GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Geçen yılın ortalarında, Birleşmiş Milletler Global Çevre Raporu yayımlandı. 1100 bilim adamı tarafından hazırlanan 450 sayfalık rapor, Ağustos ayında Güney Afrika’ da yapılacak “ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA DÜNYASI ZİRVESİ” öncesinde dünya liderlerine sunulacak.

Çözüm için zamanın sınırlı olduğuna dikkat çeken rapora göre, “ÖNCE PARA” ya da “KİRLENEN SANAYİ” anlayışı değişmediği takdirde sanayi tesisleri, enerji hatları, havaalanları, konutlar ve diğer altyapının inşasındaki artış, doğal yaşam alanlarını yok edecek.

Özellikle yerleşimin yoğun olduğu kıyı alanlarında doğal şartlarda yaşam tükenecek; hava, su, toprak giderek artan hızla kirlenecek, yaşanmaz hale gelecek.

Ormanlar alârm verici oranda azalacak. Bu da mevsimleri deforme ederek kuraklığı artıracak, yağmurlar azalacak.

Susuzluk tarım alanlarını etkileyecek, hayvancılık tehdide uğrayacak.

Rapora göre: yeryüzündeki doğal alanların yüzde 70’i, önlem alınmadığı takdirde tahrip olacak.

Canlı türlerin yarıya yakını yok olacak.

Afrika’ daki insan nüfusu da kitlesel yok oluş tehdidi altında…

Kentleşmedeki patlama, atık suların değerlendirilmesindeki yetersizlik, kıyıları çevre sorunlarıyla kuşatacak.

Halen dünya nüfusunun yüzde 40’ ı temiz içme suyuna hasret, 30 yılda bu oran yüzde 50’ ye çıkacak. Dünya nüfusunun yarısı 2032 yılında içecek su bile bulamayacak.

Global ısınma su sıkıntısını artırıyor. Görünen o ki, bu sıkıntı giderek artacak.

Bugün birçok insanımız ülkede mevcut olan tatlı su kaynaklarının sınırsız olduğunu düşünüyor. Oysa kişi başına düşen su miktarı 65 milyonluk nüfus göz önünde tutularak 3600 metre küp/yıl/kişi’ dir.

Kullanılabilir suyun kişi başına bir yılda düştüğü miktar ise 1700 metre küp civarıdır. Oysa bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına bir yılda 10 000 metreküp su düşmelidir.

Bu bakımdan ülkemiz dünya standartlarına göre su fakiridir.

Türkiye’ deki su kaynakları akıllıca ve en iyi biçimde işlenerek kullanım için dağıtılmazsa, ülkemizin su fakirliği daha da artacak, insanlar yakın gelecekte bunun sıkıntısına düşeceklerdir.

Petrolden de önemli olan su kaynakları, yağışlarla tahditlidir/sınırlıdır. Petrol yeniden üretilebilir ama su üretilemez.

Yalova’ nın gelecekte en önemli ve öncelikli konusu su olacaktır.

Yeraltı kaynakları sınırlıdır.

Sanayi tesisleri dip sularını çektikçe, su dengesi bozulmaktadır. Taşköprü Ovası’ nda, denizden itibaren 1- 1,5 km, Hersek Ovası’ nda ise 2-3 km. tuzlanma vardır. Sahile sanayi tesisi yapılmasının en önemli sakıncalarından biri işte bu dip sularını yok etmeleridir.

Yalova’ nın su ihtiyacını karşılayan Gökçe Barajı, kullanım ömrünü tamamlamaktadır. Çok yakın gelecekte baraj havzası kuruyacak ve yer yer bataklığa dönüşecektir.

Yalova ilinin bir bütün olarak mevcut su rezervleri ve kentin gelecekte oluşacağı olası konum dikkate alınarak yeni bir düzenlemeye geçiş vakti gelmiş- geçmektedir.

**

Değerli okurlar, yukarıdaki satırlar yeni değil.

“Su Sorunu Giderek Büyüyecek” başlığıyla, 23 sene önce, evet tam 23 sene önce, 22 Haziran 2002 günü bu köşede yayımlandı. Arşivi karıştırırken gözüme çarpınca, önemine binaen tekrar yayımlamak istedim. İnanın tek kelimesini değiştirmedim, ekleme ve çıkarma yapmadım.

Sorun aynı şekilde mevcut ve giderek büyüyor. Ne yazık ki, hâlâ yapılacak projelerden (CEK- CAK) söz edilirken suçlamalar devam ediyor. Bu konuda fazla da yazmak istemiyorum. Ancak kuraklığa karşı önlemlerden ya da su kısıntılarından söz ediliyor ama en önemli konuda bir açıklama yok. Sel ya da aşırı yağışlarda suyun denize akmaması için alınması gereken önlemlerden hiç söz edilmiyor. Yağmur yağacak, seller denize akacak biz de öylece seyredeceğiz demek!

Yalova coğrafî konum olarak Türkiye’ nin en şanslı illerinden biri… Arkası su kaynaklarıyla dolu bir dağ silsilesi, dört mevsim dağdan denize az veya çok su taşıyan sayısını tam bilemediğim 25- 30 civarında dere, kuzeyi ve batısı deniz… Böyle sulak bir alanda susuz kalmak doğrusu oldukça düşündürücü…

Bunun adına ne denir bilmiyorum!

Son bir not:

Su yönetiminde çevre dostu ve yenilikçi çözümler geliştiren bir teknoloji şirketi, kentlerdeki su kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla geri dönüştürülmüş plâstik ve doğal atıklardan üretilen “yağmur suyu duvarları” tasarlıyor.

Bu sistem, binaların dış cephelerine entegre edilerek yağmur sularını topluyor, filtreliyor ve gri su olarak yeniden kullanılabilir hale getiriyor.

Meraklısına…

Umarım ilgililerin rağbet gözlerine takılır!

En içten sevgi ve saygılar değerli okurlar.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.