Sıklıkla veya arada bir geçtiğimiz yolumuzun üzerindeki bazı bahçeli evler dikkatimizi çeker. Gördüğümüz güzellikleri belleğimize kaydetmek; yayılan mis kokuları içimize doldurmak için yürüyorsak yavaşlar, arabada isek vites küçültür ‘bir gün bizim de olur’ dileğimizi yüreğimizde hep sıcak tutarız.

Yeni biçilmiş çim kokusuna karışan leylak kokusu kimin başını döndürmez ki? İlkbaharı müjdeleyen altın sarısı rengiyle mimozanın çevreyi saran kokusu…

Sıra bekleyen rengarenk lale tarhları… Sonrasında sayılamayacak ve doyulamayacak birçok çiçekle “bu bahçe cennetten bir köşe mi acep” diye düşünürken bir duvara veya bir ağaca çarpmanıza ramak kalmıştır.

Elbette mimari tasarımı ve çok özenle düzenlenmiş bahçesiyle bizi baştan çıkaran konutlara hayranlık ötesi kıskançlık da duyarız. “Bir gün bizim de olur” hedefine odaklanırız.

Gün gelir gördüğümüz, gönlümüzde yeri boş duran bahçeli evi yapma telaşına düşeriz. Evin yeri güzel, deniz manzarası da kapanmayacak. Kameriye için tasarladığımız yer de çok iyi…

Eşim evin dış boyası doğayla ve çevredeki bir iki komşu konutla da uyumlu olsun istiyor. Her şey iyi ve yolunda gibi. İnşaat ve evin donatımına eş zamanlı olarak, bahçe peyzaj çalışması da sürüyor.

Hevesle ve heyecanla ‘şuraya şu, şuraya da şu meyve ağacı derken; bizi baştan çıkaran bahçeli ev modelinden epeyce sapmış olduğumuzu fark ediyoruz. “Bu da olsun” arzusunun öne çıkması, sadelik ve ferah görünümün önüne sıkıcı bir perde oluşturuyor.

Benzer özverili çalışma, profesyonel ve ehil insanlar tarafından; sizin hayranlık duyarak örnek aldığınız ve düş gücünüzle de zenginleşen peyzaj uygulamasını çok mükemmel şekilde sonuçlandırdı diyelim…

Size bir bakım planı ve bu planın mali görünümünü sunacaklardır. Genelde ilk tepki “bu bahçeyi doğayı birebir yaşamak için yaptım, ben bakarım” şeklinde olacak ve düzenli bakım sözleşmesinden kaçınacaksınız.

Zaman içinde bahçenin bakımı için hem zamanınızın ve hem de bilginizin/becerinizin yetmediğini fark edeceksiniz. Ama…

Kocaman bir ev, gerekli olandan çok çok fazla odalar, salonlar… Temizlik ve bakım derken dış mekan dışarda ve hatta aklınızın dışında kalır. Sonuç mu?

Evinizin yanından geçenler büyük olasılıkla; “bu evde yaşayan yok herhalde” diye düşünecektir veya biçilmeyen diz boyu çimler, yabani ot baskınlığının çirkin görünümü, budanması unutulmuş bitkilerin azman duruşu; “bu evde yaşayanlar her halde çok yaşlı ve gelip gideni de yok” diye de düşündürecektir.

Bir yere, bir mekana sahip olmak; sahibi olduğunuz o yerin, o mekanın çevreyle uyumsuz ve rahatsız edici olması, sahiplik hakkının size yüklediği sorumluluğun farkında olmadığınızın bir kanıtı, bir işaretidir.

Heves, özenmek, sahip olma arzusu elbette alkışlanmalı ve saygı duyulmalı. Özendiğiniz, heves ederek sahip olmak istediğinizi, örnek aldığınızdan biraz daha ileri güzellikte yapamayacaksanız; lütfen o hevesten vazgeçin.

Çünkü ilerlemek daha iyisini, daha güzelini yapmakla olur.