GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılları oldukça karanlıktır. Özellikle de Ertuğrul Gazi ile Osman Gazi dönemi söylencelerden ibarettir. Esasen o dönemin devletlerinin kuruluş tarihlerini, günümüzdeki anlayışla açıklamak mümkün değildir. Örneğin Osmanlı Devleti de, bir antlaşma ya da bir bağımsızlık bildirgesiyle kurulmamıştır. Gelişen şartlar ortaya önce bir beylik ve bunu takiben bir devlet kuruluşu çıkarmıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’ nin nerede, hangi tarihte kurulduğu da tarihçiler arasında tartışma konusudur.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından yayımlanan “Bilinmeyen Osmanlı” adını verdiği kitapta, Osmanlı’ nın kuruluş yılını şöyle açıklar:

“Osmanlı Maarif Nezareti, İstiklâl-i Osmanî’ nin tam gününü tespit etmek üzere, konuyu 28 Kanun-ı Sani 1329 tarihli tezkire ile Tarih-i Osmanî Encümeni Başkanlığı’ na havale eylemiştir. Encümenin görevlendirdiği tarihçi Efdalüddin konuyu bütün kaynaklardan araştırmış ve araştırma sonucuna göre bu tarih yani 4 Cemâziyelûlâ 699/ 27 Ocak 1300 tarihi istiklâl kazanılan gün olarak kutlanmaya başlanmıştır. Her ne kadar Osmanlı Beyliğinin bağımsızlığına alâmet olacak bazı olaylar daha önce meydana gelmişse de – 688/ 1288- 1298’ de tabl ve alemin(bayrak) gelmesi gibi- ancak tarihçilerin çoğunluğu 699 yılı üzerinde ittifak halindedirler. Bu yıl içinde Osman Bey’ e tabl, alem ve tuğ gibi saltanat alametlerini gönderen Anadolu Selçuklu Sultanı Sultan III. Al’addin Keykubad’ ın Gazan Han tarafından azl ve hapsedilmesi üzerine, Selçuklu Devleti fiilen sona ermiş ve uç gazileri (Serhad Ümerası) de bir araya gelerek Osman Gazi’ yi saltanat tahtına oturtmuşlardır. El öpülerek bî’atın yapıldığı bu merasim günü, Osmanlı Devleti’ nin istiklâl günü olarak kabul edilmelidir.”

İlhami Hami Danişmend, “İzahlı Osmanlı Tarihi” nde “Osmanlı an’anesinde Selçukî hâkimiyetinin inhilâli üzerine Osman Gazi’nin istiklâline müsâdif gösterilen itibarî tarih başı” bölümünde, Osmanlı Devleti’ nin kuruluşuyla ilgili şunları yazar:

“(Klâsik telâkkide Osmanlı idâresi 1299 yılından itibaren müstakil bir devlet mahiyetini almış sayılır. Hakikatte ise Osmanlı istiklâli hakkındaki klâsik rivâyetlerin hepsi yanlıştır: Bu tarihlerde ve bilhassa 1299=699 tarihinde Anadolu Selçukî devleti munkabız(çekilmiş-büzülmüş-sıkışmış) olduğu için Osmanlı Beyliği müstakil(bağımsız) kalmış gibi gösterilirse de, son Selçukî sultanı «İkinci Gıyâsüddin Mes’ud» 1308=708 tarihinde ölünceye kadar Selçukî saltanatı devam etmiştir. Her halde bütün bu istiklâl rivâyetlerinin (bağımsızlık söylencelerinin) 1299=699, 1301=701 tarihleri arasında, yâni Selçukîlerin son yıllarında Anadolu Türk Beyliklerinin teşekkül etmesinden ve Mongol(Moğol) tahakkümü altındaki Selçukî hâkimiyetinin artık tamamiyle inhilâle(dağılmaya- çözülmeye) yüz tutmuş olmasından galat olmak(yanlış anlatmak) ihtimâli çok kuvvetlidir. Garbı Anadolu’da teşekkül eden bütün bu Türk Beylikleri ilk zamanlarında İran Mongol hâzinesine haraç vermişler ve Mongollar tarafından kendi «Uc Beylikleri» şeklinde telâkki edilmişlerdir. Osmanlı Beyliği de işte bunların biridir. Onun için Osmanlıların istiklâli Mongol tahakkümü altındaki Selçukî idaresinin inkırazından(bitmesinden) değil, 1335=736 tarihinde İran Mongol hükümdarı «Ebu-Saîd Bahadur Han» ın doğrudan doğruya vâris bırakmayarak ölmesi üzerine zuhur eden saltanat mücadelelerinden dolayı Anadolu Mongol hâkimiyetinin inhilalinden (dağılıp- çözülmesinden)ve bütün bu Türk Beyliklerinin işte o vaziyet üzerine müstakil kaldıkları tarihten itibaren başlamış sayılabilir). “

