanın kendini yalnız hissetmesi kadar acı bir şey yoktur. Kalabalığın içinde yalnız insanı gözünden, bakışından, tebessümünden anlamak, anlamak isteyenler için çok kolaydır. Anlamak istemeyene zaten bir şey anlatamazsınız!
Hayatta olabilecek en kötü şey, kalabalıkların ortasında yalnızlığı hissederek çaresizce ölümü beklerken ölmektir!
Yıllar önce ulusal basında okumuştum. Londra’ nın banliyösünde, bahçe içindeki tek katlı evinde yalnız yaşayan yaşlı bir kadının Londra’ da yaşayan çocukları, (nasıl olmuşsa) annelerini merak etmişler. Telefonla irtibat kuramayınca bölge belediyesine haber vermişler. Kilitli kapıyı açarak içeri giren yetkililer, yaşlı kadının 3-4 sene önce, oturduğu koltukta öldüğünü, cesedinin de çürüdüğünü görmüşler. Bırakın komşularını, birkaç saatlik mesafede yaşayan kadının çocukları, yıllarca annelerini merak edip sormamışlar bile…
İngiltere'de korona virüsü salgını sırasında 65 yaş üstü çok sayıda yaşlının evlerinde tek başına öldüğü ve bazılarının cesetlerinin iki hafta sonra bulunduğu ortaya çıktı. Guardian gazetesinin haberine göre, 2020 yılı mart, nisan ve mayıs aylarında 700 kişinin evlerinde yalnız öldüğü belirlendi. .
24 Kasım 2021 günü, Muğla Bodrum’ da bir emekli öğretmenin cesedi tam 5 yıl sonra evinde çürümüş şekilde bulundu. 68 yaşındaki öğretmenin İngiltere’ de yaşayan ağabeyi, kendisine telefon ile ulaşamaması üzerine jandarmadan yardım istedi. Türkiye'de başka yakını bulunmayan ve yaklaşık 5 yıldır haber alınamayan emekli öğretmenin evine çilingir ile giden jandarma ekipleri, örümcek ağı kaplayan ve pas tutan kilidi güçlükle açtı; cesedin yatakta çürümüş olduğu görüldü.
Olayı biraz da farklı bir gözle görelim. Herkesin yaşlı annesi, babası, amcası, dayısı, ablası, kardeşi önemlidir, mutlaka aranmalıdır ama yan evde yaşayan komşu yaşlı amcayla teyze de önemlidir.
Allah kimseyi yalnızlıkla sınamasın. İstemese de giderek eski canlılığını kaybeden hiçbir yaşlı, yaşından dolayı ötelenmesin, dışlanmasın. Anneye- babaya, eşe, dosta, arkadaşa, komşuya bir küçük ilgi kırıntısı, ya da içten bir “nasılsın?” demek herhalde zor olmamalı…
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
ATATÜRK Der ki:
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kudretiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”