DEVAM

15 Mayıs 1919’ da Samsun’a hareket edecek olan Mustafa Kemal Paşa’ nın Görev Talimatı’ nı, Mustafa Kemal Paşa ile Genelkurmay 2’ nci Başkanı (Diyarbakırlı Kâzım Paşa diye tanınır) Kâzım (İNANÇ) Paşa birlikte yazmışlardı. Hazırlanan talimat şu şekildeydi:

 “ERKÂN-I HARBİYE-İ UMUMİYE DAİRESİ

ŞUBE: 1 NUMARA:

Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliği’ ne aid vezâif ( vazifeler) yalnız askerî olmayıp, müfettişliğin ihtiva eylediği mıntıka dâhilinde aynı zamanda da mülkîdir.

1.  İşbu müşterek vezâif şunlardır:

a.  Mıntıkada asayîş-i dahilînin iade ve istikrarı ve bu asayişsizliğin esbâb-ı hudûsunun tesbiti.

b.  Mıntıkada ötede- beride müteferrik bir halde mevcudiyetinden bahsedilen esliha ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak münasip depolara iddiharı ve muhafaza altına alınması.

c.  Muhtelif mahallerde bir takım şûralar mevcut olduğu ve bunların asker toplamakta bulunduğu ve gayrıresmî bir surette ordunun bunları himaye eylediği iddia olunuyor. Böyle şûralar mevcud olup da asker topluyor, silâh tevzî ediyor ve ordu ile de münasebette bulunuyorlarsa kat’iyyen men’i ile bu kabîl müteşekkil şûraların da lâğvı.

2.  Bunun için:

a.  İki fırkalı olan Üçüncü ve dört fırkalı olan Onbeşinci Kolordular müfettişlik emrine verilmiştir. İşbu kolordular harekât ve asayiş hususatında doğrudan doğruya müfettişlikle ve muamelât-ı cariye yani muamelât-ı zatiye, kuvve-i umumiye vesaire gibi hususatda kemafi’s-sabık Harbiye nezareti ile muhabere edeceklerdir. Fırka veyahut mıntıka kumandanlığı veya bir vazife-i hususiyeye tayin edilecek zabıtanın tayin ve tebdilleri, müfettişliğin talebiyle olacaktır. Maahaza sair hususatça lüzum ve menfaat görerek müfettişliğin verdiği talimatı koloru kumandanlıkları aynen tatbik edeceklerdir. Bilhassa ahval-i sıhhiye pek mühimdir. Bu zemindeki tetkikat ve icraatın ahaliye de teşmili lâzımdır.

b.  Müfettişlik mıntıkası Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilâyetleriyle Erzincan ve Canik müstakil livalarını ihtiva eylediğinden, müfettişliğin yukarıda tâdât eden vezâifi tedvîr için vereceği bil’cümle talimatı işbu vilâyetlerle mutasarrıflıklar doğrudan doğruya ifa edeceklerdir.

3.  Müfettişlik hududuna mücavir vilâyât ve evliye-i müstakile ( Diyarbakır, Bitlis, Mamuretülaziz, Ankara, Kastamonu vilâyetleri) ile kolordu kumandanlıkları da müfettişliğin ifâ-yı vazife sırasında re’sen vâki olacak müracaatlarını nazar-ı dikkate alacaklardır.

4.  Müfettişliğin husûsât-ı askeriyeye ait mercîi harbiye nezareti olmakla beraber, husûsât-ı sâire için makamat-ı âliye-i âidiyesiyle muhabere edecek ve işbu muhaberen Harbiye Nezareti’ne de haber verecektir.

Harbiye Nazırı ( Mühür ) Mehmet Şakir bin Numan  Tahir”

***

Görevin maddeleri ne Padişah, ne de hükûmet tarafından belirlenmişti. O kadar ki, Harbiye Nazırı, yazılan bazı maddeleri ilk defa duyduğu için, talimatın altına yalnızca mührünü basmakla yetinmiş, imzadan çekinmişti. Kısacası, Hükûmet ve Meclis, bu Görev Talimatı’ nı kendisi belirtmemiş; Mustafa Kemal Paşa’nın isteklerine de ses çıkartmamıştı.

Görev Talimatı dikkatle incelendiğinde, işgal güçlerinin verdiği Nota’ yla istediklerine cevap verecek gibi kapsamlı hazırlandığı ve bütün sorunların dikkate alındığı anlaşılıyor. Sadrazamın ve Hükûmet üyelerinin bu geniş yetki ve görevleri itirazsız kabul etmelerinin sebebi, talimat ile işgal kuvvetlerinin istekleri arasında uyum olmasındandır.

Sultan Vahideddin’ in, bu talimatın içeriğini sonradan da bildiği şüphelidir. Zira hiçbir konuşmasında ve hatırasında, Görev Talimatı’ nı bildiğinin ipuçları yoktur.

Sadrazam Damat Ferid Paşa da, Mustafa Kemal Paşa’nın görev sahasının tam olarak ne olduğunu anlayamamıştı. Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’nın, Sadrazam Konağı’ndaki görüşmeden çıktıktan sonra yürüyerek dönerlerken Mustafa Kemal Paşa’ya, “ Bir şey mi yapacaksın, Kemal?” diye sorması, onun Anadolu’ya millî mücadeleyi başlatmak için gönderilmediğinin ifadesidir. Böyle bir şey olsa, Genelkurmay Başkanı, bu soruyu sorar mıydı?

Mustafa Kemal Paşa, saray istediği için değil; İşgal Güçleri Komutanlığı, Doğu Anadolu’da Şûra Hükûmetleri’ nin önlenmesi ve Karadeniz kıyısında Rumlar aleyhine beliren durumun düzeltilmesi maksadıyla verdiği Nota’ dan sonra, Osmanlı Hükûmeti görevlendirdiği için Samsun’a gitmişti. Görevlendirme emrini Padişah’ın onaylaması ve İstanbul’dan çıkan yolculara İngilizlerin vize vermesi, zaten olağan işlerdi. Bu görevlendirme sırasında, Anadolu’nun düşman işgalinden kurtarılması, hele hele Yunanlılara karşı savunma konusu,  gündemde bile değildi. Eğer böyle bir durum olsaydı, Mustafa Kemal Paşa, en azından Samsun’a değil, İzmir’e ya da Afyon’a gönderilirdi.

Sarayın ya da Osmanlı hükümetinin, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya vatanı kurtarması için göndermediğine dair önemli bir bulgu da, Harbiye Nazırı Şevket Turgut’un, 8 Haziran 1919’da, “yüksek emirleriniz altındaki gemilerden biri ile hemen buraya gelmeniz rica olunur” yazısıdır.

Eğer Mustafa Kemal Paşa, Samsun bölgesindeki olayları yatıştırabilir ve Doğu Anadolu’daki Şûra Hükûmetleri’ nin kurulmasını önleyebilirse, Osmanlı Devleti, İngilizlerin teveccühünü kazanacak ve böylece, Osmanlı Devleti, tam da istendiği gibi, İngilizler’ in güdümüne ve korumasına girecekti.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!