Osmanlı tarihi üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınan İngiliz tarihçi ve yazar Dr. Caroline Finkel’ in konuyla ilgili değerlendirmesi şöyledir:

“ Osmanlı İmparatorluğu’ nun kuruluş tarihi neden M.S. 1299 kabul ediliyor? O tarihte ne önemli bir savaş olmuş, ne bir bağımsızlık ilânı yapılmış, ne de bir kale fethedilmişti… İlk Osmanlılar, otoritelerini pekiştirme mücadelesi içinde, devletlerinin kuruluş tarihinden çok, onların egemenlik haklarının temelini oluşturan vizyonla ilgiliydiler… Osmanlı’ nın adını ilk kez 1300 dolaylarında, dönemin bir Bizans tarihçisinden, bir Bizans gücüyle, Osman adlı birisinin başını çektiği birlikler arasında bir çatışma çıkması dolayısıyla duyuyoruz. Bu çatışma, Konstantinopolis’ ten fazla uzak olmayan bir yerde, Marmara Denizi’ nin güney kıyısında meydana gelmiş, Bizans kuvvetleri yenilmişlerdi. …Türkmen beylikleri resmen İlhanlıların hükümranlığı altında oldukları sürece beyleri adına sikke kestirememişlerdi. Ancak bize kalan en eski tarihli Osmanlı sikkesi 1326- 7 yılına, yani Osman’ ın ölümünden sonraki bir tarihe aittir ve bazı görüşlere göre bu Osmanlı Devleti’ nin İlhanlılardan bağımsızlaşması hususunda düşünülebilecek en erken tarihtir.“

Şimdi de Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ nun Bafeus Zaferi’ nin Osmanlı Devleti’ nin kuruluşundaki önemi konusundaki görüşlerini hatırlayalım:

“ Geleneksel Osmanlı tarih yazıcılığı, 1299’ da Selçuklu hâkimiyetinin sona erdiğini ve Osman Gazi’ nin bu tarihte bağımsız olduğunu kabul eder. Ancak Türkiye Selçuklu tarihi üzerine yapılan araştırmalar bu devletin 1318’ e kadar devam ettiğini ortaya çıkarmıştır. Aşıkpaşazade tarihine göre 1299’ da Yarhisar, Bilecik, İnegöl ve Yenişehir fethedilmiş, rivayete göre o zaman Osman Gazi kendi adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilân etmiştir. Ancak fetih tarihleri tartışmalıdır. … Bizans kuvvetlerine karşı kazandığı zafer, Osman Gazi’ yi bölgede karizmatik bir bey durumuna getirip, ona hanedan kurucusu karizması kazandırdı. Bu yüzden 27 Temmuz 1302 tarihini Osmanlı İmparatorluğu’ nun kesin kuruluş tarihi olarak kabul etmek 1299’a göre çok daha doğru olacaktır.”

Hocaların Hocası Prof. Dr. Halil İnalcık’ ın bu konudaki tespit ve değerlendirmeleri şöyledir:

“ Rivayete göre, 1299 yılında Eskişehir batısında Bilecik, Yarhisar, Yenişehir ve İnegöl tekfurlarının hisarlarını fethettiği zaman, Osman kendi adına hutbe okutmuş, bağımsızlık iddiasında bulunmuştur. Öyle görünüyor ki, Menâkibnâme, bu aşamada Osman’ ı öbür Türkmen beyleri gibi bağımsızlığa hak kazanmış bir İslâm hükümdarı gibi göstermeye çalışmaktadır. Menâkıbnâme’ yi yazan (Yahşî Fakih) veya anlatan ( Orhan’ ın imamı İshak Fakîh) bağımsız Osmanlı Devleti’ nin bu tarihte doğduğu bilincindedir. Şimdiye kadar tarihçiler onu izleyerek bu tarihi, devletin gerçekten ve hukuken kuruluş tarihi olarak kabul etmişlerdir. … Osman’ ın bir hanedan kurucusu durumuna gelmesi, 1302’ de kazandığı zaferle ilgilidir.“

Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.

(Hocaların hocası, değerli büyüğüm merhum Prof. Dr. Halil İnalcık’ ın hayat öyküsünü anlattığı “Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı” adlı kitabında, ikimizin yer aldığı bir fotoğrafa özellikle yer vermesi, hayatımın en büyük onurlarındandır. Hocam, 25 Temmuz 2016 günü vefat etmişti. Saygı ve rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun, nurlar içinde yatsın.)