GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortama “ Çevre “;

Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiye ise, “ Çevre Kirliliği” denir.

Çevre; fiziksel, kimyasal, biyolojik, kültürel ve sosyo- ekonomik kaynak ve değerlerin oluşturduğu ve bu değerlerin birbirleriyle sürekli etkileşim içinde bulunduğu sistemler bütünüdür.

Sürdürülebilir Çevre: gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecidir.

Çevre sorunları gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada ağırlığını her geçen gün biraz daha hissettiriyor.

Aldığımız gıdadan soluduğumuz havaya, tatil kasabasından iş yerine kadar karşımıza çıkan sorun hep aynı… Çevre kirliliği…

Konunun öneminden dolayı, İsveç’ in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından bu yana, çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla, her yıl 5 Haziran günü, “Dünya Çevre Günü” olarak kutlanıyor.

Yalova’da (sadece içinde yaşadığımız fiziksel bir mekân değil; sosyal, kültürel, psikolojik değerleri ve ekolojik sistemiyle bir bütün olarak)çevreye önem verildiğini, çevre bilincinin gelişmiş olduğunu ve sağlıklı bir çevrede yaşandığını söylemek mümkün müdür?

Kanaatimce Yalova’da, sürdürülebilir sosyo/kültürel çevrede yaşadığımızı söylemek mümkün değildir.

O kadar ki, ekonomik çıkar ve siyasî rant/getirim, çevre bilincini silip atmıştır.

En büyük yanlışlık olarak Yalova’ya kirli sanayinin getirildiğini, Atatürk’ ün emanetlerine sahip çıkılmadığını düşünüyorum.

Toprak kirlenmiş, meyve bahçeleri zarar görmüştür.

Su kirlenmiş, denize girilmez olmuştur. Allah aşkına, denize akan derelerin kirliliğini kimse görmüyor mu?

Kıyılar doldurulmuş, deniz Yalovalı’ dan uzaklaştırılmıştır. Sizce denizi doldurup üzerine park, eğlence parkı ya da araç parkı yapmak marifet mi?

En değerli tarım ve turizm alanlarına fabrikalar, eğitim tesisleri ve beton binalar kondurulmuş, iş olanakları açılmış; ancak bu iş potansiyel tarım ve turizm arazilerinin işlenmesi aleyhine olmuştur.

Aynı şekilde, birinci sınıf tarım ve turizm alanları ikinci konut sahalarına açılmış, bu alanlar tarım ve turizm açısından rasyonel kullanılamadığı için, verdiğinden çoğunu almıştır.

Bilim dışı ölçülerde yüksek ve yoğun yapılanma teşvik edilmiş, adeta denize duvar çekilmiştir.

“Yol gider orman biter” denmesine rağmen, ormana yapılan yollarla övünülmüştür.

Sık sık yapılan toplantılarda, her zaman, il açısından katma değer oluşturacak projeler ve devlet imkânlarının kullanılması esas alınmış; sürdürülebilir çevre konusu yeterli şekilde gündeme gelmemiştir.

Ve bu böyle devam ediyor!

İşin ilginç tarafı, gelecekte nasıl bir yol izleneceği hâlâ belli değil; ha babam proje üretmekle meşgulüz ama ortada kaybolan değerler hızla artıyor!

Ekosistem tüm canlıların çevresi ile etkileşimi olarak tanımlanabilir. Ormanlık alanlardan ve kıyılara kadar tüm canlılar hayatta kalmak için sağlıklı ekosistemlere ihtiyaç duyarlar. Ancak yıllar geçtikçe, hayatta kalmamızın temellerini endişe verici bir oranda kaybediyor ve yok ediyoruz.

Yapılan araştırmalar dünyada her üç saniyede neredeyse bir futbol sahası kadar ormanlık alanın çeşitli nedenlerle yok olduğunu gösteriyor. Geçen yüzyılda dünyadaki sulak alanların yarısından fazlasının yok olduğu kayıtlarda yer alıyor.

Küresel sera gazı emisyonları gün geçtikçe artıyor ve bu da iklim değişikliğinin potansiyel nedenleri arasında görülüyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) bünyesinde, ekosistemlerin bozulmasını yavaşlatabilecek ve durdurabilecek ve iyileşmelerini hızlandırabilecek bir dizi eyleme giriş sağlayan, ekosistem restorasyonu için pratik bir kılavuz yayınladı.

Ekosistem restorasyonu, büyük ölçekte küresel bir girişimdir.

Lütfen şimdi yazacaklarımı küçümsemeyin; Bizler de ağaç dikerek, çevremizdeki çöpleri temizleyerek ve yeşil alanları arttırarak, evlerimizdeki atıklarımızı ayrıştırarak ve geri dönüşüme kazandırarak, enerji tüketimimizi azaltarak bizim için küçük ama doğa için büyük adımlar atıp, bu girişimde yerimizi alabiliriz.

Unutmayalım ki, ekosistemlere yatırım yapmak geleceğimize yatırım yapmaktır.

SON SÖZ: Yalova’nın geleceği konusunda doğru kararlar verebilmek, geçmişte yapılan yanlışların bilincinde olmakla mümkündür